İstanbul’da Kaç Türbe Yok Edildi?

  • GİRİŞ06.12.2016 08:19
  • GÜNCELLEME08.12.2016 07:16

Ecdadımızın yüzlerce yıl gözü gibi bakıp ayakta tuttuğu türbelerden yüzlercesi, kanun çıktıktan sonra yağmalandı, yıkıldı ve yok olup gitti.

Bu ülkede cumhuriyetin kurulduğu yıllardan itibaren hemen hemen bugünlere kadar İstanbul’da İslam kültürünün bir parçası olan türbeler ya yağmalandı ona buna peşkeş çekildi ya da, değişik bahanelerle yıkıldı.

Sultan ikinci Mahmud zamanında Bakanlar Kurulu kararı ile kapsamlı bir kültür ihya programına başlandığını bildiğimiz yaklaşık olarak 350 türbeden ne yazık ki bugün 250’si yerinde bulunmamaktadır. O 350 türbeden bugün sadece 100 tanesi ayakta durabilmektedir.

Tekke zaviye ve türbelerin kapatılmasına dair 1925 senesinde çıkarılan kanundan sonra sahipsiz kalan türbeler, zamanın, tabii afetlerin, gecekonducuların ve arsa yağmacılarının hışmından kendilerini kurtaramadı.

Bahsedilen süreçte yani 1925 ile 1950 seneleri arasında yağmalanan türbelere halkın tepkisinin artması üzerine, zamanın iktidarının 1950 yılında çıkardığı bir izinle Eyüp Sultan Camii bahçesindeki Eba Eyyüb-el Ensari “ra” ile sadece Fatih Sultan Mehmet, Yavuz Sultan Selim ve Kanuni Sultan Süleyman’ın türbelerine bakım ve onarım müsaadesi verildi. Geriye kalan yüzlerce türbeyi ise sadece halkın onlara duyduğu sevgi saygı ve geçmişe karşı duyulan özlemle birlikte ahde vefa duygusu ayakta tutabildi. Tutabildiği kadarıyla elbette.

1925’den itibaren resmi olarak yürütülen ve 1980’lerden sonraki senelerde kurulan hükümetler tarafından yumuşatılan “geçmişi inkâr” politikası üzerine bu açılmasına müsaade edilen türbelerin üzerine 10 türbe daha eklendi. Bu türbeler; Ayasofya Müzesi kapsamında bulunan Ayasofya Türbeleri, Sultan Mahmut Türbesi, Hatice Turhan Sultan Türbesi, Yavuz Sultan Selim Türbesi, 3. Selim Türbesi, Cedat Tevatin ve Beyazıt Türbelerindeki restorasyonlar ise uzun seneler süren tamirat sürecinden sonra 1990’lı senelerin sonlarında nihayet bitirilebildi.

Sahabe Mezarları şu an ne durumda?

Başta Kültür Bakanlığı olmak üzere ilgili kuruluşlar sorumluluklardan kaçtıkları için ikibinli yıllara kadar perişan bir halde yok olmaya mahkum olan sahabe mezarları son senelerde yapılan bir takım kültürel hamle ve girişimlerden sonra Allaha şükür ki düzelmeye ve ihya olmaya başlamışlardır.

İstanbul’un manevi tapuları demek olan bu “yeşil türbeler”in, “sahabe kabirlerinin durumu ne yazık ki bu ülkede onlarca sene süren içler acısı durumu devam etti. Bu onyıllarca süren ilgisizlik ve viranelik durumundan yararlanan milli duygu ve şuur yoksunu aciz tipler, türbe ve mezarlıkları kazıyarak yerlerine gecekondu yaptılar. Dolayısıyla bu muhteşem düzeydeki maneviyet deposu olan mezarlar ya tamamen kaldırıldılar, ya da basit basit alelacele kurulan köhne gecekonduların bahçelerinde mahfuz kaldılar.

Bu durum o denli ileriye gitmiş ki, çocukların oyun sahası haline gelmiş sahabe mezarları bile olmuş. Sahil kesiminde bulunan sahabe mezarları üzerine civarda bulunan evlerin balkonlarından kadınlar halı silkeliyor, çamaşır asıyor.

Allah Resulü sevgili peygamberimizin Ahmet Bin Hanbel’in “EL MÜSNET” isimli hadis kitabında da beyan edildiği üzere var olan müthiş İstanbul hadisi mucibince peygamber Müjdesine nail olabilmek için Hülafa-i Raşidin, Emeviler ve Abbasiler döneminde beş kez İstanbul’u kuşatan Müslüman orduları ile beraber surların dibine kadar gelen ve burada savaşarak şehit düşen Ashab-ı Güzin’in kabirleriyle ilgilenecek, tek işi bu olacak bir kurum Türkiye’de ne yazık ki, ne yazıklar ki yoktur ve galiba hiç olmayacaktır.

Daha düne kadar taşları kırılmış, sıvaları dökülmüş, pencereleri parça parça olmuş türbelerin bakımını, tamiratını, temizliğini vatandaşların yapması ise kanunen yasaktı ve bu mübarek beldeler örümceklerin, tinercilerin, evsizlerin barkı olmuştu. Halk işte bu emanetleri temizlerken her şeyi göze alarak kanunlar aleyhinde ilgilenmişlerdi bu yapılarla içerideki mübareklerle. Şimdi çok şükür durum o kadar da kötü değil. Yani belediye ve vakıflar geç de olsa üstlerine düşen vazifeleri yapmaya başladılar.

Ne kadar tuhaf bir süreç yaşamış bu güzel ülke Türkiye. Kendi atasına dair eşyaya ve tarihi değerlere bu derece soğuk ve mesafeli duran başka hangi memleket ve halk var mıdır acaba? Tuğra kazıma Kanunu ile tarihi binaların kapısında bulunan tuğraların kazınması, şapka inkılâbına muhalefet ettiği gerekçe ile mezar taşlarındaki sarık ve kavuk türü taşların kırılması, beşyüz metrelik bir daire içinde iki cami olmaz kuralı getirilerek yüzlerce caminin yıkılıp yüzlercesinin açık arttırma yolu ile satılması, camilerin ahır, meyhane, tuvalet, depo, bar, pavyon, marangoz, nalbant, askeri kışla, mutfak ve daha nice şekillerde kullanılan binalar haline getirilmesi ne yazık ki hep bizim ülkemize nasip olmuş icraatlardır.

Rabbim kim yanlış yapıyorsa onu düzeltip doğru yola soksun. AMİN…

Edirnekapı Kariye’deki sahabenin büyüklerinden Hz. Abdullah El Hudri Hazretlerinin mezarı

Bu tür manzaraları İstanbul’un büyük mezarlıklarından olan Eyüp mezarlığında bile görmeniz vakidir. Üst üste konulmuş kırık mezar taşları

İstanbul/Fatih’te sokak aralarında bulunan bakımsız Ferhat Ağa türbesi

Edirne Hasan Baba Türbesi

 

Yorumlar9

  • Ömer 7 yıl önce Şikayet Et
    Bu konuda Kuranın emrine ve Nebi ( s.a ) uygulamasına bakılmalı insanımız türbelere gidip medet umuyor onlara dua ediyor haşa bu bir şirktir. Her gün namazlarda okuduğumuz fatiha da ne diyoruz Rabbimize yalnız sana kul olur yalnız senden yardım dileriz. o yüzden verdiğimiz sözü tutup ona göre davranmalıyız . Eğer dürüst isek tabi
    Cevapla
  • akın 7 yıl önce Şikayet Et
    Merzifonlu Karamustafa Paşa Camii de dahil İstanbul' daki Külliye Cami Mescitler en çok kimin zamanında yıkıldı diye sorduğumuzda SAİD-i Kürdi nin hevesle ve iştahla desteklediği DEMOKRAT PARTİ zamanında derim.
    Cevapla
  • fatih 7 yıl önce Şikayet Et
    Bir yıkık törbeye MEVLA TİTRER
    Cevapla
  • murat acar 7 yıl önce Şikayet Et
    hocam her hafta programınızı izliyorum belgesel programındada sesinizi duyurmaya çalışıyorsunuz .sadece osmanlı eserleri için tek değil roma imparatorluğu eserleri vs içinde .amacınız amacimizdir .tarihe sahip çıkmak .inşaallah bu ricalar yetkili kisilere gider ve gereken yapılır .sadece UNESCO tarafından korunulan bölgeler değil tüm tarihi miraslara sahip çıkmak yakışır bizlere .Özellikle surlar hiç önem verilmiyor .Kısacası elinize sağlık hocam
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • kemal 7 yıl önce Şikayet Et
    türkiye şeyhler dervişler türbeler tekkelerdevleti olacak mıdır?
    Cevapla
  • Uğur Hanoğlu 4 yıl önce Şikayet Et
    Evet olacaktır . Allah'ın izniyle biz başaracağız
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat