Örtülü bir Haçlı savaşı

  • GİRİŞ06.11.2019 12:13
  • GÜNCELLEME06.11.2019 12:19

Harpten, huzursuzluktan nemalanan, fitne-fesattan gıdalanan, hak ve adaletten nefret eden küresel bir şebekenin güdümündeki kanlı bir dünyada yaşıyoruz. Bu ortaklık “yenidünya düzeni” hayaliyle Ortadoğu’ya yeniden bir şekil vermeye çalışıyor.

 

 

Ortadoğu, küresel eşkıyalar açısından enerji kaynakları, kukla yönetimler, susturulmuş milletler, geri bıraktırılmış yapısı, yeni sömürge ülkeleriyle emperyalist tekellerin yağmadan pay kapmak için birbirleriyle kavga ettikleri önemli bir pazardır.

İslam’ın burada ortaya çıkması ve buradan yayılmasıyla birlikte din savaşları görünümü altında bitmek bilmeyen egemenlik savaşları yaşanmıştır bu topraklarda.

 

 

Ortadoğu’nun yeraltı zenginlikleri emperyalizmin hep iştahını kabartmış ve yüzyıl boyunca Siyonist Haçlı ortaklığının saldırılarına hedef olmuştur. 

Ortadoğu, emperyalist silah tekellerinin at oynattığı, vazgeçilmez bir silah pazarıdır da aynı zamanda. Halkları birbirine karşı düşman ederek silahlandıranlar, böylelikle bu pazarı da canlı tutmaktadırlar.

Savaşı bir yatırım aracı olarak gören sömürgeci Batı, saldırdıkları, yıkıp yağmaladıkları ülkelerden elde ettiklerini de “kâr” olarak görmektedirler. 

Ortadoğu çok büyük bir zenginliğe sahip ama buzenginliği üretime, yatırıma, gelişmeye döndürmeyi başaramadı, diktatörlerin baskısı altında ezildi ve kimliksiz kaldı. Bunu fırsat bilen işgalci Batı Ortadoğu’ya yerleşti. 

Bu şebekenin beyin takımının bir ucu İsrail’de bir ucu New-York’tadır. Paralel çalışan bu şebeke yalan-dolan, kan-barut, para-ahlaksızlık, fitne-fesat ile “küresel fesat düzeni”ni inşa etmeye çalışır. 

Bu şebekenin bir ucu dinsel iktidarı, bir ucu ekonomik iktidarı kontrol eder.

Sovyet bloğu dağılıncaya kadar, bir Doğu-Batı veya NATO-Varşova çatışması etrafında şekillendirilen insanlık düşüncesi, bu defa da yeni bir suni düşman üretilerek, dil ve kültür farklılığı üzerinde bir medeniyetler çatışması hazırlandı.

Soğuk savaş bittikten sonra hepimizin şahitlik ettiği son 20 yılda dünyanın pek çok yerinde savaşlar cereyan etti. Ama bizim hemen etrafımızda Balkanlar’da, Kafkasya’da, Ortadoğu’da, Afrika’da sürekli bir hareketlilik var. 

Gıdası çatışma, karakteri kibir, stratejisi küresel kargaşa olan zulüm, kan, gözyaşı ve kaosun mimarı İsrail bu savaşın fitilini ateşleyen, Ortadoğu’da huzur ve barış yerine fitne ve fesadı körükleyen ülke konumundadır. 

Dünya jandarmalığı misyonu ile gözü kararan ABD dünyanın hâkimi benim, ben Ortadoğu’yu yeniden yapılandırıp büyük payı kapacağım anlayışıyla bu bölgeye geldi, teknolojileriyle, silahlarıyla, savaşlar kurguladı ve buranın tüm kaynaklarını Batı’ya odaklanmış bir düzen kurdu.

Ortadoğu’nun bugünkü sınırları küresel güçler tarafından çizildi, pek çok ülkedeki yönetimler bunlar tarafından işbaşına getirildi ve desteklendi. “Böl ve yönet” politikası ile kurulan kukla devletler, işbirlikçi yönetimler emperyalistlerin de en yakın müttefiki oldular.

Bu kukla yönetimlerle hem bölgeyi uzun vadeli çıkarlarını koruyabilecek hale getirdiler, hem de bölgede kalıcı olmanın koşullarını oluşturdular.

Yüzyıllardır aynı coğrafi sınırlar içerisinde yaşamış, aynı kaderi paylaşmış, pek çok ortak özelliğe sahip olan halklar arasında, milliyetleri, dinleri kullanarak ortak bir cephenin, kardeşliğin kurulmasının önüne geçtiler.

Ortadoğu’da kendi düzenlerinin yeniden tesisi için ABD, Batı dünyasını da arkasına alarak İslam’a karşı örtülü bir Haçlı savaşının fitilini yeniden ateşledi.

İslam’a karşı dünya savaşının temel dinamiği olan Haçlı ruhunu, Hristiyan sömürgeci güçlerin Müslümanlara karşı duydukları kini ve intikam alma dürtülerini açığa çıkaran dehşet verici görüntüler batılı ülkelerin sokaklarında görülmeye başlandı.

Bu coğrafyada Türkiye tarihin aktif aktörü olup adaleti, huzuru, barışı arıyor, kendi dünyasına inşa etmeye çalışıyor. Bu yüzden dünya üzerine kara bir bulut gibi çöken fesat şebekesini fazlasıyla rahatsız ediyor.

Türkiye’nin zulme ortak olmak istememesi, Amerika ve İsrail’e karşı sesini yükseltmeye başlaması bütün dünyada, Arap ve İslâm dünyasında ziyadesiyle karşılık buldu. 

Türkiye’nin dışa dönmesini, küresel bir vizyonla sahneye çıkmasını istemeyen, hazmedemeyenler bizim de içinde yer alacağımız bir din/mezhep savaşı çıkarmanın altyapısını oluşturmaya ve insanların inançlarını, ırksal kimliklerini kaşımaya başladılar. 

Yalan-dolan, kan-barut, para-ahlaksızlık, fitne-fesat ile inşa etmeye çalıştıkları “küresel fesat düzeni” Ortadoğu’da kendi düzenlerinin yeniden tesisi için batıda İslam düşmanlığını, doğuda ise mezhep kavgasını ateşlemenin gayretindeler.

Doğu’nun kaynaklarını sömürerek ürettiğinden fazlasını tüketmeye alışmış batı toplumlarının sancıları doğunun uyanışı, dirilişi ve kaynaklarına sahip çıkma arzusudur.  

İslam kuşağındaki öfkenin sebebi zorbalık, Avrupa’daki öfkenin sebebi refah kaybı, Asya’dakinin sebebi ise refah arayışıdır. 

Yeni Akit

Yorumlar1

  • Faruk BİLİR 4 yıl önce Şikayet Et
    üstad, çok güzel dile getirmişsiniz,, Eyvallah
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat