Bırakın da tadını çıkaralım!..

Bir Cumartesi sabahı, hakikaten -istisnalar hariç-, herkesi mutlu eden bir haberle uyanmak ne kadar güzel bir şeymiş!..

  • GİRİŞ22.09.2014 08:17
  • GÜNCELLEME22.09.2014 08:17

Gün içerisinde haber yetiştirme telaşlarına şahit olduğum medya mensubu arkadaşlardan birisi, koşuşturmalarını izah sadedinde, 'yine kriz' diyordu; 'ama şükür ki mutlu bir kriz'...

Üç aydır zihnimizin gerisinde bir yerde milletçe hepimizi rahatsız eden bir meselenin nihayet 'güzel bir şekilde' çözülmüş olmasından sonra; kurtulanlara 'geçmiş olsun' demek ve bu neticeyi sağlamak için çalışanlara teşekkür etmek durumundayız. Canı sıkılanlardan aynı şeyi beklemiyoruz tabii, onlar kızmaya devam edebilirler...

Üç ayda yaşananlarla alakalı olarak en güzel sözü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan söyledi:  "Konuştuklarımız, konuşacaklarımız bir de konuşamayacaklarımız var. Çünkü devlet yönetmek bakkal işletmeye benzemez!.."

Devlet yönetmenin bakkal işletmeye çok benzediğini zannedenler sayesinde 101 gündür neler dinlemek zorunda kalmadık ki...

"Yanlış yapıldı; konsolosluk binası boşaltılmalıydı...",  "Bu olay Cumhurbaşkanlığı seçimi için tezgahlanmış bir gösteri...", "Görevlilerden bazıları öldürüldü, kalanların durumları çok kötü..." Ve daha neler...   

Musul Başkonsolosluğu ile ilgili tartışmanın en önemli sorusu şu: Boşaltılmalı mıydı, boşaltılmamalı mıydı?..

Sırtında yumurta küfesi olmayanlar, özellikle de iş olup bittikten sonra 'yapılmayanı tercih' kolaylığına kaçıp; 'boşaltılmalıydı' diyorlar hep bir ağızdan.

Peki ama hepi topu iki bin civarında bir örgüt geliyor diye, Irak Hükümeti'nin kontrolü altında olduğunu düşündüğünüz bir şehirde, bulunduğunuz yerde güvenli olamayacaksanız, boşaltma işlemi sırasında güvenliği nasıl temin edebilecektiniz?..

On binlerce Irak askerinin ağır silahlarını bile geride bırakarak kaçıştığı bir ortamda bir başkonsolosluk binasını tahliye etmeye kalkışmak, işe gitmek için evden çıkıp arabaya binmek kadar kolay değildir, malum.

Konsolosluk binası tahliye edilmiş ve bu arada istenmeyen şeyler yaşanmış olsaydı; şimdi 'boşaltılmalıydı' diyenler, 'bu durumda tahliye işlemi yapılır mıydı kardeşim?' şarkısını söylüyor olacaklardı muhtemelen.

Her daim muhalif olmak durumunda kalanların, hislerimize ortak olmayı kıvıramadıkları için milletçe yaşadığımız mutluluk karşısında burukluk hissetmeleri, galiba normal... Ama adı büyük ülkelerin yapamadığını yapıp, tam 49 rehineyi azılı bir terör örgütünün elinden burunları bile kanamadan kurtaranlara bir 'bravo' demek, bu kadar mı zor?..

Bunun yerine mide bulandırma gayretlerine şahit oluyoruz: Operasyon muydu, temas mıydı?..

Cumhurbaşkanı 'operasyon', Başbakan 'temas' ya da 'çalışma' demiş. Buradan hareketle bir şeyler bulmaya çalışan mutsuzlar koalisyonu, gerçekleştirilen muhteşem işte mutlaka bir eksiklik bulma derdinde. Aklı başında olanlar ise; işin, başta 'temas'lar olmak üzere çeşitli şekillerde yürütülen bir 'operasyon'la kotarıldığının farkındalar ve yapanlarla gurur duyuyorlar.

Operasyonun nasıl olup da bu kadar başarılı bir şekilde gerçekleştirilebildiğini Ahmet Taşgetiren 'Yaşasın Türkiye' başlıklı yazısında ne güzel özetlemiş:

"Birilerinin bilinç altındaki “Ortadoğu’yu en iyi Obama bilir, Kerry, Hagel, Cameron, Hollande bilir” tortularının izale olması lazım. Bu coğrafya bizim coğrafyamız ve bizim Erdoğan’ımızın, Davutoğlu’muzun, Gül’ümüzün, Çavuşoğlu’muzun, Bozkır’ımızın, Fidan’ımızın da, hele bir de hatalar en çok bizim canımızı yakacağı için, bu coğrafyayı en iyi bildiklerinden ve hem Türkiye için hem de bu coğrafya için en sağlıklıyı düşüneceklerinden emin olmamız lazım." (21.09.2014, Star)

Öyle olduğu için operasyon başarılı oldu...

Diğerlerine ise şunu söylemek gerek: Tamam, siz mutsuz olabilirsiniz. Ama bırakın da biz tadını çıkaralım...

Ekrem Kızıltaş - Haber 7

ekremkiziltas@gmail.com

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat