Ve bugün sokaklara çıkacaklar!

Tabii ki temenni etmiyorum ama.

Çağrıya kulak verilirse..

Büyük ihtimalle provokasyonlar yaşanacak ve yine gariban insanlar, can verecekler..

•

Masa başında birileri oturup, ferman yazıyor..

“Kanun değişse de, biz kanunu dolanmasını biliriz. Yemek için madenden dışarı çıkmalarına gerek yok. Kanundaki azami mesai saatini azaltan değişikliği böyle telafi ederiz” diyor..

Yetmiyor..

Yandaki “kapanan ocağa yaklaşılmaması” kuralını delip, “Bir şeycik olmaz” diyerek, katliama davetiye çıkartıyor..

Sonuç vahim: 18 işçi günlerdir suyun altında..

•

Masa başında ferman yazanlardan bir diğeri..

“İki araca ne gerek var. Doldur minibüse 45 kişiyi” diyor..

Kâr edecek aklı sıra..

Adı kaza ama..

Tam 17 işçi ölüyor..

Sorumluları kim?

“Trafik denetimin yapmayan, minibüsün güzergahındaki tüm ilçe emniyetlerinin trafik polisleri” mi?

Hayır.

“Minibüsün kalkış noktasından, varacağı noktaya kadarki (büyük ihtimalle önceki günlerde de benzer sayıda yolcu ile aynı seferi yapmıştır) ilçelerin kaymakamları mı?”

Değil!

Ya?

Hükümet..

Hatta hükümet de değil..

Sorumlusu direkt Cumhurbaşkanı.. Tayyip Erdoğan!

•

Bırakın kazaları..

Göstere göstere yaşanılan, yaşatılan ölümlerin bile sorumlusu, direkt Tayyip Erdoğan..

Günlerdir yazıyoruz, hatırlatıyoruz..

“Sokağa çıkmakla, hiçbir sorun çözülmez..” diyoruz.. “Kürt vatandaşlarımız, düne göre daha iyi durumda.. Yarın daha iyi durumda olacak. Ama sokağa çıkılırsa.. Çözüm süreci sekteye uğrarsa. Sorumlusu; sokağa davetiye çıkartanlar olur” diyoruz..

Dinletemiyoruz.  

İnadına inadına..

Yazının devamını okumak için tıklayınız...