Elden kaçanlar geri gelir mi?..

  • GİRİŞ26.04.2015 09:42
  • GÜNCELLEME28.04.2015 08:18

Hangi ülkede yaşadıklarının ve bu ülke insanının sahip olduğu asgari müştereklerin ne olduğunun farkında bile olmadan konuşuyor, yazıyor ve çiziyor birileri...

Bunların, ülkeyi yani hepimizi ilgilendiren bazı temel meselelerde takındıkları tavırlar, gerekirse içinde yolculuk ettikleri gemiyi batırabilecek kadar gözlerinin kararmış olduğunu gösteriyor.

‘Beyan esas olduğu’ için, kendimizden kabul ediyoruz onları. Oysa konuştukları, yazdıkları ve çizdikleri ile bırakın bizden olmayı, ülkenin müseccel düşmanı gibiler. Müseccel ve dahası yeminli…

Dertlerinin Cumhurbaşkanımız ve iktidar olduğunu zannediyor, bütün yaptıklarını onlara yönelik bilinçli-bilinçsiz düşmanlıklarının bir eseri olarak değerlendiriyoruz. Oysa, emarelere bakılırsa; davranışlarının arka planında çok daha derin şeyler var.

Adalet ve hakkaniyet duygusu ile hareket etmeye kimsenin itirazı yok. Ama bu ülkenin vatandaşı olan birilerinin, mesela 1915’te Ermenilerle alakalı olarak kendi devletlerini köşeye sıkıştırmak üzere ortaya atılmış iddialara, destek vermenin de ötesinde katkıda bulunmalarını izah için, iktidar karşıtlığından başka sebepler bulmak gerek…

Bu başka sebepler arasında, içlerinden bazılarının kripto kimlikli olmaları ihtimali akla getirilebilir belki. Ama adalet ve hakkaniyetle davranılacaksa, yaptıklarını izah etmeye bu bile yetmez.

Çünkü adalet ve hakkaniyet, üzerinde ciddi bir şekilde durulması gereken bir meselede sadece muhatapların ve onların destekçilerinin iddia ettiklerini kabul etmeyi gerektirmez. Aynı duygular, bir yandan gerçeklerin öğrenilmesini ve bir başka yandan da kolayına gelenleri yapmaya teşne olanların gayretkeşliklerini sorgulamayı gerekli kılar.

Kendilerini entelektüel olarak adlandıran bu güruh, muhalefette bulunan partiler arasından çıkacağını umdukları bir koalisyon derdinde şimdilerde.

Mevcut şartlar altında mümkün olabilme şansı olmasa da; kendilerine akıl danışacak, söylediklerini yapacak ya da en azından yapıyormuş gibi davranarak egolarını okşayabilecek insanlardan oluşacak bir koalisyon hayaliyle yatıp kalkıyorlar…

Bir koalisyonun, ellerinden kaçırdıkları bazı şeylerin kendilerine tekrar sağlayabileceğini umuyorlar herhalde… Ellerinden kaçırdıkları imkanlar içkinin su gibi aktığı türden toplantılar ve gezilerle sınırlı değil; onların asıl derdi, arzularını emir telakki edecek ve temsil ettikleri patronları adına dile getirecekleri talepleri karşılamaya amade siyasiler…

Meselenin bu kadarla sınırlı olmadığı, işin uluslararası tarafı olduğunu da ilave etmek gerek. Entelektüellerimiz sıkça gidecekleri Batı ülkelerinde, memlekette ne kadar etkin oldukları ve koalisyon partilerinin yetkilileri nezdinde ne kadar etkili oldukları üzerine nutuklar atmayı da epey özlemiş olmalılar.

Bulundukları mahfillerde kulaklarına üflenenleri bizlere aktarmaları da, onlar için en keyifli anlardı şüphesiz.

Eskiden az mı maruz kalırdık, ‘takıl ABD’ye hayatını yaşa; dahası kendini ve memleketi kurtar’, ‘biz kim, AB kim; onlara yetişebilmek için daha çok fırın ekmek yememiz lazım’, ya da ‘ne haddimize sisteme karşı çıkmaya çalışmak, BM’yi ve Güvenlik Konseyi’ni eleştirmek, uy sisteme rahat et’ gibisinden candan(!) tavsiyelerine…

Eski Türkiye’nin hakikaten eskide kaldığını ve Yeni Türkiye’de kendilerine artık yer olmadığını anlamaları için 7 Haziran’da alacakları ders yetecek mi, bilinmez… Ancak, herhangi bir kıymeti harbiyeleri olmadığını, gaza getirdikleri muhalefet partileri tarafından olsun anlaşılırsa, bu bile kardır…

Ekrem Kızıltaş – Haber 7

ekremkiziltas@gmail.com

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat