Türkiyenin en büyük değeri genç ve dinamik bir nesle sahip olmasıdır. En büyük eksikliğimiz de bu genç nesilleri kendi medeniyet ve kültürümüzün aydınlığında istediğimiz gibi eğitemeyişimiz ve gelecek zamanlara hazırlayamayışımızdır.

Gençliği eğitmek ve onları gelecek zamanlara hazırlamak sadece bizim sorunumuz değil hemen hemen tüm dünyanın altında ezildiği en önemli meselelerden biridir.

Burada en büyük pay Allaha isyan konusunda sınır tanımayan, kendi hukuku ve anlayışından başka bir hukuk tanımayan Roma Kültürü ve Antik Yunan medeniyetinin temelleri üzerinde yükselen Tanrı tanımaz batı medeniyetidir.

Bugün bütün dünyaya hakim olan bu uygarlık ve onun güç odakları başka din ve kültürlerin yaşamasına müsaade etmiyor. Ataist, materyalist, bencil ve vahşi batı uygarlığının dünya görüşü, hayat tarzı ve kültürünün karekteri bu. İnsanlığın sorunlarının başladığı nokta da burası.

Eşrefi mahlukat olan insanın ve çağın bu güce tutsak olması insanlığın en büyük çıkmazlarından birisi olarak karşımızda duruyor. Bu durum salgın bir hastalık gibi bütün dünyayı kuşatmış, kendi sarmalına almış durumda.

Batının bu istilacı vahşi gücünün çekim alanından kurtulmadan insanlığın barış, huzur, adalet, kardeşlik ve esenlik içinde yaşama şansı yok gibi. Gençlerin rol modolleri ve örnek olarak aldığı insanlar, sosyal ve kültürel akımlar  hep batıdan gelmektedir. Onların geleceğe hazırlanması konusunu da yöneten ve yönlendiren bu karanlık güç odaklarıdır.

Zevk, eğlence, fuhuş ve tüketim endüdüstrisi, daha çok kazanma hırsı insanlığı insanlık vasıflarından kopararak hızla hayvanlık sıfatlarına yaklaştırıyor. Bir yanda insan insanın kurdu olmuş, diğer yanda insan insana karşı kıyasıya insan olmanın ve insanlık onurun mücadelesini veriyor.

Dünyadaki bütün savaş bölgeleri, kriz alanları, kan dökülen cepheler fakir, güçsüz, mazlum ve zayıf insanların yurtlarıdır. Bu zulmü işleyenler ise zenginler, güçlüler ve yer yüzünde fesat çıkaran Londra’da, Paris’te, Newyork’ta, Telavivbde oturan zalimlerdir.

Batı uygarlığı tarihe bütün zamanlarda işlenen günahların, isyankarlar ile tanrı tanımazların hakim olduğu bir medeniyeti olarak geçecektir. Her türlü putun ve putçuluğun öne çıktığı, bir değer olarak insanlığa tanıtıldığı bir dönem olarak bilinecek ve anılacak.

• İslam coğrafyası batının çekim alanından çıkmadıkça, batının peşinde kuyruk olmaktan kurtulmadıkça ne kendisine nede gelecek nesillerine insanlık adına, islam ve medeniyetimiz adına faydalı bir miras bırakmış olmayacaktır.

Gençliğine sahip olan ve onlar üzerine ciddi yatırım yapan milletlerin gelecekte söyleyecek çok önemli sözleri olacaktır.

Gençliğe önem vermeyenlerin gelecek hayalleri gelecekle ilgili planları, proğramları, düş ve düşünceleri de yoktur. Böyle bir millet mana planında olmayan, madde planında da iş boş bir tenekenden farksızdır.O sadece boş ve kulakları tırmalayan bir gürültü çıkarır.

Kof bir yapı, boş bir gürültü ile çetin yollar aşılmaz, Allahın yolunda ulvi gayeye de ulaşılmaz.

Gençlik; ne kadar faalse o kadar gençtir, ne kadar uyuşuksa o kadar ahı gitmiş vahı kalmış, köhnemiş bir ağaç gibidir.

Arif Altunbaş, Haber 7