O cep telefonu “büyük balık” da, biz mi farkında değiliz?

  • GİRİŞ22.10.2017 09:57
  • GÜNCELLEME22.10.2017 09:57

ABD Konsolosluğu’nda görevli Türk vatandaşı Metin Topuz’un tutuklanması ile başlayan süreçteki gelişmeler, “Acaba ‘büyük bir balık’ tuttuk ama, biz olayın hakkıyla farkında değil miyiz” sorusunu haklı çıkartacak boyutlara taşınıyor..

İşin başında..

Metin Topuz’u, sıradan bir konsolosluk görevlisi olarak gördük.

FETÖ’cü polis müdürlerine, vize olaylarında yardımcı olan bir konsolosluk görevlisi gibi zannettik.

Ardından, FETÖ’cü polis müdürleri ile aradaki ilişkinin biraz tahminden daha derin boyutlara ulaştığı...

Telefon görüşmelerinin, vize almalarla sınırlı olmadığı..

Birlikte ABD seyahatleri bile olduğu bilgileri ile birlikte..

Metin Topuz’un gözaltı sonrasında tutuklanması sürecini yaşadık..

Vize restleşmesi ile, ABD’nin derin devletinin rahatsızlığının dikkat çekici olduğunu farkettik ama..

Dün Hürriyet’te Toygun Atilla’nın haberindeki boyuta geldiğini, doğrusunu söylemek gerikirse tahmin etmemiştik.

Nedir o boyut?

Haber içeriğinde, bazı bilgilerdeki açık hatalar sebebi ile, ısmarlama olması ihtimalini göz önünde tutarak okuyunuz..

Haber şu:

“Dışişleri Bakanlığı Konsolosluk İşleri Genel Müdürü Mehmet Samsar imzası taşıyan yazıya göre, ABD’nin verdiği notada Topuz’un kullandığı cep telefonunun ABD devletine ait olduğu, ABD’nin Topuz’un tutuklanmasının ardından savcılık kararı ile el konulan cep telefonunun en kısa sürede iadesini istediği ifade edildi. (...)

Notada devamla Metin Topuz’a ait ... ... .. .. numaralı cep telefonu veya ........... seri numaralı SIM kart ile bağlantılı her türlü bilgi ve verinin Konsolosluk İlişkileri Hakkında Viyana Sözleşmesi’nin 33’üncü maddesi uyarınca, Konsolosluk arşiv ve belgelerinin dokunulmazlığı kapsamında olduğu kaydedilmektedir.””

Hemen Viyana Sözleşmesi’ni açıp, 33. maddeye baktım..

İfade şöyle:

“Konsolosluk arşiv ve belgelerinin nerede bulunurlarsa bulunsunlar her zaman dokunulmazlığı vardır.”

Tamam, anladık..

Ama maddede söylenilen, çalışanların şahsi eşyaları değil ki..

Konsolosluğun evrakları..

Ha, ABD derse ki, “Metin Topuz’un cep telefonu da, bizim evrakımız sayılır..”

İşte o zaman..

Ardından çıkabilecek bilgilerin sorumluluğunu da üstlenmeleri gerekir..

Sonra, “Cezaların şahsiliği prensibi vardır. Suçu işleyen, şahıs.. Ondan sorun hesabını” demek yok..

Var mısın, ABD?

Var mısın, John Bass.

Aksini düşünürseniz..

Konsolosluktaki temizlik işçisinin cebindeki kağıtları da, dokunulmazlık kapsamına almaya kalkarsınız ki..

Bunu da, hiç kimse kabul etmez..

Kaldı ki..

Metin Topuz’un kullandığı şahsi cep telefonu bile dokunulmaz ise..

Metin Topuz’un kendisi, haydi haydi dokunulmaz olmalı..

Bu durumda da..

ABD, cep telefonu için nota vereceğine..

Tutuklanma için nota verseydi ya..

ABD’nin, tutuklamaya “dokunulmazlık kapsamında kaldığı” gerekçesi ile bir itirazı olmadığına göre..

Sadece cep telefonu istendiğine göre..

Metin Topuz gözden çıkarılmış..

Ama gözden çıkarılamayan başka şeyler var..

Bizim de o, “Gözden çıkarılamayan” şeyleri çakmamız gerekir..

“Bir şey söylüyor”muş gibi yapıyorlar..

Nota veriyorlar..

Ama notanın içi boş ise..

Söylenir gibi yapılıp, aslında söylenmeyen bir şeyler var demektir..

İşte bu noktada, “Metin Topuz olayında, biz tutuklanan kişinin kimliğini tam olarak çözebildik mi” sorusu benim aklıma takılıyor..

Tabi bu kimlik çözümünde bize en fazla yardımcı olacak araç da, şahsın özel eşyaları.. 

Bu kapsamda da özellikle cep telefonu..

ABD de, zaten cep telefonunun iade edilmesini istediğine göre..

Tam üstüne bastık demektir..

Dünyayı yönetmeye kalkan ABD’nin, küçük çocuklar gibi ağlamaklı olup, “Benim ya, benim.. Bana ne.. Ben cep telefonumu istiyorum.. O benim.. Para verdim aldım.. Bedava mı sandın? Ben telefonumun iadesini istiyorum” derken.. 3-5 bin liralık cep telefonunun maddi değeri üzerinden bir talepte bulunduğunu sanmak, herhalde biraz aptallık olur..

Cep telefonu ile birlikte SIM kartın da iadesi istendiğine göre..

Büyük ihtimalle.

“Büyük balık” için bu noktalara yoğunlaşmamız gerekecektir..

Aman ha aman..

Telefon makinesinin de..

SIM kartın da başına bir şey gelmesin..

Şu ana kadar yapılan araştırmalarda, tüm bilgiler elde edilmiş olsaydı..

ABD’nin bunların iadesini istemesine de bence gerek olmayacaktı..

İadesini istediğine göre..

Henüz tespit edilemeyen bazı bilgiler var demektir..

Onları yok etmek istiyor olmalılar..

Başka ne izahı olabilir, bir cep telefonu ile SIM kartın peşine düşmenin?

Bir küçük hatırlatma da, bizdeki ulusalcılara..

AK Parti’nin iktidara geldiği ilk yıllarda yaşanan olayı hatırlatıp, “Subaylarımızın başına çuval geçirildiğinde..” diye başlayan cümlelerle yaptığınız eleştiriler, son “nota” ile anlaşılıyor ki..

Yerini bulmuş..

Kısas yapılmış..

ABD’li ajanların başına çuval geçirilmiş..

Çuvalı çıkartmak için, şimdi nota yolluyorlar..

Biz de o “nota”yı alıp, şarkımızı söylüyoruz: “Dönülmez akşamın ufkundayız, vakit çok geç!”

 YeniAkit

Yorumlar2

  • bületnduman 6 yıl önce Şikayet Et
    inşallah bizimkiler işi çözerler.
    Cevapla Toplam 3 beğeni
  • Mülayim Sert 6 yıl önce Şikayet Et
    Şimdi Amerika o cep telefonunun diplomatik dokunulmazlığı olduğunu söylemeye başladığına;hatta o telefon için dışişlerine nota verdiği yeni ortaya çıktığına göre bu balık hakikaten çok büyük KATİL BALİNA Orka....
    Cevapla Toplam 6 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat