Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, İletişim Başkanlığına atanmadan kısa bir süre önce başından geçen olayı Instagram hesabından paylaştı. Azınlığın Türkiye'de kültürel iktidarına yönelik Twitter üzerinden paylaştığı ve söz konusu kesim tarafından hedef alınan, "Siyasi hegemonyanız bitti, kültürel hegemonyanız da bitecek..." sözlerinin arkasında olduğunu ve halen aynı kararlılıkla çalışmalarına devam ettiğini bildirdi.
Altun'un terör destekçisi "Azgın azınlık" ilgili açıklaması şöyle:
"Yıl 2018.
Henüz bu göreve başlamamıştım. Birgün İstiklal Caddesi’nde bir kitapçıya girmiştim. Kitapçıda hemen girişte tüm okurların, müşterilerin en iyi şekilde göreceği yerde, terör örgütü mensuplarının övüldüğü, halihazırda hapishanede terörle iltisakı dolayısıyla cezalı olan kişilerin, firari olarak yurt dışına kaçan isimlerin yazdığı kitapların olduğu bir rafla, bir tezgahla karşılaştım.
Hiçbir şekilde Türkiye’nin gerçek kültürel dünyasını, Türkiye’nin yayın dünyasını yansıtmayan ve o yayın dünyasındaki çoğulculuktan eser taşımayan bir kültürel iktidar gösterisiyle karşı karşıya kaldığımı düşündüm.
Bunun üzerine o tezgahın fotoğrafını çektim ve o fotoğrafı şu mesajla birlikte sosyal medyada paylaştım: 'Siyasi hegemonyanız bitti, kültürel hegemonyanız da bitecek!'
Bugün hâlâ o attığım sosyal medya mesajı üzerinden bana yönelik çeşitli eleştirilerde bulunuluyor.
Oysa ben hâlâ aynı noktadayım.
O kültürel hegemonya, Türkiye’nin gerçeğini yansıtmıyor.
Türkiye’nin gerçek renklerini, Türkiye’nin gerçek çoğulculuğunu yansıtan bir kültürel zemine, çoğulculuğa ihtiyacımız var.
Bizim bir kültürel hegemonyaya karşı başka bir kültürel hegemonyaya değil, bizim gerçek anlamda doğal kültürel etkileşim zeminine ihtiyacımız var.
Mahalle baskısıyla kendinden olmayanı ötekileştiren, dışlayan, ona hakaret eden, ağır baskı uygulayan o linç kültürüne karşı, o linç kültürünün iktidarına karşı bizim kültürel çoğulculuğu savunmamız gerekir.
Terör örgütlerini öven, FETÖ’ye methiyeler dizen, PKK’yı romantize eden sözümona çalışmaların 'Türkiye gerçeği budur' diye yansıtılması kültürel faşizmdir.
Ve buna karşı çıkmaya biz mecburuz..."