Kale, savunma ve havacılıkta büyümek istiyor

Okyay, gazetecilerle bir araya geldiği toplantıda, 1969'da Kale Kalıp'ın kurulduğunu, ilerleyen yıllarda birikimleriyle farklı alanlara yönelen şirketin, 1987 yılında bir savunma sanayi projesinde yer alarak, savunma sektörüne girdiğini ve çeşitli çalışmalar yürüttüğünü anlattı.

2005 yılında Lockheed Martin'in F35 projesinde yer alarak havacılık sektörüne girdiklerini kaydeden Okyay, ''ilk uçan F-35'te parçası bulunan ilk Türk şirketi'' olduklarını söyledi.

Okyay, savunma ve havacılık sanayi işlerinin cirosunun 100 milyon dolar civarında bulunduğunu ve bunun toplam grubun cirosunun yüzde 10'unu oluşturduğunu belirterek, ''2015'te 300 milyon dolar olmasını hedefliyoruz. Bu da toplam cironun yüzde 25'ini oluşturabilir. 2020 yılında ciro hedefimiz 700 milyon dolar. Grubun büyümesi büyük oranda havacılık ve savunma sanayiden gelecek'' diye konuştu.

Havacılık sektöründe uçak gövde ve kanat parçaları ürettikleri iki projeden birinde, şu anda yılda 15-20 uçak üretilirken, 2016 hedefinin 220 olduğunu, bu kapsamda üretimlerinin artacağına işaret eden Okyay, sivil havacılık alanında da Boeing 787 projesinde yer aldıklarını söyledi.

Okyay, parça ve alt montaj üretimi yaptıklarını ve hedeflerinin parça, alt montajın tasarımıyla üretilmesi ve monte edilmesi olduğunu belirterek, ''Bu yılki hedefimiz, tasarım aşaması. Daha sonra, aldığımız işin bir kısmını firmayla paylaşacağız. Altyapısını geliştirip, onlarla beraber büyümek hedefimiz var'' dedi.

Yabancı ortak arayışları bulunmadığının altını çizen Okyay, ''İster istemez bu sektörde bağımsız ve belli bir seviyenin üzerinde bir şirket olarak tabii ki birtakım yabancı şirketlerin radarında olduğumuz biliyoruz, ama bizim bir arayışımız yok'' diye konuştu.

TÜFEK PROJESİNE GİRİŞİN HİKAYESİ...

Makine Kimya ve Endüstrisi Kurumu'nun ''ilk yerli piyade tüfeği'' projesinde tasarımı üstlendiklerini dile getiren Okyay, ilk prototipi çıkan tüfeğin testlerden başarıyla geçtiğini ve ön seri üretimlerinin başlayacağını kaydetti.

Okyay, tüfek projesine nasıl girdiklerine ilişkin, şunları anlattı:

''2006 yılında Florida'da Amerikan ordusunun kullandığı M16 silahlarının üreticisi Colt fabrikasının emekli olmuş teknik genel müdür yardımcısıyla tanıştım. Evinde duvarlarında silahların bulunduğu bir odaya çıkarttı bizi. Dünyada bugüne kadar geliştirilmiş, üretilmiş bütün tüfeklerin ilk 5 seri numarası var. 'Bizimki nerede?' dedim. 'Sizin yok ki' dedi. 'Kırıkkale M1, G3' dedim. 'Onların hepsinin orjinali burada. Amerikalılar üretti, Almanlar üretti. Siz orada lisans altında üretiyorsunuz, sizin silahınız değil ki. Onları siz geliştirmediniz' dedi.

Türkiye'ye döndükten sonra arkadaşlara 'Bir tane tüfek yapıyoruz. Bu adamın duvarına asacağız o tüfeği' dedim. Bir tane keskin nişancı tüfeği yaptık. Onu Su Altı Taarruz (SAT) komandolarına verdik ve bizim için denemelerini istedik. Onlar da, çok beğendiler ve 'biz bundan istiyoruz' dediler. Hatta bu taleplerini Ankara'ya bildirdiler. Ankara'ya gidince bu talep, bir anda, 'Siz kimsiniz, ne yapıyorsunuz?' diye sordular.

Tabii bu, şunu tetikledi; madem böyle bir kabiliyet var Türkiye'de, neden kendi silahımızı geliştirmiyoruz? Onun üzerine bir ekip kuruldu. Genelkurmay'dan, Milli Savunma Bakanlığı'ndan, Savunma Sanayi Müsteşarlığı'ndan, MKE'den oluşan bir ekip. Bu ekip, bütün Türkiye'de bu işlerle alakalı firmaları tek tek gezdi. En sonunda bir rapor çıkardı. Rapor diyor ki, Türkiye'de hafif silahlarda tasarım kabiliyeti olan tek şirket Kale Kalıp'tır. Onun üzerine Savunma Sanayi İcra Kurulu toplandı ve Kurul kararı olarak milli piyade tüfeğinin tasarımı projesini bize verdiler.''

İNSANSIZ HAVA ARACI

Osman Okyay, Kale-Baykar Makina ortaklığında insansız hava araçları çalışmaları bulunduğuna değinirken, ''TSK envanterine girmiş tek insansız hava aracı''nı yaptıklarını bildirdi.

Bu alanda daha çok, iç ihtiyaca odaklandıklarını ve TSK'ya 150 adet sattıklarını kaydeden Okyay, ''Yurt dışına ilk kontratımızı Katar'la imzalamak üzereyiz'' dedi.