TBB Başkanı Feyzioğlu:

"Türkiye Barolar Birliğine ikinci dönem adayım. Çünkü Türkiye'nin her yerinde örgütü olan ve şu an kamplaşmış olan Türkiye'yi kucaklaştıracak olan yapı, birbiriyle acımasızca kavga edip fay hatlarını derinleştiren siyasi partiler değil, barolar ve Türkiye Barolar Birliği olacaktır"

Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu, "Türkiye Barolar Birliğine ikinci dönem adayım. Çünkü Türkiye'nin her yerinde örgütü olan ve şu an kamplaşmış olan Türkiye'yi kucaklaştıracak olan yapı, birbiriyle acımasızca kavga edip fay hatlarını derinleştiren siyasi partiler değil, barolar ve Türkiye Barolar Birliği olacaktır" dedi.

Feyzioğlu, Hatay Gazeteciler Cemiyetini ziyaretinde yaptığı konuşmada, Hatay basınının, burada çalışan muhabirlerin Türkiye'ye ileride tarihin büyük bir övgüyle anlatacağı çok önemli hizmetlere imza attıklarını kaydetti.

Ortadoğu konjonktüründe, ilginç gelişmeler yaşandığını da belirten Feyzioğlu, Hatay'ın yabancı istihbarat görevlilerinin cirit attığı bir yere döndüğünü ve kentin başa çıkabileceğinin çok ötesinde göç aldığını iddia etti.

Feyzioğlu, bir gazetecinin CHP Kongresi'nde aday olup olmadığıyla ilgili sorusu üzerine hiçbir zaman aday olduğunu ilan etmediğini söyledi.

Bütün mesaisini, kanunun sadece izin verdiği değil, emrettiği şekilde hizmete adadığını vurgulayan Feyzioğlu, şöyle devam etti:

"Türkiye'nin yurtta barış dünyada barış ilkesinden bile sapmasının arkasında, adaletin mülkün temeli olması, adaletin çökmesiyle birlikte mülkün yani devletin ülkenin korkunç bir erozyona girmesi var. Bu erozyon karşısında toplumun çeşitli kesimleri arasında fay hatları derinleşiyor, düşmanlıklar artıyor. Biz barolar birliği, toplumun birbirinden koparılmak istenen kesimlerini köprülerle birbirine bağlamaya gayret ediyoruz. Çünkü bizim delege, koltuk kaygımız yok. Biz siyaseti, siyasi parti siyaseti değil, bu ülkenin ihtiyaç duyduğu, kucaklaştırıcı, birleştirici siyaset olarak yapıyoruz. Bunu yapacak lisana biz sahibiz. Çünkü bu lisan, hukukun üstünlüğü, insan hakları ve demokrasi lisanı. 77 milyonu ancak bu lisanla oluşturduğumuz payda üzerinde kucaklayabiliriz." 

Toplumun birbirini kucaklaması, güven duyması için öncelikle iktidar ve muhalefet partilerine görev düştüğünü belirten Feyzioğlu, şunları söyledi:

"Burada bir boşluk olduğu için vatandaşlarımız kendilerini anladıklarına inandıkları kanaat önderleri arıyorlar. Bu kadar derinleşmiş bir uçurumda, toplumsal uçurumlarda baro başkanları köprü oluyor. Bugün, Türkiye Barolar Birliği başkanını, Türkiye'de sosyal medya üzerinden çok sayıda kişi takip ediyor. Türkiye'nin her yerinde karşılık buluyorsak bu yaptığımız işin doğruluğunu gösterir. Biz her kesime hizmet götürüyoruz. Türkiye Barolar Birliğine ikinci dönem adayım. Çünkü Türkiye'nin her yerinde örgütü olan ve şu an kamplaşmış olan Türkiye'yi kucaklaştıracak olan yapı, birbiriyle acımasızca kavga edip fay hatlarını derinleştiren siyasi partiler değil, barolar ve Türkiye Barolar Birliği olacaktır. Biz burada siyasi ihtiraslarımızı tamamen bir kenara bırakıp, yerine Türkiye'nin üstün ihtiyacını koymak zorundayız. Biz kendimize bölünen, parçalanan toplumu kucaklaştırma görevi verdik. Bu doğruya doğru, yanlışa yanlış demekle olur."

- Can Dündar ve Erdem Gül'ün tutuklanması 

Bir gazetecinin, Can Dündar ve Erdem Gül'ün tutuklanmasıyla ilgili sorusuna Feyzioğlu, gazeteciliğin değil, düşüncenin tutuklandığını kaydetti. Feyzioğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Can Dündar'ı, Erdem'i takdir edersiniz etmezsiniz, Cumhuriyet gazetesini okuyanlardan olursunuz, kızanlardan olursunuz, benim gibi hem okuyan hem kızanlardan olabilirsiniz. Cumhuriyet gazetesinin belli başlı yazarlarını okumak da bir gelenektir. Orada yaptıkları, kendilerine ulaşmış haber değeri, dayanağı olan, her geçen gün yazdıklarının aslında mahkeme dosyalarına yansımış belgeleri de çıkan, bir haberi yaptılar. Şimdi, böyle olaylarda sadece tutuklamaya ihtiyaç yoktu, tutuksuz yargılama da yapılabilir deyip çok sağlam bir pozisyon da alınabilir. Harbiden tutuklu yargılama bir skandaldır. Çünkü kaçmadığı, delilleri aşikar olan insanları tutuklu yargılayarak siz bir peşin, keyfi, burun sürtme cezası izole etme ve başkalarını da yola getirme uygulaması yapıyorlar, bu kesin. Avrupa İnsan Hakları sözleşmesinin yorumu, mahkeme kararları çok açık. Yapamazsın diyor."