BP, II. Abdülhamit'e ait iddiası

Batılı ülkelerin ayak oyunlarını gören II. Abdülhamid, Kerkük ve Musul petrolleri'ni kişisel mülkü olarak kaydettirmişti. Sonrası karışık. Yeni ortaya atılan iddia çok tartışılacak.

BP, II. Abdülhamit'e ait iddiası
BP, II. Abdülhamit'e ait iddiası
GİRİŞ 30.12.2007 08:12 GÜNCELLEME 30.12.2007 08:12
Bu Habere 21 Yorum Yapılmış

Ertan ALTAN'ın haberi

Kerkük ve Musul'daki petrol kuyularının II. Abdülhamid'in şahsi mülkü olduğu biliniyor. Peki ya sonrası? Osmanlı ailesinin İngiliz hükümeti ve petrol şirketleriyle 79 yıl boyunca sürdürdüğü hukuk savaşı, Türk hükümetlerinin tutumu… I. Abdülmecit'in torunu Mahmud Sami, 1998 yılında mahkeme masraflarına para yetiştirilemediği için kapanan Abdülhamid'in petrol kuyuları davasını anlatıyor.

Osmanlı İmparatorluğu'nun en uzun süre saltanat süren padişahlarından II. Abdülhamid'in Musul ve Kerkük'teki petrolleriyle ilgili şimdiye kadar çok şey yazıldı. Abdülhamid'in petrol arazilerini şahsi mülkü olarak alması, Almanların ve İngilizlerin arkeolojik araştırma yapacağız bahanesiyle bölgede petrol araması tarihle ilgili olanların bildiği konular. Ancak geçtiğimiz haftalarda yayınlanan bir kitap, Abdülhamid'in petrolleriyle ilgili bilinmeyen bir gerçeği ortaya koydu.

Sultan I. Abdülmecid'in üçüncü kuşaktan torunu olan Mahmud Sami'nin kaleme aldığı kitapta, Osmanlı ailesinin Mondros Mütarekesi'nden başlayarak 1998 yılına kadar sürdürdüğü bir hukuk mücadelesi anlatılıyor. Musul ve Kerkük petrolleri için 79 yıl boyunca İngiliz ve Amerikan mahkemelerinde açılan davalarla Osmanoğulları'nın kendi aralarındaki çelişkiler ve düşmanlıkların akıcı bir ülupla anlatıldığı 'Abdülhamid'in Petrolleri' adlı kitapta, Türk hükümetlerinin davayla ilgili yaklaşımına da ilk kez yer veriliyor. Kitap dünyanın ilgisinin Kuzey Irak ve Türkiye'de yoğunlaştığı bugünlerde birçok tarihi gerçeğe ışık tutuyor.

HAZİNEYE DEVREDİLMEDİ

Osmanlı varislerinin miras davasındaki temel dayanağı Abdülhamid'e 'zorla' imzalatılan tüm şahsi mallarını hazineye devrettiğine dair belgenin Meclis-i Mebusan'da karara bağlanmamış olması. Zira dönemin Kanun-i Esasi'sinde hükümdarın yayınladığı tüm irade-i seniyyelerin parlamento onayına sunularak her iki meclisin de onayından geçtikten sonra yürürlüğe gireceği öngörülüyordu.

Fakat Mahmud Sami'nin aile arşivlerinden aktardığına göre, ne Abdülhamid ne de halefi Sultan Reşad'ın malvarlıklarını hazineye devrettiğine dair irade-i seniyyeler parlamentoda ele alınıp karara bağlanmamıştı. Ancak iktidardaki Jön Türk hareketi söz konusu petrol yataklarını bir İngiliz şirketi olan Turkish Petroleum Company'e kiralamıştı. Bu şirket bugün dünyanın her yerinde şubesi bulunan British Petrol'den (BP) başkası değildi. Bu durum mirastan mahrum bırakılan Osmanlı ailesiyle bu servete sahip çıkmak isteyen batılı devletler, özellikle de İngiltere arasında onlarca yıl sürecek diplomatik ve hukuki çekişmenin temelini oluşturacaktı.

İNGİLİZLER NEZAKETTEN VAZGEÇİYOR

Nitekim Osmanlı topraklarındaki İngiliz işgalini koordine eden Yüksek Komiserlik, petrol kuyularının kontrolü konusunda Osmanlı varislerinin itirazlarını dikkate alarak bir inceleme başlatmış, Londra'ya yazılan raporda tüm tetkiklere rağmen mülklerin Osmanlı hazinesine devredildiğine dair güçlü belgeler bulunamadığını itiraf etmişti.

Konu İngiliz yönetimince uzun süre bekletilmiş ancak varislerin itirazlarının ardı arkası kesilmemişti. Varislere karşı nezaketi elden bırakmayan Birleşik Krallık, Musul ve Kerkük vilayetlerinin tüm itirazlara karşı Irak'a bağlanması konusunda Milletler Cemiyeti'nde nihai bir karar aldırmak için her türlü baskı aracını kullandı. İngiltere garantörlüğünde kurulan Irak Yüksek Mahkemesi de söz konusu mülklerin Irak hükümetine ait olduğu yönünde kesin bir karar aldı. Konu kapanmış gibi görünse de Avrupa'da ekonomik zorluklarla boğuşan Osmanlı ailesi hukuki süreci bitirmemekte direniyordu.

TÜRKİYE DE İLGİLENMEDİ

Kitapta aktarılan belgelerden en önemlisi de Irak petrolleri konusunda yeni kurulan Türk hükümetinin tutumu. Mahmud Sami'nin aktardığına göre Türkiye'nin konuyla ilgili tek müdahalesi, Abdülhamid'in Türk vatandaşı olarak kalan üç eşinin veraset haklarıyla ilgili ricada bulunmaktan ibaretti. Türkiye, İngiltere'den vatandaşlarının miras haklarının tahkim yoluyla korunmasını yani pay verilmesini talep ediyordu. Ancak İngiltere varisler için tahkime gitmeyi hiçbir zaman kabul etmedi.

OSMANOĞULLARI BÖLÜNÜYOR

Yıllara yayılan hukuk mücadelesi Osmanlı ailesi içinde de çekişmelere sebep oldu. Mahkeme masraflarından ve birbirinden habersiz açılan davalardan dolayı tartışan aile üyeleri petrol kuyuları konusunda ortak bir mücadele yürütmeyi hiçbir zaman başaramadı. 1970'e kadar hiçbir netice alınamayınca Mahmut Sami'nin ağabeyi Bahaeddin, ABD ve Fransa'nın da desteğini alarak yeni bir hukuki süreç başlatmaya hazırlanıyordu.

O güne kadar Avrupa'nın çeşitli ülkelerinde Osmanlı malları için onlarca gönüllü şirket kurulmuştu. Çünkü dava kazanılırsa elde edilecek milyonlarca sterlinden hukuk bürolarına düşecek olan pay avukatların hayallerini süslüyordu. Ancak sonuçsuz kalan girişimler hukuçuları da yıldırmış, Osmanlı ailesi mahkeme masraflarını karşılayamaz duruma gelmişti. Destek arayışları ve yazışmalarla geçen yirmi yılın ardından 1998'de aile son bir deneme yapmaya karar verdi.

Bir Amerikalı bir hukuk şirketiyle irtibat kuran Bahaeddin Sami mahkeme masrafları için gerekli olan 25 bin doları temin etmek için ailenin diğer üyeleriyle irtibata geçti. Çünkü yalnızca 12.500 dolar toplayabilmişti ve önemli varislerden biri de Saffet Neslişah Sultan'dı. Ancak kensine sorulmadan bir hukuk bürosunun işe başlamasına tepki gösteren Neslişah Sultan da kalan meblağı ödemeyi reddedince 79 yıl boyunca sessiz sedasız süren Abdülhamid'in petrolleri davası bir daha açılmamak üzere kapandı.

Osmanlı mülkleri sahipsiz kaldı

Osmanlı ailesinin mülkleriyle ilgili birçok davaya bakan avukat Ömer Köker'e Abdülhamid'in petrol kuyularını ve ailenin on yıllarca sürdürdüğü hukuk mücadelesini sorduk. Osmanlı mülklerinin Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana içinden çıkılamayan bir konu olduğunu söyleyen Köker'e göre, birçok hanedan mensubunun açtığı sayısız davayla durum tam bir karmayaşa dönüştü.

Türkiye topraklarında bulunan gayrimenkullerin de yıllardır mahkemelik olduğunu söyleyen Köker, karışıklığın sebebini olarak ülkenin tüm topraklarının aynı zamanda hanedanın malı olmasını gösteriyor. Ancak bunun yanı sıra Padişahlar ve aileleri ülke topraklarında şahsi mülklere de sahip. 1924'ten sonra ülke toprakları hazinenin oldu ancak hanedan üyelerinin şahsi mülkleri için tasfiye kararı alındı.

Karar uyarınca 1 yıl içinde satılacak mülklerden elde edilecek gelir aile üyelerine ödenecekti. Ancak bu gerçekleşmedi. Birçok taşınmaz ya sahipsiz kaldı ya da üçüncü kişilerin eline geçti. Bu karmaşanın hâlâ devam ettiğini söyleyen Köker, Abdülhamid üzerinden miras yoluyla aileye geçen Musul ve Kerkük petrolleri için hukuken bir şey yapılamayacağını söylüyor. Çünkü impataratorluğun parçalandığı Cumhuriyetin kurulduğu yıllarda oluşan siyasal karmaşa kendi hukukunu üretti.

YORUMLAR 21
  • Selman 1905 16 yıl önce Şikayet Et
    Yazık bizlere!!!. 1-Öncelikle bu haber ve Abdulhamit Han için saçma sapan yorum yazan, ne olduğunu, nerden geldiğini bilmiyen kişilere yazıklar olsun... tarih bilmiyosanız susunda adam sansınlar... 2-Ki onlar 600 senede inançları ile büyütüp geliştirdikleri vatanımızı 4 senede şu anki haline düşürdük sizler o zamanda olsanız ne yapardınız acep... 3-Abdulhamid Han ın abdestsiz ayağı yere basmazken siz cumadan cumaya mı abdest alıpda varlıklarınızı korumaya çalışıyosunuz... Yazık bize... Rabbim Affeylesin cümlemizi...
    Cevapla
  • Cim_bom_bom 16 yıl önce Şikayet Et
    Bu uzun yazıları okuyamıyorum. Bunun biraz daha özetlenmniş hali olsaydı iyi olurdu.
    Cevapla
  • Tümer Özüşen 16 yıl önce Şikayet Et
    affet. cennet mekan abdülhamit han affet bizi senin emanetini koruyamadık batının peşine takıldık benliğimizi ecdadımızı unuttuk yabancılara hayran olduk ve maalesef sonundada onlara benzedik ve birde başörtüsü , imamhatipler ilahi söyleyen küçük kız çocukları ile uğraşmaktan vakit bulamadık ondan sonrada allah bize bu terör belasını verdi affet bizi mekanın cennet olsun
    Cevapla
  • Erol Garip 16 yıl önce Şikayet Et
    Ingiltereyi, ABD yi. Turkiye mi sandiniz!? Demokrasi memokrasi diye diye, hak huk hukuk diye diye alabileceginizi mi zannediyorsunuz petrolu ABD ve Ingiltereden ha!? Oralar hak huk diye birseyler alabileceginiz Turkiye mi. Bu haberi ABD ve Ingilterede bir yapsaniza. Butun Ingiltere ve ABD size guler.
    Cevapla
  • kemal türker 16 yıl önce Şikayet Et
    Büyük Hakan kabrinde rahat uyu senin mallarını geri alıcaz.. Cennet mekan Sultan Abdülhamit Han kabrinde rahat uyu, sana ait tüm malları ve toprakları biz torunun Müslüman Türkler çok yakında geri alıcaz. Bizim olan bize dönmeli. Kerkük Musul ve Petrol kuyuları bizim Müslüman Türklerin malı. Ata yadigarı Baba mirası. Türkiye sınırlarına dahil edilecektir.
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle