Bilgin: Cari açığı bankalar önleyemez

BDDK Başkanı Tevfik Bilgin cari açığın sadece bankalar üzerinden önlenemeyeceğini vurgulayarak, parasal sıkılaştırmanın yalnızca kredi sıkılaştırılmasıyla eş anlamlı düşünülmemesi gerektiğinin altını çizdi.

Bilgin: Cari açığı bankalar önleyemez
Bilgin: Cari açığı bankalar önleyemez
GİRİŞ 30.05.2011 13:55 GÜNCELLEME 30.05.2011 13:55

CNBC-E Business Dergisi’ne verdiği röportajda munzam karşılıkların artırılmasıyla bugüne kadar piyasadan 48-49 milyar TL likidite çekildiğini kaydeden Bilgin, 6 Mayıs itibariyle mevduat toplamı 628 milyar TL olduğunu, bu rakamın yüzde 10’u kadar bir paranın sıfır faizle Merkez Bankası’nda durduğunu kaydetti. Bilgin, “Bu ağır bir yük. Sadece bankacılık sektörüne yüklenmek, belli bir ölçünün üzerinde yüklenmek sektöre zarar verebilir” dedi. “Bankacılık sisteminin sağlığı, aktifin kalitesi, hepimizin sorunu olmalı” diyen Bilgin, bunun belki cari açıktan daha önemli bir nokta olduğunu ileri sürdü. Sıkma ölçüsünü BDDK'nın 7-8 senedir çok iyi ayarladığını dile getiren Bilgin, “Muhabbet kuşunu severken çok dikkat etmelisiniz. Okşadığınızda çok hoşuna gider. Sıktığınız zaman elinizi gagalar, fazla sıktığınızda ölür” uyarısında bulundu.

CNBC-E Business Dergisi’nin Haziran sayısında BDDK Başkanı Tevfik Bilgin’in röportajına yer verildi. Munzam karşılık oranlarını artırmadan önce kendilerine bilgi verilmediği için o dönem sitemkar bir çıkış yapan Tevfik Bilgin, röportajında bu çıkışının ardında yatan sebebi şu sözlerle açıkladı:

“Munzam karşılıkları artırma kararı öncesinde bize danışılsaydı bu çark daha kontrollü dönerdi.”

Röportajında Türkiye’de kurumlara, kanunlarla farklı görevler verildiğini ancak bunların kesişim bölgeleri de olabildiğine dikkat çeken Bilgin, BDDK ile Merkez Bankası’nın kesişim noktasının bankacılık olduğunu vurguladı. Bilgin, “Sektörle ilgili hassas, derin, önemli etkileri olacak bir karar alırken bizimle paylaşabilirler. Bizim de görüşlerimiz olurdu. İnce ayarlarla farklı pencere açabilirdik” dedi.

BDDK olarak alabilecekleri önlemleri ise şöyle sıraladı:

“Tarım, enerji, vergi gibi cari açığı engelleyici krediler var. Belki bu konularda bazı istisnai düzenlemeler olabilirdi. Cari açığa engel olabilecek kredilerde bir ayrıma gidilebilinirdi.”

-“ÇOK KONUŞMAK CARİ AÇIKLA İLGİLİ TERS TEPKİLER YAPABİLİR”-

Röportajda “Baskılama cari açıkta nasıl bir soruna yol açabilecek?” sorusunu cevaplayan Bilgin, cari açığa karşı alınan tedbirleri önemsediklerini, ancak sadece bankacılık sisteminde alınan tedbirlerle cari açığın önlenemeyeceğini vurguladı. Bilgin şöyle devam etti:

“Bugün bankaların hepsini kapatsak, bir ay süreyle çalışmasalar acaba o ayki cari açık bir önceki ayla karşılaştırıldığında ne kadar düşer? Bunu bence ekonomistler çok kolay hesaplayabilir. Cari açığın asıl nedenleri üzerinde durup ona göre tedbir almak daha yararlı olabilir. Ayrıca cari açık konusu fazla konuşuluyor. İnsanlarda risk beklentisi doğuyor, bu ekonomi için iyi değil. Kredi artışının en büyük nedenlerinden biri de faizlerde yükseliş beklentisi olabilir. Çok konuşmak cari açıkla ilgili ters tepkiler yapabilir.”

-“BİZİM SİZDEN ÇOK ÖNCE HABERİMİZ OLDUĞUNU SÖYLEYEMEM”-

Sonraki munzam kararlarından haberinin olup olmadığının sorulması üzerine Bilgin, Merkez Bankası yetkilileriyle bu konuyu konuştuklarını, görüşlerini ilettiğini belirtti. Bilgin, “Diğerlerinde bizim sizden çok önce haberimiz olduğunu söyleyemem” dedi.

-“SADECE BANKACILIK SEKTÖRÜNE YÜKLENMEK, SEKTÖRE ZARAR VEREBİLİR”-

Bilgin, “Benim bankalarıma fazla yükleniyorlar mı diyorsunuz” şeklindeki soruyu ise şu şekilde cevapladı:

“Eğer ekonominin geleceği için bir şeyler yapılacaksa ve bankalar da ekonominin aktörlerinden biriyse onlar da üzerine düşen görevi yapacaktır. Bankalar eğer yoğurdu üfleyerek yerlerse, cari açık daha kolay kontrol edilebilir. Bankacılığı bu oyunun dışında bırakmak cari dengeye yapılacak en büyük kötülüktür bence. Ama sadece bankalar üzerinden cari açık önlenemez. Parasal sıkılaştırma sadece kredi sıkılaştırılmasıyla eş anlamlı düşünülmemeli. Munzam karşılıkların artırılmasıyla bugüne kadar piyasadan 48-49 milyar TL likidite çekildi. 6 Mayıs itibariyle mevduat toplamı 628 milyar TL. Yani bu rakamın yüzde 10’u kadar bir para sıfır faizle Merkez Bankası’nda duruyor şu anda. Bu ağır bir yük. Sadece bankacılık sektörüne yüklenmek, belli bir ölçünün üzerinde yüklenmek sektöre zarar verebilir. Şunu unutmayın. 2008’de krizlerin en büyüğü yaşandı. Ama Türk ekonomisi hızlıca toparlandı. Sebebi neydi? Bankacılık sisteminin krize sağlıklı bir şekilde girmesi. Diğer krizleri bankacılık sistemi sorunlu olduğu için çok derin hissetmiştik. O günden bu yana Bankacılık Kanunu ve BDDK, Demokles’in kılıcı gibi sektörün üzerinde sallanıyor. Dolayısıyla bu sektörü desteklememiz, küstürmememiz lazım. Bankalar sağlam ise finansal istikrar sağlanabiliyor, ekonominin geneli bundan yararlanıyor demektir. Bankacılık sisteminin sağlığı, aktifin kalitesi, hepimizin sorunu olmalı. Bu belki cari açıktan daha önemli bir husus. Bu sıkma ölçüsünü biz kurum olarak 7-8 senedir çok iyi ayarladık. Muhabbet kuşunu severken çok dikkat etmelisiniz. Okşadığınızda çok hoşuna gider. Sıktığınız zaman elinizi gagalar, fazla sıktığınızda ölür.”

-“KARLILIKTAKİ DÜŞÜŞÜ MUNZAM BİRAZ HIZLANDIRDI”-

CNBC-E Business Dergisi’ndeki röportajında “Bu kararlar sektöre ne gibi zarar verebilir?” sorusunu cevaplayan Bilgin, 2010 karlılık anlamında alınan kararların etkisiyle özel bir yıl olduğunu, net faiz marjlarının 2009’dan bu yana azaldığı için bu yıl karlılıkta bir düşüş olmasını munzam olmasa da beklediklerini dile getirdi. Munzamın bunu biraz hızlandırdığını dile getiren Bilgin, "Bankacılık sisteminin yüzde 20’lik potansiyel karı bu anlamda kaybedilmiştir. Likidite ve sermaye yeterliliğinde kuvvetliyiz. Ama bankacılık giderek zorlaşmaya başlıyor. Bu dönem sektöre biraz daha hassasiyetle yaklaşmamız lazım” dedi.

-“BANKALAR PEDAL ÇEVİRMENİN YOLUNU ARIYOR”-

Munzam artışın ardından sektörde yaşanan gelişmeleri aktaran Bilgin, ilk üç ay mevduat faizlerinin düştüğünü, bunun kredilere çok yansımadığını vurguladı. Bankaların yeni gelir kaynakları bulmak için komisyon ve ücretleri artırdıklarını dile getiren Bilgin, “Kendi mevduatınızdan para çekerken bile sizden komisyon almaya çalışıyorlar. Bu illegal değil ama etik de değil. Biz bunu eleştiriyoruz ama onlar pedal çevirmenin yolunu arıyor. Dış borç almaya başladılar, sendikasyon gibi. Son dönem mevduat ve kredi faizlerine artış yönünde yansıtmaya başladılar. İkinci olarak bu dönemde büyük nazlı müşteriler yurt dışından kredi olanaklarına ulaşırken, bankalarımız daha çok getiri elde edebilecekleri KOBİ’lere ve bireysel kredilere yönlenmeye başladılar. Kredi portföyünde böyle bir değişim var. İyi bir şey mi? Kârlılık anlamında iyi bir şey ancak marjinal müşterilere yaklaşırsanız bu ilerde takipteki alacakların artışına sebebiyet verebilir. Üçüncü olarak APİ’ye yönlendiler” diye konuştu.

-“KREDİLERDE YÜZDE 25 SINIRIN ÇOK GEÇİLECEĞİNİ SANMAM”-

Bilgin, “Kredi artışı Merkez’in istediği gibi yüzde 25 sınırında mı olacak?” sorusuna şu cevabı verdi:

“Piyasada maliyetler ve faizler yükselecek beklentisiyle bir an önce kredi alalım görüşü yaratıldı. Ocak-Mart aylarındaki kredi artışında bunun etkisi oldu. 2010’da araba belli bir hızla gidiyordu. Ani fren yaptırmak yol güvenliği açısından çok sakıncalı. Araba şimdi yavaşlayacak. Enerji, tarım gibi kredileri çıkarın yıl sonunda yüzde 25 kredi büyümesine ulaşılacağını zannetmiyorum. Bunlar olsa bile yüzde 25 sınırının çok geçileceğini sanmam. Bazı küçük bankalar yaşamak için çok kredi vermek zorunda.”

-“GEREKİRSE SARI VE KIRMIZ KART GÖSTERİRİZ”-

Bankaları zaman zaman çok sert uyardığı, konut kredilerinde olduğu gibi, “lisansınızı alırım” dediğinin hatırlatılması üzerine Bilgin şu değerlendirmelerde bulundu:

“Şu anda Türkiye’de konut kredilerinin büyüklüğü sorun yaratmıyor. Ama bazı bankalar bazı metotlara başvuruyor. Bir ekip oluşturdum, konuyu inceliyorlar, 1-2 ay sürer. Evet son uyarım sertti. Ama BDDK uyarılarını bankalarımız hep dikkate almıştır. Bankalar benim sözümü dinler. Almayan varsa biz bunlarla kendi usulümüzle konuşuruz. Sapmalar olursa sarı kart ve kırmızı kartla önlemini alırız. Bankalar ayrıca gayrımenkul şirketlerinin finansman modellerinde dikkatli davranmalılar.”

-“BİZİM ŞAPKAMIZDA ÇOK ENSTRÜMAN VAR”-

Bilgin, “Cari açık engellenmezse BDDK’nın şapkadan tavşan çıkaracak aracı var mı?” şeklindeki soruyu “Biz Hudini miyiz?” sorusuyla cevapladı. Bu oyunun içinde hep beraber oynadıklarını ve gerekli tedbirleri aldıklarını belirten Bilgin, ilk munzam kararı alınırken BDDK’ya sorulsaydı bu çarkların daha kontrollü döneceğini ileri sürdü. Bilgin, “Bizim şapkamızda çok enstrüman var ama bankalarımızın sağlığı birinci önceliğimiz. İsminde bankacılık olan tek kurum BDDK. Bankacılıkla ilgili bir sorun olduğunda geçmişte biz hep yalnız kaldık. Tek sorumlu BDDK gösterildi ve kimseyi yanımızda bulmadık. Arkadaşlarım yargılandı. Uzun teftişlerden geçtik. Ben geldiğimde 50 müfettiş vardı. Dolayısıyla bankaların sağlığını bütün kurumlardan önce biz düşünür, elimizden geleni yaparız, yaptık. Bankaların cari açığa olumsuz katkıları kadar olumlu katkıları da var. Verdikleri kredilerle enerji ve tarımı canlandırıp cari açığı aşağı çeken bir rolü de var” dedi.

-“HERKES KEŞKE DURMUŞ BEY GİBİ ALNI AÇIK, VİCDANI RAHAT GÖREVİNDEN AYRILABİLSE”-

Bilgin, Merkez Bankası eski Başkanı Durmuş Yılmaz’la ilgili düşüncelerini şöyle paylaştı:

“Çok sevdiğimiz saydığımız değer verdiğimiz başkanımızdı. Her zaman konuşurduk, çok güzel vedalaştık. Kendileri geldi ziyaret etti. Herkes keşke Durmuş Bey gibi rahat bir şekilde alnı açık, vicdanı rahat görevinden ayrılabilse.”

Röportajda “Merkez Bankası için sizin adınız da geçiyordu, ister miydiniz MB Başkanı olmayı?” sorusunu cevaplayan Bilgin, bunu medyanın yazdığını, onun dışında bir malumatı olmadığını söyledi. Bilgin Erdem Başçı’ya yönelik görüşlerinin sorulması üzerine ise “Erdem Bey’i yakın tanıyoruz. Hem akademisyen hem de konulara vakıf. Ben aslında eski başkanlardan Süreyya Bey’e ‘finansal istikrar raporunu yayınlamayın, raporun yüzde 50’si bankacılıkla ilgili, siz başka söylersiniz biz başka söyleriz, çelişiriz’ dedim. Sonra ben de finansal piyasalar raporunu yayımlamaya başladım ama M1, M2, emisyon, enflasyon hedeflemesiyle ilgili yorum yapmadım. Bu kesişim alanları ileride daha net ortaya konulabilir” dedi.

-“YURT DIŞINDA BANKA ALIMINDA BİZİMKİLER YAVAŞ”-

Yurt dışında banka satın almalarının istedikleri kadar olmadığına dikkat çeken Bilgin, lokal sermayeli bankalara görev düştüğünü vurguladı. Bilgin, “Büyük güçler başka sorunlarla uğraşırken, Avrupa can çekişirken, fiyatlar düşmüşken neden olmasın? Burada 50 milyon dolar, 100 milyon dolara bir banka aldınız diyelim. Bu para batsa sizin sermaye yeterliliğinizi, gücünüzü etkilemez ki. Ama bu yolda gayret önemli. Yavaş kalıyor bankalarımız, hızlanmalılar” şeklinde konuştu.

-“YURT DIŞINDA BANKA ALMAYI TEŞVİK EDECEK ÖNLEMLER ALABİLİRİZ”-

Yurt dışında banka almayı teşvik edecek önlemler alınabileceğini belirten Bilgin, “Örneğin yurt dışında yatırım yaptığınızda buraya ayırdığınız sermayenin rasyosunu yüzde 12 değil de yüzde 8 olarak dikkate alıyoruz. Tamam elimizden geleni yaparız ama bu alışkanlık bırakılmalı. Bankalar gittikleri ülkede kara, potansiyele bakmalı” dedi.

-“ÖNÜMÜZDEKİ GÜNLERDE TÜRKİYE’NİN POTANSİYELİNE İNANAN BAZI BANKALAR TÜRKİYE’DE YER ALABİLİR”-

Bilgin, “Yurt dışından Türk bankacılık sektörüne ilgi ne düzeyde?” şeklindeki soruyu ise şöyle cevapladı:

“İnşallah önümüzdeki aylarda bunun sinyallerini alacaksınız. Önümüzdeki günlerde Türkiye’nin potansiyeline inanan bazı bankalar Türkiye’de yer alabilir. Türkiye gibi potansiyeli olan ülke yok. Penetrasyon oranları hala düşük. Bankacılık bu ülkenin yıldızı, ileride daha da parlayacak.

Bilgin, Hollanda ile ne gibi sıkıntılar yaşandığının sorulması üzerine ise şu açıklamalarda bulundu.

“Hollanda’nın Türk ve Rus bankalarının kullandırdığı krediler için uyguladığı kurallar adil değil. Korumacılığa yakın bir uygulama. Normal karşılanacak bir şey değil. Bir ay önce heyet yolladık, görüşlerimizi ilettik. Sekiz bankayla görüştüler. Şu anki Bankacılık Kanunu’nda mütekabiliyet ilkesi yok. Ama biz Hollanda’nın buradaki müesseselerine menfi bir uygulama yapmadık. Hollanda Merkez Bankası’nın bu yanlışından dönmesini temenni ediyorum. Bu kararla benim ve bankaların canı yandı. Türkiye’yi batma riski olan bir ülke olarak değerlendirip Yunanistan’ı değerlendirmemek büyük haksızlık. Yutkunup yerine oturmamak lazım.”

-“AKTİFLER 1.5 TRİLYONA ÇIKACAK”-

BDDK Başkanı Bilgin, önümüzdeki 5 yıl içinde bankacılık sisteminin 1.5 trilyon TL aktif büyüklüğe çok rahat ulaşacağını söyledi. Bankacılık sektörünün aktif büyüklüğünün Türkiye’nin GSYH’sine giderek yaklaştığını ifade eden Bilgin, “90’larda şu an. 100’lere gidecek” dedi.

-“REEL SEKTÖRÜN KUR RİSKİ GÜNDEMİMİZDE”-

Yapılan düzenlemeler sonrasında sektörde kur riski ve faiz riski açısından sorun olmadığını vurgulayan Bilgin, “Bankalarımız fazla veya açık pozisyonda değil, başabaş noktadalar. Reel sektörün kur riski anlamında ise soru işaretleri gündemimizde” dedi

-“HEP SON ANA KADAR BU GÖREVDE KALACAK GİBİ ÇALIŞMAM LAZIM”-

Görev süresinin 2012 yılı Nisan ayında bittiğini dile getiren Bilgin, sonrasıyla ilgili bir planı olmadığını vurguladı. “Hep son ana kadar bu görevde kalacak gibi çalışmak lazım” diyen Bilgin, geleceğe dönük plan yapmamak gerektiğini ifade etti.

-“MÜDÜRLERİ DAHA AZ ARIYORUM”-

Banka genel müdürlerin çok yakından tanıdığını belirten Bilgin, “Bazen günde 10 genel müdür ararım, bazen bir hafta hiç aramam. Bir ara kredi kartlarıyla ilgili çok aradım. Bir ara bazı kalemlerdeki hızlı büyümeyle ilgili aradık. ‘Sermaye yeterliliği düşüyor, gidin para bulun’ diye çok aramışımdır. 2008’de dünya çalkalandı. Biz Bankalar Birliği ile çok biraraya gelmedik. Geçmişe göre şimdi çok aramıyorum” diye konuştu.

KAYNAK: ANKA