Yeni dönemin yükselen değeri şeffaflık

  • GİRİŞ08.03.2013 09:38
  • GÜNCELLEME08.03.2013 09:38

İmralı görüşme notlarının ortaya çıkmasının siyasi nedenlerini ve sonuçlarını bir kenara bırakalım. Aslında durum şu: iletişim imkanlarının radikal biçimde artmasıyla birlikte büyük bir paradigma değişikliği yaşıyoruz.

Bu değişiklik şirketleri, kamu kuruluşlarını, sosyal hareketleri, hükümetleri ve söyleyecek sözü olan herkesi derinden etkiliyor. Bu büyük paradigma değişikliğinin adı şeffaflık.

Internet çağında yaşanan bu değişikliğin ilk işaret fişeğini Wikileaks atmıştı. Önce Irak'ta sivilleri vuran bir helikopterin görüntüleri, sonra da ABD'li bürokratların yüksek duvarlar ardında yaptıkları binlerce üst düzey yazışma ekranlarımıza düşüverdi.

Wikileaks, gizliliğin yükselen değer olduğu eski sistemin artık yürümediğinin global bir kanıtı oldu. Wikileaks'in global biçimde verdiği bu dersin yerel versiyonunu ise bir dönem Taraf gazetesinden aldık.

Bürokratik, hiyeraşik ve kapalı sistemlerin ömrünün çok uzun olmadığı bir dönemdeyiz. Bunu doğru anlayan resmi ve sivil organizasyonlar kendilerini yeniden yapılandırıyor. Müşterilerini şirket çalışanı gibi görüp sistemlerini açan şirketler kendilerine yeni ve sağlıklı yaşam alanları buluyor.

Bu yeni döneme Radikal Açıklık (Radical Openness) adını veren Don Tapscott ve Anthony Williams'ın TED Kitaplığında aynı adla yayınlanan e-kitabı incelemeye değer.

Dünya ilaç devi GlaxoSmithKline'ın milyon dolarlık deney sonuçlarını sektörle paylaşmasının örnek verildiği kitapta, şeffaflığın bir ekonomik gelir modeli olarak karşımıza çıkmasına vurgu yapılıyor.

2012'nin Ekim ayında deney sonuçlarını açan şirketin amacı sadece kendi uzmanlarının değil dünya üzerindeki tüm uzmanların sürece dahil olmasını sağlamaktı. Böylece şirket sayısız insanın görüşlerinden istifade etme olanağı bulunuyor.

Ticari sırların vazgeçilmez bir standart olarak kabul edildiği ilaç endüstrisinde bile, artık bilgiyi paylaşmaktan gelen kazanç, saklamaktan çok daha fazla. 

Diğer yandan, Türkiye'de 35 milyondan fazla internet kullanıcısının olmasının toplumsal şeffaflığın en önemli güvencelerinden biri haline geldiğini hangimiz yadsıyabiliriz?

Bir tatil yeri, bir restoran, bir otel veya bir ürün tercih edeceğimiz zaman internette bir arama yapmıyor muyuz? Şirketler en iyi reklamı bile yapsalar, olumsuz bir kullanıcı yorumu o şirketin servislerinden uzaklaşmamıza neden olmuyor mu? Bu şeffaflık sayesinde şirketler kendilerine çeki düzen vermiyor mu?

Hep merak etmişimdir, 90'lı yıllarda internet bu kadar yaygın olsaydı ve hepimizin cebinde bir cep telefonu olsaydı acaba o dönemin hazin olaylarından birisi olan köy yakmalar görülebilir miydi?

Teknoloji ile gelen şeffalık artık bir seçenek değil, hem yaşam kalitesi hem de toplumsal barış için bir zorunluluk. Bununla yaşamayı öğrenmeliyiz.

Deniz Ergürel - Haber7

Medya Derneği Genel Sekreteri

Blog: http://www.denizergurel.net

Twitter: @denizergurel

E-Posta: ergurel.deniz@gmail.com

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat