Ümmet mi Millet mi? Tarih Bu İşe Ne diyor?
- GİRİŞ23.05.2017 11:07
- GÜNCELLEME25.05.2017 07:34
“Eşref Bey’in emir eri Zenci Musa,
Omzundan arşa yükseldi nebi İsa..”
Akif’in dizelerinde yücelttiği bir güzel adam. Ümmet mi? Millet mi? sorusuna İngiliz işgalcisi Genaral Harrington’a tokat gibi cevabı verip gönlümüzü sevgimizi kazanan koca yürekli Müslümanın duruşunda cevabını buluyor.
İşgal kuvvetleri komutanı General Harrington, İstanbul’da Galata gümrüğünü gezdiği sırada, kendisine “İşte 300 bin altını Yemen’e kaçıran Zenci Musa bu” denildiğinde hemen onun yanına gider ve şöyle der: “Eğer bizimle çalışırsan seni altına boğarım.” Zenci Musa “Her teklif herkese yapılmaz. Bu sözleriniz beni ancak rencide eder. Benim bir devletim var: Devlet-i Osmani, bir bayrağım var: ay-yıldızlı bayrak, bir kumandanım var: Eşref Bey. Bu iş daha bitmedi, sizinle mücadelemiz devam edecek…
Musa’nın sizinle işimiz bitmedi dediği adam işgalcidir üstelik askeri anlamda en üs düzeydedir. bu durum Musa’yı neden korkutmaz nasıl olurda bir hamal bir askere kafa tutar sahip olduğu iri cüssesinden yada kuvvetinden değil elbette ki. mensubu olduğu din ve bu din için savaştığı devlete olan bağlığı bizim bu Afrikalı gönlü yakışıklı adamı sevme sebebimiz de tam da bu sebeptendir.
Aliya İzzet Begoviç dediğimizde kalplerimizin çarpması, Libya Emiri Ahmet El Sunusi dediğimizde gözlerimiz dolması, Çanakkale’yi anarken dünyanın farklı coğrafyalarından gelen genç askerlerden bahsetmemiz yine aynı sebeptendir
Peki ne oldu da Ortadoğu kan gölü olurken biz suskun, görmezden gelen ümmetin küskün evlatları olduk? ne oldu da bizi biz yapan unsurları unuttuk?. Bu toplumsal hafıza kaybı çocukların ölümüyle bizi yıktı.
Toplumları yok etmek onları asli kimliklerinden ayırmak için hafızalarıyla oynamak gerekir. Toplum mühendisliği adı altında batı, ürettiği akımlar var ettiği medeniyetler bilim ve fikir adamlarıyla, renklere ve coğrafyalara ayırdığı milletleri önce yavaş yavaş böldü, sonra böldüğü parçaladığı milletleri birbirine düşman etti. Bunu son derece pervasızca ve gözümüzün içine baka baka yaptılar üstelik. İngiliz ajan Lawrence’ye emir verecek kadar üst düzey olan Getruth Bell eline aldığı cetvelle Ortadoğu’yu yeniden şekillendirdi ve bu şekillendirme günümüzde dahi devam eden savaşların başlangıcını oluşturdu.
Bunun önünde duracak tek ve yegâne güç vardı Ümmet ve Kuran kardeşliği. Zira Ümmet renk ırk coğrafya gözetmez. İşte tamda bu yüzden böldükleri fakat yok edemedikleri Ümmetin yeniden kardeşliğini hatırlamasından korkan batı kendi kuklaları olan İslam devletlerinin başında ki adamları ve onların yönettiği devletleri göstererek işte Ümmetin hali budur
Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra, yaklaşık 10 milyon km. lik bir toprak parçasına ve bu toprak parçasının altında yatan dünya petrol rezervinin yaklaşık %67’sine hakim olan Türk, Kürt,Arap ve daha bir sürü milletten oluşan İslam ümmetini sistematik bir masa başı mühendisliği ile epistomolojik olarak birbirine düşürdü.
Bu coğrafyada bilinçli olarak kardeş kavgası çıkarttı. Çünkü asırlık planı gereği bu topraklar asla barış içinde olmamalı kan ve gözyaşı havaya ve psikoloji hakim olmalıydı. Kardeşi kerdeş ile kavga ettiren ve ardından da altı zengin üstü zengin bu toprağa ve altındaki petrole hakim olan vahşi batı, reytingi yüksek olan bu “böl-parçala – yönet” taktiği gereği şimdide dünya bor rezervinin yaklaşık %70’ine hakim olan Anadolu topraklarında birlikte yaşayan Türk Kürt ayrımını çıkartmaya çalıştı. Birinci bölümünde Türk Arap kavgasını konu alan ve bir hayli de tutan bu filmin ikinci bölümü yani Türk Kürt Kavgası tutmamalı hem ümmet hem de bu milletler için tutmamalı zira, rahmetli hocam Erbakan’ın dediği gibi;
“Bu topraklarda Türk’le Kürt birbirine düşerse ne Türk kalır ne de kürt. Ama Türk’le Kürt birleşirse Çanakkale misali ne İngiliz kalır ne de Fransız.”
Kıtalar büyüklüğünde imanı ve cesareti olan kahraman Sudanlı Zenci Musa
Yorumlar11