Abdullah Gül’e çok büyük görev!

  • GİRİŞ20.11.2014 08:10
  • GÜNCELLEME20.11.2014 08:37

Ve maalesef biz sadece ufak bir tepki ile yetiniyoruz. Elimizden bir şey gelmiyor. Dünya medyası olayları sürekli çarpıtarak veriyor.

Buna karşı tepki için geçen gün twitterden Fransa’da en çok dinlenen ve seyircilerin twitlerinin okunduğu bir programa twit atmıştım. Anında 4 Yahudi yazdıklarıma yorum yapmaya başladılar. Önce şunu bilmekte fayda var. İsrail yurt dışına gönderdiği birçok öğrenciye burs veriyor. Bunun karşılığında onlardan sadece beklediği bulundukları ülkelerde oranın vatandaşı kimliği altında İsrail’i savunmak. Bunu sosyal medyada ve haber sitelerinde rahatlıklar görebiliyorsunuz.

Ardından uzun bir tartışmaya girdik. Nobel ödüllerinin %90’i Yahudilerin aldığından tutundan da o toprakların “vaat edilmiş” topraklar olduğuna kadar her türlü konuyu iki gün tartıştık.

Bazen ne kadar saçmaladıklarını rahatlıkla görebilirken bazen de nefesinizin kesildiğini, yutkunduğunuz hissediyorsunuz. Elbet bazı şeyleri izah edebiliyorsunuz ama bazen Müslümanların durumu karşısında ümidinizi kaybetmeye yöneliyorsunuz.

Adam bir Müslüman bir de tehlikeli ülkelerin haritasını gösteriyor ve al sana Müslümanlık diyor! Elbet harita yanlı. Mesela Arakan tehlikeli bölge olarak gösterilmiyor çünkü katledilenler Müslümanlar.

Son 20 yılda yapılan terör saldırılarını sıralıyor ve hep Müslüman diyor ama Breivik gibi canileri listeye almayı unutuyor! Fakat bu İslam adına yapılanları unutturmuyor.

Sürekli birileri İslam adına işler yapıyor. Haklı – Haksız kavga tartışmıyorum. Ama şu bir gerçek ki bu tür gruplar Müslümanlara faydasından çok zararı var.

Velhasıl Müslüman ülkelerin durumu ortada. Her şeyi geçtim en önemlisi huzur ortamı yok. Huzur olmadan geleceğe yönelik hiçbir proje yapamazsınız. Huzurdan kastım sudan sebeplerle ülkeyi yakan yıkanlar yanı sıra bir türlü bitmeyen savaşlar ve politik ayrılıklar.

Elbet biz biliyoruz ki “buralarda” savaş varsa bunun birçok sebebi var. Ama en önemlisi bu tuzakları bildiğimiz halde neden hala varıp içine dalıyoruz?

Avrupa’ya bir bakın. 1945’ten önce Avrupalıların durumunu hatırlayın. O günler şu anki Orta Doğudan daha beterdi. Milyonlarca insan katledilmiş, birçok toplum birbirine kin ve nefret ile doluydu. Her taraf yakılmış-yıkılmış haldeydi.

Peki ne oldu da birden değişti? Bunları ortak bir noktada buluşturan, Avrupa Birliğine getiren, aynı parayı, aynı sistemi kullanmaya zorlayan süreç neydi?

Daha dün Almanya’nın bir şehrinden öbür şehrine geçmek için duvara takılanlar artık Fransa’dan Almanya’ya elini kolunu sallayarak geçiyor.

O halde neden böyle bir şeyi Ortada Doğuda ya da İslam ülkelerinde yapamıyoruz? Rahmetli Erbakan'ın D8 projesi bu yönde idi. Ancak şu anda ne Dünya ne de Müslümanlar böyle bir şeye hazır. Maalesef Erbakan Hoca çok erken bir devirde yaşadığına inanıyorum.

İran ile sözde İslam’ı en iyi şekilde uyguladığını iddia edip, ülkesinde din adına insanları asıp, kırbaçlayan Arap Prenslerle mi İslam Birliğini kuracaksınız?

Elbet örnekleri uzatmak mümkün ama bütün bunları unutmak gerekiyor maalesef. Hatırlayın bundan birkaç yıl önce Recep Tayyip Erdoğan, Başar Asad’a kardeşim diyor ve vizeler kalkıyordu. Ama bir anda ortam nasıl değişti ve ne hale geldi.

Hiç mi kardeşler arası kavga olmuyor? Miras için bile katil olan kardeşler yok mu? Bu saatten sonra gerekirse artık Asad’la bile masaya oturulmalı.

İşte burada bana göre Abdullah Gül Orta Doğunun barış elçisi olabilir. Görevi sadece ve sadece barışı sağlamak artık Mezhep savaşlarını durdurmak olabilir.

Bütün bu ülkeleri İslam etrafında toparlayamıyorsak en azından İnsanlık etrafında toparlamak için çaba gösterebilir. Sadece ve sadece toplumda huzuru sağlayacak, hiç bir ülkenin başka bir ülkenin huzurunu bozmak için terör gruplarını desteklemediği bir Orta Doğuyu düşünsenize!

Bu bağlamda Abdullah Gül kendine bir yol haritası çizip gecesini gündüzüne katarak çalışmalıdır. Tekrar Akparti’ye siyasete dönmesi bana göre yazık olur. Türk Milletine verdiği hizmet kadar bu bölgede sağlanacak barış için görev alması onu tarihin sayfalarına yazar.

Fatih Karakaya – Haber 7
karakaya.fatih@gmail.com
http://www.twitter.com/gundemfransa

Yorumlar4

  • mehmethan 9 yıl önce Şikayet Et
    FATİH BEY...GERÇEK MEDENİYYET ESASEN YİNE ORTADOĞUDA İHYA OLUNACAK.BUNU AVRUPALI FİLOZOFLAR BİLDİRİYOR..TESBİT VE TEKLİFİNİZ MÜTHİŞ İSABETLİ..İSLAMİYET ETRAFINDA OLMASA BİLE İNSANİYET ÇERÇEVESİNDE BİRLİK İÇİN HEPİMİZE VAZİFE DÜŞÜYOR.BAŞTA ABDULLAH BEYE TABİİ Kİ. YOKSA HAKKIMIZI HELAL ETMEYİZ...
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Duyarlı Vatandaş 9 yıl önce Şikayet Et
    Her söylediğiniz iyi hoş ta İran'ı kötüleyip durursak biz kiminle birlik kuracağız?İran'ı kötüleme alışkanlığı kazandırılmış bir kere,bilinç altına yerleştirilmiş,kolay kolay düzelmez.
    Cevapla Toplam 3 beğeni
  • Fatih Karakaya 9 yıl önce Şikayet Et
    Iran ile ilgili dusuncemi eski bir yazimdan okuyabilrisiniz saygilar http://www.haber7.com/yazarlar/fatih-karakaya/1124231-fransa-irani-yaylim-atesine-tutuyor
  • tunç 9 yıl önce Şikayet Et
    iran'ı kötüleme dediğiniz şeyin sebebi tarihte ve bugün iran'ın hiçbir şekilde güvenilmez oluşu ve devamlı düşmanca hareket etmesidir. yani içi boş bir kötüleme değil bilakis gerçeğin ta kendisidir. iran'la birlik mi? espri mi bu?
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat