İstanbul Barosu, cinsel tacizciyi böyle koruyor!

  • GİRİŞ18.02.2020 11:14
  • GÜNCELLEME18.02.2020 11:16

Dini hassasiyeti olan bir grubun okulunda veya kursunda yaşandığı iddia edildiğinde..

 

 

İmam hatip liselerinin birisinde yaşandığı öne sürüldüğünde..

Failin adını, soyadını, kimlik numarasını, babasının adını, anasının adı ve kızlık soyadını, kaç kardeş olduklarını, eşinin adı, çocuklarının yaşlarını, kendisi ile birlikte çocuklarının da hangi okulda okuduklarını anında öğrenebiliyoruz.

 

 

Hepsini veriyorlar çünkü..

Tabii nihai noktada da..

Alnının ortasına ateş edecekleri dini grubun ismi, kaç ilde şubeleri olduğu, kaç yıldır çalıştıkları, en ince ayrıntısına kadar veriliyor..

Peki..

Dini hassasiyet noktasında hedef alabilecekleri bir grup, bir kişi karşılarında değil ise.

Ne yapılıyor?

Babasının adını, anasının kızlık soyadını boşverin, sanığın adını soyadını bile öğrenemiyorsunuz..

Şikayet edilmiş, soruşturma açılmış, ceza verilmesi için yönetim kuruluna sevk işlemi yapılmış.

Hâlâ şikayet edilen kişinin adı soyadı ortada yok..

Hayali bir olaydan bahsettiğimi sanmayın..

İstanbul’da yaşanan ve dün itibari ile sosyal medyaya intikal eden bir somut olaydan bahsediyorum.

Bir stajyer avukat bayan haykırıyor:

“Herkese merhaba ben Öykü.”

Sanmayın, taciz edilen bayanın adının Öykü olduğunu..

Öykü müstear isimli stajyer avukat, korkuyor..

Şikayet ettiği kişi, dini kimlikli birisi olsa idi..

Kendi adını da yazar, soyadını da verir, kimi şikayet ettiğini aslanlar gibi haykırırdı.

Ama Öykü kızımız, korkuyor..

“Başıma ne gelir bilemiyorum” diyor..

Ve korku ile son çare olarak, isim vermeden, başından geçenleri anlatıyor:

“İstanbul Barosu avukatlarından Av. M.K.’nın ben ve benim gibi birçok çalışanına cinsel saldırıda bulunduğunu ve tehditlerle bizi şikayetten vazgeçirmeye çalıştığını sizlere anlatacağım.”

Böyle bir durumda, açarsınız telefonu İstanbul Barosu’na, sorarsınız: “Bir üyeniz hakkında şikayet varmış, acaba bu avukat kimdir, kendisi ile röportaj yapmak istiyoruz” dersiniz.

Doğrusu, baronun da, üyesini korumaksızın, bilgiyi paylaşıp, kamuoyunun aydınlatılmasını sağlamaktır..

Ama nerde?

İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu, stajyer avukat açıklamasını sosyal medyaya düşürdüğü saatlerde, hemen açıklama yapıp, işin önünü kesmeye çalışıyor:

“Şikayetler hakkında soruşturma açıldı. Yapılan soruşturma sonuçlandırıldı ve disiplin kuruluna sevk edildi. Öykü’nün anlatımı için de re’sen soruşturma açılacaktır. Burası İstanbul Barosu… Burada bu tür olguların görmezden gelinmesi söz konusu olamaz”.

Caaart, kaba kağat!

İstanbul Barosu imiş..

Görmezden gelinmesi mümkün değilmiş..

Eee?

Hani o avukatın adı soyadı?

Niye verilmiyor?

Niye gizleniyor?

İstanbul’a 600 km ötede bir ilde yaşanan cinsel taciz iddiaları ile ilgili olarak, anında kınama mesajları yayınlayan, olayı genelleştiren, bahsi geçen vakfın tüm Türkiye’deki şubelerinde sabahtan akşama kadar benzer suçlar işleniyormuş gibi algı çalışması yapan İstanbul Barosu, kendi üyesi hakkında niye böyle sır küpü kesiliyor?

Öykü müstear isimli bayan avukatın anlatımından devam edelim:

“Lütfen yanımızda olun, benim gibi patronunun cinsel saldırılarına maruz bırakılan tüm kadınlar, bunu birlikte durduralım. Daha fazla Öykü olmasın. Kim bilir kaç kişiye daha saldırdı. Eminim o bürodan yolu geçen birçok kadın Av. M.K.’nın taciz ve saldırılarına maruz kaldı.”

Vahamete bakın.

“Avukatın bürosuna herhangi bir sebeble giden daha kaç kadın tacize uğramıştır bilemem” diyor..

Taciz şüphelisi avukatın nasıl korunup kollandığını da şöyle anlatıyor, çaresiz kalan Öykü:

“Beni daha öğrenciyken mesleğimi yapamaz hale getirmekle, rezil etmekle, bana kimsenin inanmayacağı, inansa da güçlü olduğu için kendisine bir şey yapılamayacağını söyleyerek tehdit etti. 30 yıllık ceza avukatı karşısında kimsenin bana inanmayacağını, yanımda kimsenin durmayacağını düşünerek hiçbir yere başvuramadım. Zaten Av. M.K.’da her yerde adamı olduğundan ve ona ne devletin ne de baronun bir şey yapamayacağından, hakimlerden, savcılardan daha zeki olduğundan herkesin bir açığını bildiğinden sürekli bahsediyordu.”

Ve sosyal medyaya bakıyorum. Baro yöneticilerinin hesaplarına bakıyorum. 

Kimseden tık yok..

“Bu avukat şu kişidir” diyen yok..

“Birkaç saat geçsin, unutulur. Şimdilik suskun kalalım, üyemizi deşifre etmeyelim” mantığı ile suskun kalan baro yönetimi, akşama doğru, pes ediyor..

Veya.. Pes etmiş gibi yapıyor.. Resmi olmasa da, gayrı resmi olarak, gazetecilere bilgi atıyor.

O bilgilerde ne var?

Tam rezalet..

Hani hiç konuşmasalar, yine bir itibarları olurdu..

Bakın bilgi veriyor gibi yaparak, cinsel tacizle suçlanan avukatı nasıl koruyup kolluyor, savunuyorlar.. 

Yaptırdıkları haber şöyle:

“Avukat M.K hakkında birkaç ay önce eski eşinin yaptığı şikayet nedeniyle disiplin soruşturması başlatıldı. Eski eşinin şikayet dilekçesinde M.K.’dan şiddet gördüğü iddialarının da yer aldığı belirtildi. Baro Yönetim kurulu kaynakları, M.K.’nın 3-4 yıldır akıl sağlığı ile ilgili sorunlar yaşadığı, şeker hastalığı nedeniyle de agresif olduğu bilgisini paylaştı.”

Aaaa..

Allah kimseye vermesin, akli dengesi bozukmuş.

Şeker hastalığı da had safhada imiş..

Hani “Öykü”nün dediği kadar var yani..

Ceza hukukunu, içmiş bitirmiş, cinsel taciz sanığı avukat..

Baro yetkililerine de, içirmiş, üflemiş..

Kendisi cinsel tacizle suçlanmadığı halde, sırf erken evlilik mağdurlarının suç işlemediğini öne süren bir profesörün adını soyadını, çalıştığı üniversiteyi allayıp pullayıp yazan, yetinmeyen dizi haberler yapan solak medya, bu cinsel taciz şüphelisi avukatın ne adını yazabiliyor, ne soyadını..

İstanbul Barosu ise, çoktan savunma moduna geçmiş bile..

“Rahatsız” diyor..

İyi de, akli dengesi yerinde olmayan üyenizin rahatsızlığı sebebi ile üyeliğini geçici de olsa askıya aldınız mı? Almadınız.

Bu suç değil mi? Suç..

Daha önceki şikayet sebebi ile üyeniz hakkında savcılığa suç bilgilendirmesi yaptınız mı?  Yapmadınız.

Kendiniz disiplin soruşturması açıp, aylarca sürdürüp, çaktırmadan kapatmanın yollarını aradınız..

Ama gördünüz işte, başaramadınız..

A. İhsan Karahasanoğlu / Yeni Akit Gazetesi

Yorumlar4

  • misafir 4 yıl önce Şikayet Et
    bu ülkede avukatlar gelir seviyesi en yüksek insan grubu iken neden elektriği daha ucuza kullanıyorlar. işte tam da burdan sorgulamaya başlamalıyız.
    Cevapla
  • a.d 4 yıl önce Şikayet Et
    Yarabbi, Bunları taş et.
    Cevapla
  • ylç 4 yıl önce Şikayet Et
    Sizi Allah için seviyoruz. Allah sizden razı olsun.
    Cevapla
  • Misafir 4 yıl önce Şikayet Et
    Allah böyllerinin şerrinden muhafaza eylesin
    Cevapla Toplam 2 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat