Abdullah Gül’ün seyir defteri

  • GİRİŞ26.04.2018 09:14
  • GÜNCELLEME26.04.2018 09:14

Yıllar, yıllar önceydi. Özal’ın Cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından, ANAP’ta taşlar yerine oturmamıştı. Parti, 1991 Haziran’ında kongreye gidiyordu. Turgut Özal destekli Genel Başkan Yıldırım Akbulut’un karşısında Semra Özal’ın desteğini alan Mesut Yılmaz vardı.

Yılmaz ANAP Genel Başkanlığına adaydı, ama son ana kadar hiç konuşmadı. “Ben adayım” diye açıklama yapmadı. Halkın karşısına çıkmak yerine kendisini destekleyen belli odaklarla irtibatı sürdürmeyi tercih etti. Tıpkı bugün Cumhurbaşkanlığı hesapları yapan Abdullah Gül gibi! Ben bu ikiliyi birbirine çok benzetiyorum.

“Benziyorlar” derken, karakter benzerliğinden söz ediyorum. Bir kader benzerliğini kastetmem söz konusu değil. Mesut Yılmaz sonuç aldı, Başbakanlık koltuğuna oturdu; ama Abdullah Gül’ün sonuca gitmesi imkânsız gibi!

Siyasi figür olarak arkasında şimdilik sadece Temel Karamollaoğlu var. SP’nin de son seçimde aldığı oy oranı sadece binde 8. Meral Akşener, “Ben Cumhurbaşkanlığı’na adayım” diyor.

CHP de pek istekli görünmüyor. Çünkü Abdullah Gül, parti tabanını heyecanlandıracak ve sonuç alacak bir isim değil. Muharrem İnce’nin yaptığı çıkış ortada: Erdoğan ile Gül arasında bir tercih yapmak zorunda kalması halinde Erdoğan’ı tercih edeceğini söylüyor. Üstelik, CHP içinde İnce gibi düşünenlerin sayısı az değil.

Ayrıca, AK Parti seçmeninden yükselen büyük tepkiler ve kendisine yöneltilen “ihanet” suçlamaları da var. Tablo ortada: Abdullah Gül beklediğini bulamadı. Peki Abdullah Gül bütün bunlara rağmen, ortaya çıkıp aday olur mu? Benim tanıdığım Gül olmaz. Tabii yanılıyor olabilirim de. Bilemediğim başka büyük hesaplar ve planların yanında, kendisini güçlü şekilde iten etkili çevreler varsa eğer, ortaya çıkar. Ama Abdullah Gül, hiçbir şekilde sonuca gitme şansı bulunan bir aday olamaz.

O yüzden geçelim…

***

Bakmayın şu anda verilmek istenen görüntüye ve arkasından estirilmeye çalışılan rüzgârlara SP’nin oyunun binde 8 olduğunu söylemiştim. Son kamuoyu araştırmalarına bakıyorum, en fazla yüzde 1 görünüyor.

Gül’ün o tabanın tamamının desteğini alacağı bile şüpheli. Çünkü, daha yeni “skandal” denilecek bir görüntünün altına imza attı. “Erbakan Ödüllerinin” dağıtım törenine katıldı ve orada rahmetliyi acımasızca eleştiren, O’na düşmanca tavırlarıyla tanınan kişilere ödül verilirken çekilen fotoğraf karelerinin içinde yer aldı. Mutlu görüntüler verdi, hiçbir tepki de göstermedi.

Mesela Ruşen Çakır gibi Erbakan aleyhtarı bir gazeteciye 28 Şubat destekçisi Uğur Dündar tarafından “Medya Ödülü” verilmesi Adbullah Gül’ü hiç rahatsız etmedi. Tersine, bu tabloyu gülücükler dağıtarak izledi. İki taraflı bir skandal ortaya çıktı… Bir yanda sağlığında kendisine zulmeden isimlerin “Erbakan Ödülünü” kabul etmeleri gibi bir ilkesizlik vardı. Diğer tarafta, bu zulmü bizzat yaşayanların onlara ödül vermesi gibi bir riyakârlık yer aldı. Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi, sırf belli çevrelere “Bakın biz size uzak da düşman da değiliz” mesajı vermek için Rahmetli Erbakan’ın kemikleri sızlatıldı! Herkes gördü bu tabloyu!

Oysa Rahmetli Erbakan’ın, Başbakanlığı döneminde ödül alan bu isimlere nasıl kırgın ve kızgın olduğuna bizzat şahit olanlardanım. Başbakanlık Konutu’nda birlikte olduğumuz bir yemekte, törende boy gösteren tipler için aynen şu ifadeleri kullanmıştı:

-Köle bunlar, patronlarının kölesi. Kendi iradeleri yok bunların.

Kamuoyuna da benzer açıklamalar yaptığını o günleri yaşayanlar gayet iyi bilir. Abdullah Gül ise, mutlaka çok daha fazlasına tanık olmuştur. Buna rağmen, o törene katılıp, çevreye gülücükler dağıtmakta bir mahzur görmemiştir!

***

Abdullah Gül, ayrıca Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı gibi makamların kendisine Erdoğan tarafından adeta altın tepsiyle sunulduğu bir kişidir. Erdoğan’a karşı bayrak açacak en son isim olması gerekir! Üstüne üstlük, 58. Hükümet dönemindeki Başbakanlığı sırasında yaptığı açıklamalar da arşivlerdedir. Merak edenler açıp izlesin. Defalarca aynı şikâyetleri dillendirmiştir:

-Çok yoruluyorum, çok…

Başbakanlıkta “yorulduğunu” söyleyen Gül’ün, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde Cumhurbaşkanlığı’na aday olup, çok daha ağır bir yük ve sorumluluğun altına girmeye talip olması, tam bir ironidir!

O yüzden olmasına ihtimal vermiyorum…

Ama olur da Abdullah Gül’ü Cumhurbaşkanı Adayı olarak görürsem, bunca garabet ve ayak oyunları içinde inanın hiç yadırgamayacağım.

Akşam

Yorumlar4

  • enver 5 yıl önce Şikayet Et
    kendisi hakkında bu kadar gündem yaratılan şahıs neden hiç konuşmuyor? Bundan sonra aday değilim şeklinde konuşsa bile eski topluluğunda da itibar görmeyecek. bugünlerini arar olacak.
    Cevapla Toplam 3 beğeni
  • Süleyman Aydın 5 yıl önce Şikayet Et
    Cumhurbaşkanlığı Abdullah'ın altından kalkabileciği bir yük değil. Mecliste partisi olmayacak, istediği kanunu çıkaramayacak, bir sürü değişik görüşteki partiden kişileri başkan yardımcısı yapacak. Allah muhafaza böyle biri kazanırsa Türkiye biter.
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • Asim penekli 5 yıl önce Şikayet Et
    Abduullah gul bizi cok uzdu abi biz onu sildik
    Cevapla Toplam 3 beğeni
  • ylç 5 yıl önce Şikayet Et
    Emin abi yüreğinize sağlık teşekkürler.
    Cevapla Toplam 7 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat