İslam İşbirliği Teşkilatı’nın 57 üyesi var. Bu ülkelerin liderleri İstanbul’da bir araya geldiler. Doğu Kudüs’ü, Filistin’in Başkenti olarak tanıdıklarını ilan ettiler.

BM, dünyanın en köklü kuruluşu, 196 üyesi bulunuyor. O da Eylül 2015’te toplandı ve merkezine Filistin Bayrağı asılmasını kabul etti. Bu tasarı oylanırken 119 üye “evet” oyu kullandı. 45 ülke çekimser kaldı. Aralarında ABD ve İsrail’in de bulunduğu 8 üye “hayır” oyu verdi. Onlar da şunlar:

“Amerika Birleşik Devletleri, İsrail, Kanada, Avustralya, Marshall Adaları, Tuvalu, Palau ve Mikronezya.”

İsrail zaten oylamada taraf. Kanada, ABD’nin arka bahçesi. Avustralya dahil, diğerleri de tatara titiri.

Tabloya bakıldığında bir tarafta ABD ve İsrail var. Diğer tarafta da neredeyse dünya ülkelerinin tamamı! Katolik dünyanın lideri Papa bile Cumhurbaşkanı Erdoğan ile benzer söylemler içinde.

Bu tabloyu kullanmak gerekli…

hhh

Cumhurbaşkanı Erdoğan da böyle düşünüyor olsa gerek, İstanbul’daki İslam İşbirliği Teşkilatı Liderler Zirvesi’nde yaptığı konuşmalarda, BM’ye ve BM kararlarına atıflarda bulundu…

Doğu Kudüs’ün Filistin’in Başkenti olarak ilanı konusunda “Gerekirse bu konunun BM’de değerlendirilmesi lazım” değerlendirmesini yaptı.

“BM başta olmak üzere tüm uluslararası platformlarda Kudüs’e sahip çıkacağız” ifadesini kullandı. Bir noktanın altını özellikle çizdi:

“Bugüne kadar alınmış BM Güvenlik Konseyi kararları vardır. İsrail hiçbirine uymamıştır.”

Yapılan bu çıkış, Türkiye’nin küresel boyutta bir savaşa hazırlandığını gösteriyor. Uluslararası platformlarda yürütülecek bu mücadelenin en önemli hedefi ise ABD olacak.

hhh

Şimdi şunu diyebilirsiniz:

“Konu BM’ye götürülse ne olacak? ABD, Güvenlik Konseyi’nin beş daimi üyesinden biri ve veto yetkisi var. ABD’nin istemediği hiçbir karar oradan çıkamaz.”

Bu doğru…

Doğru, ama Türkiye uzun süreden beri zaten bu adaletsizliğe dikkati çekiyor. “Dünya beşten büyüktür” diyor. Bu söylem, uluslararası platformda da hayli taraftar bulmuş durumda.

Ayrıca, artık dünya dengeleri eskisi gibi değil. ABD’nin yürüttüğü ve “sadece ben ve benim menfaatlerim” diyen politikalar, Avrupa’daki pek çok ülkeyi de rahatsız etmiş durumda. Amerika’nın kurduğu küresel düzen çatırdıyor. Dünya üzerinde yeni dengeler oluşuyor. İstanbul’da toplanan İslam İşbirliği Teşkilatı Zirvesi’ne Venezuela Devlet Başkanı Maduro’nun bizzat katılması, Rusya’nın temsilci göndermesi bunun bir göstergesi.

İşte mücadele böyle bir ortamda yürütülecek.

Zaten biz uzun süredir FETÖ ve Suriye gibi konularda ABD ile bir mücadele halinde değil miyiz? Amerika’nın ikiyüzlü politikalarını ve terör destekçiliğini her fırsatta yüzüne vurmuyor muyuz? Bize yönelik kumpaslarını sürekli olarak ortaya koymuyor muyuz?

Öyle görünüyor ki, bu mücadeleyi genişleterek uluslararası platformlarda devam ettireceğiz.

hhh

Bugün dünya üzerinde büyük bir adaletsizlik var. Bu adaletsizlik, pek çok ülkeyle birlikte bizi de vuruyor, etkiliyor. Önümüzde iki yol var: Ya bu adaletsizliğe teslim olacak, havlu atacak ve bağımsızlığımızdan taviz vereceğiz. Ya da bu adaletsizliğin karşısına dikileceğiz; gerekirse bedelini de ödeyeceğiz. Yok başka bir yolu. İşte bugün Türkiye onurlu ve bağımsızlığın gereği olan ikinci yolu izliyor.

İyi de gidiyoruz…

Biz, “hak, hukuk” mücadelesi veriyoruz. Gerektiğinde masaya gücümüzün gölgesini yansıtarak oturuyoruz. Bir dünya devi olan ABD’yi adalet mücadelesi vererek tökezletiyoruz. Gelişmelere, ulaştığımız yere ve dünya üzerinde oluşturduğumuz algıyla birlikte bize yönelen saldırılara bakın. Kaybetmediğimizi, aksine kazandığımızı göreceksiniz!

AKŞAM