Depremle ilgili neleri öğrendik, neleri öğrenemedik!

  • GİRİŞ27.01.2020 13:21
  • GÜNCELLEME27.01.2020 13:22

Türkiye’deki fay hatlarını çok iyi öğrendik. 

 

 

Sıradan vatandaşlar olarak, canlı fay hatlarını, ölü fay hatlarını, hatta ölü olduğu halde canlanabilecek fay hatlarını, ezbere öğrendik.

Ama, 1999 öncesinde yapılan binalarda oturulamayacağını öğrenemedik..

 

 

Batı Anadolu Fay hattını, Doğu Anadolu Fay hattını, Kuzey Anadolu Fay hattını nerelerden geçtiğini ayrıntıları ile öğrendik.

Ama, yapılıp bitirilmiş bir binanın giriş katındaki dükkanı genişletmek için kolonların kesilmeyeceğini öğrenemedik..

Hangi fay hattında en fazla kaç şiddetinde deprem üretildiğini, bunun periyodik olarak kaç yılda bir tekrarlandığını öğrendik..

Ama dükkanlarında kolonları kesilmiş binaları tespit edip, hem vatandaşı uyarmayı, hem de o binaları mühürlemeyi öğrenemedik.

Depremin şiddetinin başka büyüklüğünün başka anlamlar içerdiğini öğrendik.. Yerin kaç km derinliğinde olduğunu öğrendik.. Denizdeki fay hattında kırılma yaşandığında, tsunami tehlikesinin nerelerde olabileceğini öğrendik..

Ama, 4 katlı olarak inşa edilen bir binaya sonradan iki kat-bir kat ilave yapılamayacağını, bunun temele hesaplanmamış bir yük getireceğini ve yıkım için davetiye olacağını öğrenemedik..

Depremin önlenemeyeceğini, yüzyıllardır Türkiye’de depremlerin olduğunu, bundan sonra da olmaya devam edeceğini, depremle yaşamayı öğrenmemiz gerektiğini, önemli olanın depreme dayanıklı inşaat yapılması olduğunu öğrendik.. 

Ama mahalle arasında bakkallık yapan amcaların, ellerine üç kuruş para geçti diye inşaat yapmaya kalkışmasının, o inşaatlarda daire almanın ölüm olduğunu öğrenemedik..

Kuvvetli diye tanımlanan depremden sonra bir hafta, hatta bir ay süren artçı depremler olabileceğini, bunun normal olduğunu, ama her sonraki depremin ilk deprem büyüklüğünden daha küçük olacağını öğrendik..

Depremde zarar gören binaları kamu idaresinin/belediyelerin hızlı şekilde tespit edip, o binaları kimsenin gözünün yaşına bakmadan hızla yıkmak gerektiğini öğrenemedik..

Depremlerin artçı şoklarının yanısıra, bir de birbirlerini tetikleme alışkanlıkları olduğunu, çok ayrıntılı araştırmalar/tespitler olmasa da, teorik olarak bir bölgedeki fay hattının kırılmasının, yakın bölgedeki bir başka fay hattının kırılmasını da tahrik edebileceğini öğrendik..

Belediyede kaydı olmayan, müteahhidinin ehil olup olmadığı bilinmeyen inşaatlardan daire alınmayacağını öğrenemedik..

Deprem öncesinde, depremi önlemeye gücümüz yetmese de, depremde ayakta kalabilmek için aldığımız tedbirlerin yanısıra, deprem sırasında dikkat edeceğimiz bazı prensiplerin de bize büyük faydalar sağlayacağını öğrendik. Bu kapsamda, deprem sırasında, cenin vaziyeti alınmanın önemini, evde dolap-kütüphane gibi eşyaların başımıza bir şeyler düşmesini önleyecek şekilde duvara sabitlenmesinin önemini öğrendik.. Deprem çantamız olması gerektiğini öğrendik..

Ama, depremden hemen sonra birbirimizi cep telefonları aracılığı ile aradığımızda malayani konuşma yapmamak gerektiğini öğrenemedik.. O telefon hatlarının meşguliyetinden kaynaklı, belki acil yardım alması gereken insanların muhataplarına ulaşamayacağını, insanların haber alabilecekleri insanlara ulaşamadıkları için telaşa sürüklenebileceklerini, kendi elimizle, kendimize zarar verdiğimizi öğrenemedik.

Dünyanın birçok yerinde benzer depremlerin olduğunu, hatta çok daha şiddetlilerinin olduğu Japonya’da ölümlerin bizdeki kadar çok olmadığını, teknoloji gereği depreme dayanıklı, kurallara uygun binalar yapılması halinde, Türkiye’deki depremlerin o kadar da öldürücü olmayabileceğini ayrıntıları ile, dünya genelinde yaşanan depremlerin büyüklükleri ve ölüm istatistikleri eşliğinde, neler öğrendik, neler!..

Ama depremlerin insanları birbirine kaynaştırması, yardımı, insanlığı öne çıkartması gerektiğini öğrenemedik.. Depremde bile, siyasi bakış farklılıkları ile, daha ilk dakikadan, “biz şu mezhepteniz, onun için bize yardım gelmiyor” yalanları ile, insanları ayrıştırıcı, birbirine karşı kin ve nefrete tahrik eden paylaşımları yapmanın yanlışlığını öğrenemedik..

Deprem ile ilgilenen bilim dallarını, Celal Şengör’ü, Naci Görür’ü, Şener Üşümezsoy’u, Ahmet Ercan’ı ve daha birçok deprem ile ilgili profesörlerin neler dediklerini, nerelerde buluşup, nerelerde ayrıştıklarını öğrendik..

Ama.. Deprem üzerinden sürekli insanları suçlayıcı bakış açısı ile topluma yaklaşmanın yanlışlığını, halka tepeden bakmanın, insanları küçük görmenin yanlışlığını öğrenemedik.. Deprem üzerinden, “vergi indirimi alacaklar” diye paylaşım yapacak kadar ahlaksız bakış açılarına imza atanların, değil sanatçı, değil demokrat, insan bile olamayacaklarını öğrenemedik.. Yıllar önce çekilmiş tadilattaki hastane fotoğraflarını paylaşarak, “Hastanelerimiz bile depremde yıkıldı” diye halkı tedirginliğe sevketmenin, siyaset olmadığını öğrenemedik..

Evet, bilimsel anlamda depremle ilgili çok şey öğrendik..

Ama..

Deprem konu başlığı vesilesi ile de olsa, insanlığımızı ispat edecek hassasiyetleri nasıl yaygınlaştırabileceğimizi öğrenemedik.. Yardımlaşmanın güzelliğini, kardeşliğin önemini öğrenemedik.. Hep kin ile nefret ile hareket edilmemesi gerektiğini öğrenemedik.. Birlikte yaşarken, hep “hayır” merkezli, hep “itiraz” merkezli yaşanamayacağını, biraz da “nasıl olabilir, nasıl yapılabilinir” noktasına odaklanmamız gerektiğini öğrenemedik..

Yeniakit

Yorumlar3

  • Ferdun 4 yıl önce Şikayet Et
    Makul tesbitler kalemine sağlık eline sağlık
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Misafir 4 yıl önce Şikayet Et
    Birde şu fatih altaylıya depremparaları hakkında cevap niteliginde bir yazı yazarmısınız
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • M. Ali 4 yıl önce Şikayet Et
    Kalemine sağlık..
    Cevapla Toplam 4 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat