İşte bombacılar

  • GİRİŞ11.10.2015 09:52
  • GÜNCELLEME11.10.2015 10:45

- Devlet otoritesini zaafa uğratmak; halk üzerindeki kin, nefret ve korku duygularını artırmak. 

- Gerginliği körüklemek. 

- Toplumu kutuplaştırmak, düşmanlık duygularını pekiştirmek, nihayetinde iç çatışma ortamı sağlamak. 

- Ortaya çıkan sonuçları seçimde kullanmak; siyaseti şekillendirmek. 

- İlave olarak, çevresinde önemli gelişmeler yaşanırken, Türkiye’yi içe kapatmak. 

Peki kim bunlar? 

Yıllardır izliyoruz. Hepsi ortada, tamamı deşifre olmuş durumda. PKK, DAEŞ, DHKP-C ve bunlarla birlikte hareket eden diğerleri. Dün bir başkası saldırmıştı, bugün diğeri ortaya çıkıyor, yarın da öbürü harekete geçecek. 

Yok aslında birbirlerinden farkları… 

Bunların birbirleri ile çekişip çatışmaları sonucu değiştirmez. Tamamı halk ve ülke düşmanı. Hepsi aynı amaca hizmet eden katiller sürüsü. Bu saldırılar, şu veya bu örgüt meselesi değil, Türkiye’ye yönelen bir terör sorunu! 
* * *
Elbette ne kadar çok insan hayatını kaybederlerse o kadar mutlu oluyorlar. Ancak, bunlar için önemli olan ölenlerin sayısı veya kimliklerinden çok, o ölümlerden sonra yaşanacak gelişmeler! Çünkü, asıl provokasyon ve ajitasyon bomba patladıktan sonra başlıyor. Şimdi onun üzerinde çalışıyorlar… 

DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu’nun saldırıdan birkaç dakika sonra yaptığı şu açıklama nasıl okunmalı: 

-Bu, doğrudan polis tarafından gerçekleştirilen bir saldırıdır. Bu çok açık. 

Ya HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’a ne demeli: 

-Saldırının sorumlusu devlettir. 

Henüz olay sıcaklığını korurken, saldırganların kimlikleri konusunda hiçbir bilgi yokken, ne anlama geliyor bu açıklamalar? 
Ne anlama geldiği belli… 

Gelişmeleri üst üste koyunca ortaya çıkıyor zaten. Önce PKK tarafından “eylemsizlik” ve “ateşkes” açıklamaları yapılıyor. “Biz barış istiyoruz, savaşı isteyen devlettir” iddiaları yayılmaya çalışılıyor. 

Sonra HDP yanlıları ve PKK sempatizanları “Barış Yürüyüşü” yapıyor. Dikkat edin, adı “teröre lanet” değil, “barış” olan ve ne anlama geldiği belli bir yürüyüş! Tam o sırada bombalar patlıyor. 

Ardından devlete karşı bir yaylım ateşi başlıyor. 

Biliyorsunuz, 7 Haziran öncesi Diyarbakır’da patlayan bombanın ardından da aynı gelişmeler yaşanmıştı. Kamuoyu araştırma şirketleri de bunun önemli siyasi sonuçları olduğunu belirlemişti. Bugün de aynı film vizyonda. 1 Kasım seçimlerine 20 gün kala toplum olarak tekrar izliyoruz. 

Adeta ülke olarak “zaman ayarlı” bir katliam ve yönlendirme faaliyeti ile karşı karşıyayız. Herkesin bu tablo üzerinde iyi düşünmesi lazım! 
* * *
Ayrıca Suruç’ta da öyle olmadı mı? Yine devlet suçlanmadı mı? Bugün yapılan yorumların aynısı yapılmadı mı? O olay ve ortaya konulan algı üzerinden terör saldırılarına meşruiyet kazandırılmaya çalışılmadı mı? 

Şimdi de aynısı tekrarlanıyor… 

Yalnız bu defa taktik farklı. Bu defaki saldırıya “barış” şifresi yerleştirilmiş. Saldırıdan önce slogan bile belirlenmiş: 
“Barışa Bomba.” 

yazının devamı için tıklayınız

Yorumlar2

  • Fatih abdullah 8 yıl önce Şikayet Et
    Milletin hele hele böyle bir süreçte / zifiri karanlıkta ak sütün içindeki ak kılı farkedebilecek kadar gözü keskin/ olmalı. Sistamatik oyun içinde oyun!.. Sandığa gidecek oylar için!
    Cevapla
  • misafir 8 yıl önce Şikayet Et
    Doğal. Bize oy vermezseniz kendimizi intihar ederiz. Açlık grevi yaparız. Hem yaparız hem yakarız
    Cevapla Toplam 1 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat