Türkiye'nin zencileri ve efendileri

  • GİRİŞ17.02.2013 09:27
  • GÜNCELLEME17.02.2013 09:27

Batılılar Müslümanlara "barbar" diyorlar, düşmanca bakıyorlardı ve zamanımızda olduğu gibi Müslümanlara karşı kibir ile bakmıyorlardı. Müslümanların da batılılar önünde eğilmek gibi kendi kendilerini aşağılayıcı bir durumları yoktu.

Osmanlı topraklarında yaşayan gayri müslimlerin hukuku farklı ve devlete vergi veren ikinci sınıf vatandaşlardı. Doğruluğu, dürüstlüğü ve çalışkanlığı kanıtlanmış gayri müslimler devletin en zirvesinde bakanlık bile yapabiliyordu.

Kimse farklılıklarından dolayı kınanmıyor, hor görülmüyordu. Devletin vatandaşlarına götürdüğü hizmet ve yatırımlar orada yaşayan bütün insanların ortak menfaatine idi. Herkes kendi dininde serbest, kendi dilini konuşabiliyor, kendi gelenek ve göreneklerini insanca, özgürce yaşayabiliyordu.

Tanzimat Fermanı'yla başlayan batılılaşma hareketi her ne kadar iyi niyetli olursa olsun, Osmanlı İslam toplumunun köleliğine doğru giden yolun başlangıcı oldu.

Önceleri kılık kıyafet, askeri araç ve gereçlerle başlayan batılılaşma sevdası daha sonra fikir ve düşünce, felsefe ve sosyolojik olarak aydınların zihinsel yapılarını değiştirmeye yöneldi. Bu da ruh ve düşünce dünyamızda büyük tahribatlar yaptı.

Batılılaştıkça zamanla toplumsal dayanışma, birlik beraberlik, kardeşlik, komşuluk hukuku ve kadim değerlerimize ait güzellikler ve özellikler temelden sarsıldı. Bu durum daha sonra ülke içindeki tüm milli, dini, mezhebi ve sosyal fay hatlarını harekete geçirmeye yetti. Ardından her alanda savrulmalar başladı. İç huzur ve barışı kaybetmeye başladık.

Fikir, düşünce, sanayi, teknoloji alanlarında kendini yenileyemeyen devlet ve devlet düzeni de darbe ve terör hareketleriyle sarsıldı.

Osmanlı'nın içinde bir virüs gibi (Bugünkü derin devlet ve Ergenekoncular gibi) dolaşan Jön Türk, İttihat ve Terakki hareketi illegal yapılanmalarla devlet mekanizmasını içten bir kurt gibi kemirdi durdu.

İçteki Jön Türklerin, İttihatçıların ve gayri müslimlerin Osmanlının bünyesinde yaptığı ihanetler ile Osmanlıyı yıkmak için batılı ülkelerin dışardan verdiği mücadele bir araya gelerek 600 yüzyıl dünyayı titreten ve hizaya getiren, zamanının süper gücü Osmanlı yıkıldı.

Osmanlının yıkılışından bu zamana kadar bu topraklar üzerinde yaşayan Müslümanlar efendi iken kendi ülkelerinde esir, kendi ülkelerinde, parya ve yabancı muamelesi görmeye başladılar.

OsmanlıEnın yıkılışından sonra bu topraklarda İngiliz, Fransız, Portekiz, İspanyol vs. işgalci ülkelerin kurdukları taşeron rejimler kendi vatandaşlarını kendi ülkelerinde, o ülkelerin zencileri durumuna düşürdü.

Her yerde Müslüman halkın dinini, kültürünü, gelenek ve göreneğini değiştirmek için işgalci güçleri aratmayacak zulüm ve  baskılar yerli kukla yöneticiler tarafından uygulandı.

İşgalcilerin taşeronluğunu yapan İslam düşmanı yöneticiler işgalci düşmanlarla bir olup kendi Müslüman halklarını bir numaralı düşman ilan ettiler.

Bizdeki tek parti döneminde CHP iktidarları, askeri vesayet rejimleri, darbeciler, 28 Şubat ve Ergenekoncular, Balyozcular bu taşeron mantığın eseridir. CHP'nin bu milletle kavgalı olmasının ana sebebi de hala bu İslam düşmanı cephenin şövalyeliğini yapmakta direnmesidir.

Türkiye'de Müslümanlara dönük kıyım ve zulüm CHP hükümetleri döneminde başlar. Bu gün CHP'nin içine düştüğü çıkmaz ve kısır döngü bu anlayışın kalıplarını kıramamaktan ileri gelmektedir.

Türkiye'de her türlü kölelik zinciri kırıldıkça, insanımız daha çok özgürleşecek, elinden alınan kimlik ve kültürüne kavuşacak, efendi iken köleleştirilmek istenen Müslüman Anadolu insanı inşallah özlediği Türkiye'ye kavuşacaktır.

Yıllardır halkımızın sabırla, umutla beklediği Türkiye artık kendini devlet sanan "Beyaz Türklerin" gri Türkiye'si değil. Ortadoğu, Balkanlar, Kafkaslar, Orta Asya ve Kuzey Afrika'nın bile heyecanla beklediği Müslüman Türkiye'dir. Her yönüyle buram buram Anadolu kokan bir Türkiye.

İhanet ve inkârında inatla direnen taşeronlara rağmen Türkiye daha çok özgürleşmeyi, daha çok bağımsızlaşmayı sürdürüyor. Yıllarca zencileştirilmek istenen halkımız ise, bu sürece kuvvetle destek veriyor.

Bu durumdan huzursuz olanlar sadece rütbeleri sökülen, vatandaş haline gelen efendiler ve devletin yıllarca kaymağını yiyen bir avuç mutlu azınlık ve bunların yalan, iftira ve etki alanında kalanlardır.

Köleleştirilen vatandaşlarımızın esaret zincirleri kırıldıkça, sözde efendilere bu ülke dar ve sıkıcı gelmeye başlıyor. AK Parti hükümetlerine karşı düşmanca tavır alanların  sorunu, eski, köhnemiş, kokuşmuş düzenlerinin kökünden değişmesidir.

Arif Altunbaş - Haber 7

Arfltnbs@hotmail.com

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat