Çalışmalar başlangıçtaki kadar olmasa da; muhalefetin değişik usullerle engelleme çabaları, iktidarın da mutlaka bu yasama döneminde bu tasarıyı kanunlaştırma gayreti şeklinde seyrediyor.

Muhalefetin ve onlarla beraber bağırıp çağıranların 132 maddeden oluşan tasarının hangi maddelerinden ve niçin rahatsız oldukları konusunda derli toplu bir bilgi yok.

Muhalefetin tasarıyı kanunlaştırmama çabasına girişmesi ve bu arada ‘polis devletine gidiş’, ‘diktatörlük’, ‘özgürlüklere ağır darbe’ vb. argümanları birbiri ardına sıralamasının, insanımızın kafasını karıştırma niyeti taşıdığı, açık. Hatta bu çabaların, ‘acaba söylendiği gibi özgürlüklerimizi kısıtlayabilecek maddeler var mı’ gibisinden, sıradan insanların bile tedirgin olmasına sebebiyet verebilme ihtimali de var.

Başbakan Davutoğlu, geçtiğimiz Pazartesi akşamı A Haber ve ATV’de ortak yayınlanan "Başbakan ile Gündem Özel" programında meselenin tam olarak ne olduğunu, derli toplu bir şekilde ortaya koydu.

6-8 Ekim 2014’te Kobani bahanesiyle sokaklara dökülenlerce sergilenen vandallıklar sonrası, İçişleri Bakanlığında konuyla ilgili bütün yetkilileri toplayan Başbakan, şunları söylemiş: "Niye kamu düzeni aksadı? Ne eksikti?.. Hangi ekipman eksikse alacağız, hangi hukuki düzenleme eksikse yapacağız ama ben bir daha bizim sokaklarımızda bu tabloları görmek istemiyorum, yanan binalar görmek istemiyorum, molotofkokteyli ile yanan Kur'an kursları, okullar, iş yerleri görmek istemiyorum. Neyse gereken, getirin.”

İlgililerden gelen öneriler üzerinde tartışıldığını ve “Avrupa Birliği standartlarına ve evrensel demokratik standartlara aykırı olmayacak" düzenlemeler talep ettiğini söyleyen Başbakan Davutoğlu, hazırlanan taslağın öncelikle AK Parti grubunda kamuoyuyla paylaşıldığını ve herkesin düşüncesini bekledikleri yönünde açıklama yaptıklarını özellikle vurguluyor.

O zaman kimsenin karşı çıkmadığını, 23 Kasım’da Bakanlar Kurulu’ndaki istişarelerin tamamlanmasını müteakiben düzenlemeyi TBMM’ye sevk ettiklerini ve yine 'Herkes eteğindeki taşı döksün. Bu şehirler bizim şehrimiz, kimsenin şehirlerimizi yakmasına izin vermeyelim. Gelin beraber bunu yapalım' çağrısında bulunduklarını, ancak yine bir ses çıkmadığının altını çiziyor Davutoğlu.

3 Aralık 2014’ten 28 Ocak’a kadar komisyonda kalan ve buradan üç günde çıkan düzenleme ile alakalı, bu süreçte de kimsenin herhangi bir itirazda bulunmadığını söyleyen Davutoğlu, konuyu aktarmaya şöyle devam ediyor: “Sonra (düzenleme) TBMM Genel Kuruluna indiğinde kıyameti koparmaya kalktılar. Peki neredeydiniz şimdiye kadar? Ona rağmen ben her grup toplantısında dedim ki: Şiddet uygulayacağınıza; TBMM'nin vakarına yakışmayan, küfürlü hakaretli bir şekilde oturumları bloke edeceğinize, kanaatlerinizi söyleyin. Hazırız bu kanaatleri paylaşmaya. Bir kere bir şey gelmedi. Bir kere erteledik görüşmeleri bir hafta gelmedi, bir daha erteledik gelmedi. Onun üzerine Meclis'e gitti. Tartışmalı, bazen de hiç görmek istemediğimiz manzaralar yaşandı. Geçtiğimiz hafta içinde bir defa teklifte bulunduk ve hafta sonu temayül yoklamalarımız var Anadolu'da ve dedik ki cumartesi-pazar düşünün, tedbir-i müzakere dahil hepsini bize getirin dedik. Hiçbir şey gelmedi şu ana kadar. Bugün Grup Başkanvekillerimizle görüştüm. Size gelen bir şey var mı dedim. 'Hayır' dediler."

Evet, ne imiş?

Haftalardır İç Güvenlik düzenlemeleri ile ilgili olarak ortalığı ayağa kaldıran muhalefet partilerinin, düzenlemenin hangi maddesinde ne gibi bir değişiklik yapılması gerektiğine dair tek bir teklifleri bile yokmuş... Kendilerine sık sık süre verilip cevap beklenmesine rağmen hem de…

Ekrem Kızıltaş – Haber 7

ekremkiziltas@gmail.com