“Onlar” bizim vatandaşlarımız!

  • GİRİŞ24.11.2014 09:32
  • GÜNCELLEME24.11.2014 09:32

 Türkiye dönüşüyor, tabularını yıkıyor. Özgüveni arttıkça, kendi ile daha barışık, daha olgun bir toplum olma yolunda ilerliyor. Geçmişine dair daha dürüst bir muhasebe yapıyor, yüzüne bakmak için berrak bir su arıyor.

Kürt meselesini çözme yolunda olan Türkiye'nin kuruluş kodları yeniden tanımlanıyor. Ermeni soykırımı konusunda insani bir tutum geliştiren Türkiye, kendi yaralarını sarıyor, rehabilite oluyor. Alevi meselesinde eşit vatandaşlık ilkesini laftan icraata geçirmek için yola çıkan, Dersim katliamı ile yüzleşen Türkiye, sağlıklı bir toplum oluyor.

Ancak bazen siyaset bürokrasiden, sivil toplumdan ve muhalefetten ileri bir pozisyon alıyor.

Edirne Valisi Dursun Şahin, İsrail'in Mescid-i Aksa'ya düzenlediği baskını bahane gösterip bir açıklama yaptı. 2. Abdülhamit'in fermanı ile yapılan ve Avrupa'nın ikinci büyük sinagogu olan Edirne Büyük Sinagogu'nu müze olarak kullanmaya karar verdiğini açıkladı. Bunu yaparken de bu ülkenin has vatandaşları olan Yahudileri rencide eden vahim bir dil kullandı. Vakıflar Genel Müdürlüğü'nden gelen bu kararı verme yetkisinin Edirne Valisinde olmadığına ve böyle bir şeyin söz konusu olmadığına dair cevap yüreklere su serpse de bu zihniyette bir valinin Yeni Türkiye bürokratı olmadığı açıktır.
“Mescid-i Aksa’nın içinde savaş rüzgârları estiren o eşkıya kılıklı insanlar Müslümanları katlederken, biz de onların sinagoglarını yapıyoruz. İçimde büyük bir kinle söylüyorum bunu” diyen Edirne Valisine, bu sinagogun İsrail devleti kurulmadan yapıldığını ve “onlar” dediği insanların İsrail değil, bu ülkenin gerçek vatandaşı olduğunu hatırlatmakta fayda var.

Yazının bundan sonrasını, Edirne'deki büyük sinagog önünde eylem gerçekleştiren Genç Siviller'e bırakıyorum...

“Edirne, Selanik ve İstanbul ile Osmanlı İmparatorluğu'nun güzel ve değerli renklerinden ve vazgeçilmez bileşenlerinden olan Yahudi kültürünün ana yerleşim yerlerinden biriydi. 20. yy'ın başında 20.000'i aşan Yahudi nüfusundan, 21. yy'ın başında iki kişi kaldı. Avrupa'nın ikinci büyük sinagogu olan Edirne Büyük Sinagogu harabeye döndü, kentin ekonomisine can katan Yahudi vatandaşlarımız kaçtı, Edirne çoraklaştı, kültürel olarak fakirleşti. Çünkü mevcut Edirne Valisi Dursun Şahin'in zihniyet yapısını paylaşan eski Türkiye zihniyeti, kökenleri Bizans dönemine uzanan Yahudileri kendi vatandaşı olarak görmedi. Hatta ve hatta onları düşman belledi. 1934 yılında tek parti diktatörlüğü sırasında bir devlet operasyonuyla, 'Trakya Olayları' olarak anılan utanç verici suçlara imza atıldı. Yahudilerin evleri ve iş yerleri yağmalandı, kadınlara tecavüz edildi. Türkiye'de Nazizme sıcak bakan Kemalist devlet erkanı ve entelijansiya bu vahşeti hazırladı ve sonrasında bir sessizlik ile bu büyük günahı örtmeye çalıştı. 2. Abdülhamit'in fermanıyla yapılan Edirne Büyük Sinagogunu bir pazarlık malzemesi yapan, Yahudilere ve onlardan miras kalan dini kurumlara saygısızlık yapan Edirne Valisi Dursun Şahin ne İslam'dan, ne de demokrasiden bir şey anlamadığını ortaya koydu.

yazının devamı için tıklayınız

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat