Tamam yaptım; ama sor ki, niye yaptım!

  • GİRİŞ08.10.2012 09:34
  • GÜNCELLEME08.10.2012 09:34

Bundan sonrası malum; kırk dereden su getirip, yalanları üst üste koyarak, ‘aslında kötü niyetli olmadığına, olanların bir tür yanlışlık sonucu olduğuna' ikna eder saf vatandaşı. Sonrasında saf vatandaşı yine kandırır uyanık tip ve benzer bir diyalog tekrar yaşanana kadar da, kovalamaca sürer…

28 Şubat sürecinin medya sektörünün önemli isimleri, TBMM Darbe ve muhtıraları Araştırma Komisyonu'nun karşısına çıktılar geçtiğimiz hafta.

Halkın oylarıyla seçilerek iş başına gelmiş hükümeti bir an evvel düşürebilmek için kurulan kumpasın medya ayağının önemli isimleri; aslında yanlış bir şey yapmadıklarını, durum biraz olağanüstü olsa da konumlarının gereğini yerine getirdiklerini söylemişler ağırlıklı olarak.

Yani yaptıkları her ne varsa, bunların tamamının yayıncılık işinin bir gereği olduğunu anlatmaya çalışmışlar…

Komisyon üyelerinin sordukları sorular sebebiyle muhtemelen, artık kaçınılmaz hale gelen durumlarda da, üzgün olduklarını ifade etmişler, lütfen…

Anlaşılan takındıkları tavır, ‘tamam yaptık bazı şeyler, akma sorun ki niye yaptık' modunda imiş daha çok.

Komisyonun karşısına geçtiklerinde neler anlattıkları, kendilerine neler sorulduğu ve buna ne cevap verdiklerini, komisyon tutanakları açıklandığında öğreneceğiz şüphesiz. Ancak toplantı sonrası yaptıkları açıklamalar, o dönemde yapıp ettiklerinin kolaylıkla izah edebileceklerini zannettikleri kısımları üzerine.

Hızlı yaşanıp çok sayıda insanın canını yakan bir sürecin, sistemin yapısı gereği yavaş süren araştırma-soruşturma dönemindeyiz şimdi.

Dönemin şartları lehlerinde olsa da komisyon karşısına çıkanların ‘ne olur ne olmaz' diye düşünüp minareyi çalarken kılıfını hazırladıkları anlaşılıyor.

Ancak yakın tarihin o kapkara günlerinde, sahip oldukları gücün sarhoşluğuna kapılarak zulüm yapanlar ve bunlara yardım ve yataklık edenler, mızrağın çuvala sığmadığı durumlar olduğunu yakın bir zamanda anlayacaklardır herhalde.

TBMM Komisyonu'na söylenenlerin yanında söylenemeyenlerin olduğu açık. Komisyon, söylenenler üzerinden hareket etmek durumunda. Bu arada ilgili şahıs söylememiş olsa bile, başkaları tarafından dile getirilen birtakım gerçekler de artık tutanaklarda. Çalışmalar bittiğinde, elde edilenler ışığında bazı suç duyuruları olup olmayacağını, bekleyip göreceğiz

Ancak bir yandan da konu mahkemeye aksetmiş durumda. 28 Şubat sürecinde yaşananlar artık yargının da konusu yani.

Yargı safahatinin nasıl ilerleyeceği ve bundan sonra kimlerin kapısının çalınacağı konusunu da bilmiyoruz. Ancak işbaşında bulunan bir hükümeti hedef alan hukuk dışı müdahalenin müsebbipleri, gelişmeleri pek de rahat sayılmayacak bir şekilde bekliyor olmalılar.

‘Yayıncı idim ve işimin gereğini yaptım' bahanesi, gazetecilik açısından yüz karası olan yayınlar için de kullanılabilir belki. Görüldüğü kadarıyla da öyle oluyor…

Ama ya o dönemde cep ve kasa değiştiren paralar?..

28 Şubat döneminde, yapılan hukuksuzlukların yanı sıra, şu veya bu şekilde buharlaştığı ifade edilen milyarlar (o dönemin katrilyonları) söz konusu.

Yapılan hukuksuzlukları çeşitli şekillerde kamufle edebilmek mümkün olsa da, para ile ilgili gelişmeleri kamufle edebilmek zor olsa gerek…

Meşhur söz ‘parayı takip et suçluyu bulursun' şeklindeydi…

Komisyon değilse de Mahkeme paranın izini takip edecektir herhalde…

Ekrem Kızıltaş - Haber7

ekremkiziltas@gmail.com

Yorumlar1

  • Viyanali Erkan 11 yıl önce Şikayet Et
    sanki kendi düşüncelerimi okudum. sanırım bu medya patronları ve diğer maşaların hesabını vermeleri gerekecek daha çok konu olacak..
    Cevapla Toplam 2 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat