Kıbrıs Barış Harekâtı (TSK kod adı: Atilla Harekâtı) 20 Temmuz 1974'te Başbakan Bülent Ecevit’in Liderliğinde Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Kıbrıs'ta başlattığı harekât orak hiç silinmeyecek bir zafer olarak tarih sayfalarında yer aldı. Harekâtın ilk ayağı Yunanistan hükûmetinin desteğiyle gerçekleştirilen 15 Temmuz 1974 darbesinin ardından düzenlendi. 14 Ağustos günü başlatılan ikinci harekâtla Kuzey Lefkoşa da dahil olmak üzere adanın yüzde 37'sinin Türk kontrolüne geçmesiyle sonuçlandı. 140 bin ila 200 bin Rum adanın kuzeyinden, 42 bin ila 65 bin Türk adanın güneyinden göçmen oldu.

Türkiye Cumhuriyeti harekâtın Zürih ve Londra Antlaşması'nın 4. maddesine istinaden gerçekleştirildiğini savunmasına rağmen Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi bu harekâtı işgal olarak değerlendirdi.

BİRİNCİ HAREKAT

20 Temmuz 1974 sabahı Türk ordusu, adaya saat 06.05'ten itibaren havadan indirme ve denizden çıkarma yapmaya başladı. Kıbrıs'a ayak basan ilk Türk askeri, paraşütçüler idi. Hava İndirme Tugayının 1. Paraşüt Taburu Pınarbaşı’ya, 2. Paraşüt Taburu Gönyeli'ye indi. İlk taburlar inerken ciddi bir ateşle karşılaşmadılar. Denizden çıkarma, Deniz Piyade Tugayı'na bağlı askerlerce Karaoğlanoğlu (Pentemili) plajına yapıldı. Çıkarma harekatı başlamadan önce Pladini plajının ilerisindeki dağlarda önceden belirlenen hedefler Türk jet uçakları tarafından bombalandı. İlk çıkarma aracı saat 08:50’de sahile kapak attı. Saat 11:15'te 3. Paraşüt Taburu Pınarbaşı'ya, 4. Paraşüt Taburu Gönyeli'ye indi. 3. ve 4. taburlar, yoğun topçu ve havan ateşine tutuldular. Bu nedenle dağınık olarak inebilen taburlar bir hayli zor şartlarda toparlanabildiler. Komando Tugayı da 20 Temmuz 1974 sabahı harekete geçti. 1. Komando Taburu saat 08:20'de Pınarbaşı'ya indi. Onu 2. Komando taburu ile Gönyeli'ye inen 3. Komando taburu ve Hamitköy'e inen Nevşehir Komando Taburu takip etti.

Tank ve zırhlı araçlarla takviyeli Yunan Alayı hava kararmak üzereyken Kıbrıs Türk Alayı'na karşı taarruza başladı. Taarruz, Kıbrıs Türk Alayı tarafından geriye püskürtüldü. Diğer taraftan Rum Milli Muhafız kuvvetleri Girne Boğazı'na hakim oldu ancak 1. Komando Taburu Doğruyol Tepesini ele geçirerek Girne Boğazı'nı kontrol altına aldı.

Dış baskıların artması neticesinde, Türk hükümeti, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 353 sayılı kararını kabul ederek harekatın üçüncü günü olan 22 Temmuz 1974 saat 17:00'den itibaren ateş kesmeye karar verdi ve bu karar Başbakan Bülent Ecevit tarafından saat 10:00'da düzenlenen basın toplantısında açıklandı. Karar açıklandığı sırada henüz Kıbrıs'ta havadan inen birlikler ile denizden çıkan birlikler birleşmiş bir durumda değildi; akşam 17:00'ye kadar bunun gerçekleşmesi beklenmekteydi. 10:30'da Pladini Plajı'na varan Bora Özel Kuvveti, 3. Komando Taburu ile birlikte saat 17:00'de Girne'ye girdi. Çatışmalar üç-dört saat daha devam etti. Küçük Kaymaklı köyü Lefkoşa Sancağı Mücahitleri tarafından 18:30'da ele geçirildi. 22 Temmuz'dan 30 Temmuz'a kadar geçen süre içinde yaşanan ateşkes ihlalleri sonucunda, Türk birlikleri, Yukarı ve Aşağı Dikmen(Dikomo), Kaynakköy(Sihari), Taşkent(Vuno), Akçiçek(Siskilip) bölgelerini ele geçirdiler ve ayrıca Lefkoşa Havaalanı çevresinde de ilerleme kaydettiler. Lefkoşa Havalimanı'nın durumu İngiltere ve Türkiye arasında bir krize yol açmıştır. İngiltere Başbakanı Harold Wilson ile Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı, Bülent Ecevit arasında havalimanının durumu üzerine sert bir telefon görüşmesi gerçekleşti ve Wilson Türklerin Havalimanına herhangi bir taarruzda bulunmaması konusunda tehditkar bir tutum aldı. 24 Temmuz 1974 tarihli Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi toplantısında Lefkoşa Havaalanı'nı kuvvet kullanmak suretiyle ele geçirmek için girişimde bulunmamayı kabul etti.

CENEVRE GÖRÜŞMELERİ VE İKİNCİ HAREKÂT

Türkiye, Yunanistan ve İngiltere'nin Kıbrıs'ta anayasa düzeninin yeniden kurulması amacıyla toplandığı, Birinci Cenevre Konferansı 25 Temmuz 1974'te başladı 6 gün sürdü. Üç Dışişleri Bakanı, Kıbrıs Cumhuriyeti'nde Türk ve Rum olmak üzere iki otonom idarenin mevcut olduğunu kabul ettiler ve bundan doğan sorunları gelecek görüşmelerde görüşmek için anlaştılar. Protokolde garantör devletlerle Türk ve Rum toplumlarının temsilcilerinin katılacağı II. Cenevre Konferansı'nın 8 Ağustos 1974 günü toplanması öngörülmüştü. İkinci konferansa kadar Rum ve Yunan askerlerin Türk bölgelerinden çekilmeleri gerekiyordu ancak bu gerçekleşmedi. Ayrıca Rumlar ve Yunanlar, Türk bölgelerine saldırılarını sürdürüp birçok Türk'ü esir almış; özellikle Muratağa, Atlılar, Sandallar ve Taşkent gibi yerlerde Türk halk kuşatma altına alınmıştı.

İkinci Cenevre Konferansı 8 Ağustos 1974'te başladı. Türk tarafı Kıbrıs'ta coğrafi esasa dayalı federatif bir devlet biçiminin benimsenmesini önerdi ancak bu öneriyi Rum tarafı kabul etmedi. Türk askeri yetkililer Rum kuvvetlerine daha fazla zaman kazandırmamak, köprü başındaki Türk kuvvetlerinin ve Türk köylerinin güvenliğini sağlamak, birinci harekat sonucunda sağlanan üstünlüğü yitirmemek için, Türk hükûmeti ise Türk köylerinde soykırıma devam edildiği haberlerinin gelmesi üzerine 14 Ağustos'ta ikinci harekatı başlatma yönünde hemfikir oldular. Cenevre'de sürdürülen görüşmeler sırasında anlaşmanın mümkün olmadığı kanaati kesinleşince harekâtın yeniden başlatılacağı anlamına gelen "Ayşe Tatile Çıksın" (Ayşe, Turan Güneş'in kızı Ayşe Güneş'in adıdır.) parolasını Türk Dışişleri Bakanı Turan Güneş, Başbakan Bülent Ecevit'e bildirdi.

14 Ağustos saat 02:20'de konferans bir sonuç alınamadan dağıldı. 14 Ağustos 1974 sabahı saat 04:30'da Kıbrıs'taki Türk birlikleri harekete geçtiler. Doğu yönünde başlayan bu saldırı harekâtını 15 Ağustos 1974'te Komando Tugayı ve Kıbrıs Türk Alayı Kuvvetleri'nin batı yönündeki saldırı harekâtı izledi ve Türk birlikleri Kıbrıs'ın kuzey kıyısında doğudan batıya doğru bir dörtgen çizmeye başladılar. Bu dörtgenin bir tarafı kuzey kıyısı, öteki kenarı ise Atilla Hattı olarak bilinen merkezi Lefkoşa olmak üzere doğuya ve batıya yayılan hattı. Varılması planlanan son hedefler doğuda Magosa, batıda ise Lefke idi. Çarpışmalar daha çok ilk gün ve Omorfo, Lefke, Çatalköy ve Ortaköy'de oldu. İkinci Barış Harekâtı'nın üçüncü günü sonunda Ada topraklarının % 38'i ele geçirildi ve hedeflenen Magosa- Lefke hattına ulaşıldı. Ancak Rum kuvvetleri çekilirken geçtikleri Türk köylerini yakarak silahsız insanları katletti.

Yorumlar 9 Yorum Var
  • Ahmet 20.07.2023 15:34
    Artık o gunler maalesef unutuldu. Nerede o Vatan Millet Sakarya felsefesi. Bu günlerde Ayşe tatile çıksın yok. Artık İmamoğlu tatil çıksın modası var.
  • Gasap haydo 20.07.2023 15:28
    bir seçim olsa yunanistanmi yosa Türkiye mi diye,yunanistani seçerler,şehitlerimize ve gazilerimize malesef yazık olmuş.Niye derseniz Kıbrıs'taki son seçim sonucuna bakın.
  • oskartalı 20.07.2023 15:24
    tamamı bizim olacak..inşaallah
  • Misak-ı Milli 20.07.2023 14:26
    Kıbrıs'ın tamamı Osmanlı'dan gelen hak ile Türkiye'ye aittir. Osmanlı Kıbrıs'ı binlerce şehit vererek Venediklilerden aldı. Bu gaspçı Rumları adaya İngilizler doldurdu. Gaspçı Rumlar adadan ilk fırsatta kovulmalı.
  • Realite 20.07.2023 13:20
    Ayşe tatile çıktı kıbrıs Şehit ve Gazileri sayesinde sadece kahramanlar tatile çıkamadı. Nur içinde yat Bülent ecevit ,Necmettin erbakan Ve Merhum Muammer Kaddafi.
Daha fazla yorum görüntüle