Işıl hanım.. O küfürleri size de ederdik ama..

  • GİRİŞ29.09.2015 10:33
  • GÜNCELLEME29.09.2015 12:00

AK Parti iktidarı sayesinde, AİHM’de yargıç olan Ayşe Işıl Karakaş..

Paralel mahallesindeki “deli”ler gibi..

Dindar mahallede “deli” çıkmadığından olsa gerek, “Bu davalar Avrupa’da yok” diye söze girmiş.. Ardından da, “Bir zamanlar, Türkiye’nin işkence yapan ülke imajı vardı, sevinerek söyleyelim, o imaj artık yok. Ama onun yerine internetin yasaklandığı, ifade ve basın özgürlüğünün hiçbir şekilde korunmadığı, Cumhurbaşkanı’na hakaret yüzünden sürekli davaların açıldığı bir ülke imajı geldi” diye tamamlamış.

“Paralel mahallesindeki gibi deliler bizde yok” derken, neyi kastediyorum?

Cumhurbaşkanı’na hakaretten açılan ceza davalarını kastederek, “Bu davalar Avrupa’da yok” diyor ya, bu hanımefendi..

Cumhurbaşkanı’na hakaret davaları açılan kişilerin ettikleri küfürleri, burda kendisine sıralamamız..

Cumhurbaşkanı’nın eşine, en adice, en alçakça yapılan küfürleri o hakim hanıma yönelik olarak tekrarlayıp, sonra da “Bakalım, ‘Avrupa’da bu davalar yok’ derken, kendisine de aynı küfürler edilirse, yine o ceza davalarının açılmasını istemeyecek mi, test edelim” dememiz gerekirdi.

Ne olacak?

Biz küfür ederdik.. En kabadayısı, 4 yıl hapis cezası.. Yatar, ömrümüz varsa çıkardık..

Ama, halkı enayi yerine koyanların, “Ermeniler soykırıma uğramamıştır..” demenin bile cezalandırıldığı Avrupa ülkelerini övüp, Türkiye’deki alçakça belden aşağıya edilmiş küfürler için açılan davaları ise “Hakaretten ceza davası mı olur” diye yorumlayanların, gerçek yüzlerini ortaya koymuş olurduk.

Olurduk da..

Adımız her ne kadar “mahallenin delisi”ne çıkmışsa da..

Her ne kadar “delilik”te onlar bizim elimize su bile dökemezlerse de..

“İslam’a inanmışlığımız.. İslam’ın küfürü bize yasaklamış olması” sebebi ile, o küfürleri Işıl hanıma tekrarlayamıyoruz..

Işıl hanım çok merak ediyorsa..

Kendisi “internet”in sadece lafını ediyordur, pek yaygın olarak kullanmıyordur da..

İnternette mahir olan Leyla Derin Karakaş kızımızdan öğrensin..

Cumhurbaşkanı’na, eşine, kızlarına edilen o alçakça küfürleri öğrensin ve ondan sonra, “Avrupa’da bu davalar yok” desin..

“Avrupa’da cumhurbaşkanlarına, başbakanlara böyle belden aşağıya küfürler ediliyor ama... O küfürlere ceza davası açılmıyor” desin..

Diyebiliyorsa eğer!

Madem Işıl hanım daha önceden işkenceci bir ülke olarak anıldığımızı hatırlatıp, artık o imajın temizlendiğini kabul ediyor, o zaman söylesin..

Kocası dahil, Paralel Yapı’nın esiri olan medyada..

“Biz bu günleri 12 Eylül’de bile yaşamadık. Darbe günlerinde bile, bugünkü kadar baskı altında değildik” diyenlere...

Bugün kimse “Bre hokkabaz. Bre şarlatan.. Bre alçak.. Bırak darbe dönemini.. Darbeden 15 sene sonra.. 1993-1999 arasındaki 20 bin faili meçhul cinayetin soruşturulamadığı bir ülkede.. Bugün hemen hemen tek faili meçhul cinayet yok iken.. Siz nasıl, ‘Darbe günleri daha iyiydi’ dersiniz?” sorusunu sorup, halkı yöneticilere karşı tahrikten soruşturma açıyor mu?

Yöneticilere iftira etmekten, bunlara ceza davası açılıyor mu?

Işıl hanımın o sözlerinin yayınlandığı gün..

Altan Tan, 12 Eylül’deki Diyarbakır Cezaevi’ni anlatıyor: “Babamın oruç tuttuğunu öğrenmişler. Zorla pislik yedirip, öldürdüler..” 

Bunu söyleyen o mübarek babanın hokkabaz oğlu, ardından da “Darbe günlerinde bile biz bugünkü kadar kötü günler yaşamadık” diyorsa, bunlarda azıcık ahlak var mıdır?

Azıcık insaf, azıcık dürüstlük var mıdır?

Işıl hanım, Paralel’in esiri olan kocasından haber alıp konuştuğu için, sanıyor ki, Türkiye’de sadece Cumhurbaşkanı’na hakaretten ceza davası açılıyor.

Türkiye’ye uğradığınızda misafirim olun.

Fetullah Gülen’in açtığı ceza davalarını.. 

Hem de her biri 7- 10 yıl hapis cezası istemli..

Bank Asya’nın açtığı ceza davalarını..

O bankaya el konulduğu halde.. Bank Asya’nın eski avukatlarının.. Ceza davalarının duruşmalarına gelip, “Şikayetimiz devam ediyor” diye bizi içeri tıktırmak için nasıl çabaladıklarını..

Dosya dosya göstereyim de..

Yarın öbür gün, başka bir yerde, ceza davaları ile ilgili bir yorum yapacak olursanız, “Pensilvanya’da bir zat varmış. Adam önüne gelene.. Türkiye’deki müridi olan savcılar eliyle.. Hakaret, iftira, suçlarından ceza davaları açtırıyormuş. Sadece Pensilvanya’daki zatın, Akit gazetesi sorumlusu hakkında istettiği hapis cezası süresi yüzyılları buluyormuş.. Avrupa’da böyle ceza davaları yok” dersiniz belki..

Pek ümidim yok ama..

Karı-koca siz Paralel sözcülüğüne soyunmuşsunuz ama..

“Bir hatırlatalım” dedik..

Belki, birazcık utanmanız kalmıştır hani!

Yorumlar5

  • mahmut 8 yıl önce Şikayet Et
    İhsan kardeş..Allah razı olsun.yüreğine kalemine sağlık.
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • fatih 8 yıl önce Şikayet Et
    yapıştır...
    Cevapla Toplam 12 beğeni
  • altınadam 8 yıl önce Şikayet Et
    benim bildiğim eskiden birisinin ailesine sözlü saldırıda bulunulduğunda ona kurşunla cevap veriliyordu. Zira Türk insanı namusuna şerefine ve haysiyetine laf söyletmez. Şimdi Sayın Cumhurbaşkanımız eline silah almayacağına göre kendisini Türk mahkemelerinin ve türk hakim ve savcılarının verecek olduğu kararlara saygıya bırakmış. Birileri için namus,şeref ve haysiyet kelimelerinin anlamı olmayabilir ama Türk-Müslüman ve Karadeniz insanı için bunlar vazgeçilmezlerdir.
    Cevapla Toplam 16 beğeni
  • şafak 8 yıl önce Şikayet Et
    küfüre dava yoksa hadi buyurun ışıl hanıma gerekeni söyleyelim..
    Cevapla Toplam 17 beğeni
  • adak 8 yıl önce Şikayet Et
    Bozacının şahidi şıracı avrupa da yokmuş böyle bir şey hadi ordan
    Cevapla Toplam 12 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat