Yalçıntaş: Beklentimiz istikrarın sürmesi

İstanbul Ticaret Odası (İTO) Yönetim Kurulu Başkanı Murat Yalçıntaş, iş dünyasının ''en büyük'', ''en temel'' beklentisinin ekonomik istikrarın sürmesi olduğunu belirterek, ''Elbette ekonomik istikrarla siyasi istikrar beraber gidiyorlar. Siyasi istikrarın en temel unsurlarından bir tanesi, tek başına gelmiş olan güçlü bir hükümet'' dedi.

Yalçıntaş, İTO Meclisinin mayıs ayı toplantısındaki konuşmasında, 12 Haziran'da yapılacak genel seçimler ve iş dünyasının beklentileri hakkında görüşlerini paylaştı.

Seçimlerin ekonomiyi iki şekilde etkilediğine değinen Yalçıntaş, şunları söyledi:

''Birincisi; ki biz bunu geçmişte çok gördük, hükümetler, uyguladıkları normal ekonomik politikalardan saparlar, kamu harcamalarını artırırlar. Buna 'seçim ekonomisi' diyoruz. Şu an itibariyle baktığımızda, şunu görüyoruz, 2010'un ilk çeyreğini 2011'in ilk çeyreği ile karşılaştırdığımız zaman Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bütçe açığı yüzde 64 düştü. Kamunun harcamaları yüzde 6,6 arttı ama gelirleri yüzde 20,5 arttı. Bu da, Sayın Başbakan'ın verdiği 'Biz seçim ekonomisi uygulamayacağız' sözünü tuttuğunu gösteriyor. Dolayısıyla bu seçimde böyle bir tehlike şu anda gözükmüyor.

İkinci olarak da, yeni hükümetin uygulayacağı ekonomik politikalar iş dünyasının ve de halkın beklentilerini şekillendirir. Buna göre iş dünyası ya yatırım yapmaya karar verir ya yatırımlarını erteler. Tüketiciler de ya rahat tüketimde bulunurlar ya da tüketimde bulunmazlar tasarrufa giderler.''

Yalçıntaş, iş dünyası olarak partilerin seçim beyannamelerini takip ettiklerini ifade ederek, yeni hükümetten beklentileri ve taleplerine ilişkin olarak şöyle konuştu:

''Bizim en büyük, en temel beklentimiz, ekonomik istikrarın sürmesi. İş alemi için en kötü senaryo, belirsizliktir. Eğer biz, yarının ne olacağını bilmezsek, önümüzü göremezsek, yarına ilişkin hiçbir proje yapmayız.

Bu bağlamda, hangi parti seçimleri kazanırsa kazansın, ekonomik istikrarın devamı bizim en önemli temennimiz. Elbette ekonomik istikrarla siyasi istikrar beraber gidiyorlar. Siyasi istikrarın en temel unsurlarından bir tanesi, tek başına gelmiş olan güçlü bir hükümet.''

Özellikle 1991-2002 yılları arasında koalisyon hükümetlerinin Türkiye'ye neler getirdiğini bildiklerini söyleyerek, bu yılların Türkiye tarihine 'kayıp yıllar' olarak geçtiğini belirterek, ''O yıllarda biz ekonomiye, kalkınmaya harcayacağımız tüm enerjimizi siyasi dengeleri kurmaya harcadık'' dedi.

Yalçıntaş, yeni hükümetin ivedilikle ele alması gereken üç temel problemi, ''cari açık'', ''işsizlik'' ve ''yeni anayasa'' şeklinde sıraladı.

''SOSYAL BARIŞ, EKONOMİK İSTİKRARI DOĞRUDAN ETKİLER''

Bütün siyasi partilerin programlarına ekonomik istikrar, büyüme alanında temel noktaları koyduklarını kaydeden Yalçıntaş, şöyle devam etti:

''AK Parti, KOBİ'lerin İMKB'ye açılma faaliyetlerini destekleyeceğini söyledi. CHP KOBİ'lere sıfır faizle kredi verileceğini söyledi. MHP, Türkiye Kalkınma Bankası'nın yeniden yapılandırılarak, KOBİ'lere finansman sağlanmasında etkin bir şekilde kullanılacağını söyledi.

Tüm partiler seçim beyannamelerinde yerli üretim konusunun altını çiziyor. AK Parti, 'savunma sanayiden uzay teknolojilerine kadar birçok alanda yerli üretim yapacağız' diyor. CHP, 'Teşvik Uygulama Müsteşarlığı kuracağız, yatırım ve teşviki artıracağız' diyor. 'Doğu ve Güneydoğu'da yatırım yapanlardan hiç vergi almayacağız' diyor. MHP, Saadet Partisi ve HAS Parti programlarında milli üretime ve buna dayalı olarak da ihracata ve de istihdama çok geniş yer ayırmışlar. İş dünyası olarak bu noktalar, bizi çok ama çok mutlu eden noktalar.''

Yalçıntaş, sosyal barışın, ekonomik istikrarı, ekonomik gelişmeyi doğrudan etkilediğine işaret ederek, ''Son günlerde, özellikle seçimlerin yaklaşması dolayısıyla, Türkiye'deki sosyal barışın tehlikeye düştüğünü gösteren sinyalleri arka arkaya aldık. Göreve gelecek olan yeni hükümet, biran evvel, cesaretle Türkiye'deki sosyal barışı sağlayacak projelere öncelik vermeli'' diye konuştu.