Kim, Kimi Affedecek—II

  • GİRİŞ17.10.2018 08:15
  • GÜNCELLEME18.10.2018 08:17

Bir önceki yazımıza, insan ve hukuk arasında son derece hassas bir bağ vardır diyerek başlamıştık ve eğitim, kültür ve sanat, aile, gençlik ve adalet alanlarında köklü değişiklikler beklediğimizi söyleyerek bitirmiştik.

Devam edelim; bu meselelerdeki değişim beklentim de kabukta değil, özdedir.

 

 

Bu değişimler köklü, anlamlı, bize özgü ve bugünden yarına değil sürekli ve sürdürülebilir olmalıdır.

Yapılacak değişiklik ve yenilikler alanların en alt birimindeki okulundan başlatılmalıdır.

Mesela adalette, hukukta yapılacak bir değişiklik hakim ve savcı yetiştiren okullardan başlamalıdır.

Eğer buradan yani temelden başlamazsak 80 yıl boyunca yapılan af yasalarından birini daha yaparız ve benim oğlum bina okur durumuna düşeriz.

MHP’nin Meclis’e getirdiği teklif; bundan önceki seçimlerde dillendirdiği, gelecek 31 Mart 2019 yerel seçimlerinden de bu sebeple oy beklediği için üzerinde ısrar ettiği bir kısmi af teklifidir.

Bu teklif, öyle anlaşılıyor ki, daha önce Alaattin Çakıcı ve Kürşat Yılmaz gibi örgütlü suçlardan hüküm giymiş şahısların avukatlığını da yapmış olan MHP İstanbul Milletvekili Feti Yıldız’ın çok özel gayretleri ile gündemimize oturdu.

Sayın vekil bir konuşmasında Türkiye’de, 280 binden fazla hükümlü ve tutuklu bulunduğunu, cezaevlerinin bu yükü taşıyamadığını, 18 yıldan beri ceza indirimi veya af olmadığını...bu ve benzeri sebeplerle ayrıca, suçu meslek edinenlerle, kader mahkûmlarını ayırt edecek bir kısmi affın gerekli olduğunu ileri sürüyor.

Bu memlekette TBMM, 1921’den başlayarak, 2000 yılındaki Rahşan Ecevit affı olarak bilinen affa kadar 50’den fazla kısmi ve genel af çıkardı.

Yani, ortalama her bir buçuk yılda bir, af çıkarmışız.

Peki, bu kadar sık af çıkarılmasına rağmen Feti Beyin ileri sürdüğü hangi sebep gerçekleşmiş?

Hiç biri.

Tam tersine, her af çıkarılmasından sonra sokaklar kan gölüne dönmüştür.

Ayrıca ülkemizde gerçek kader mahkûmlarından mesela yıllardır hapiste olan 28 Şubat ve Sivas mağdurlarından hiç bahis yok.

Bu insanların çoğu tamamen masum, bir kısmı da düşüncelerinden dolayı içeridedirler.

Yazıktır, günahtır bunların hem kendileri hem de aileleri haksız yere perişan olmuşlardır.

Diğer taraftan, bazı araştırma ve bulgulara, İç İşleri Bakanlığı verilerine dayanarak kesin bilgi olarak söyleyebiliyoruz ki, ülkemizde suç işlemeyi meslek edinen, alışkanlık edinenlerin oranı oldukça yüksektir ve her af olduğunda sokağa ilk önce salınanlar da bunlardır.

Ayrıca;

Organize suçlara katılım, şiddet taraftarlığı, kapkaç, hırsızlık, uyuşturucu satarak kısa yoldan köşeyi dönme eğilimi, uyuşturucu kullanımı, darp, yol kesme, sahtekârlık, kundaklama, cinsel istismar ve benzeri suçları önlemenin yolu af değildir.

Bizim toplumumuzda hem af, hem de cezaların yetersizliği tam tersine, bağışıklık etkisi yapmaktadır ve emniyetin motivasyonunu düşürmektedir.

İnanılması güç ama, bu ülkede 1924 yılında, içki içip sarhoş olmaktan dolayı suç işleyenler için bile af çıkarılmıştır.

Ne oldu?

Sarhoş olarak suç işleyenlerin oranını mı azalttık yoksa, pişmanlık duygularına katkı mı sağladı yapılan af?

Kaldı ki, kim kimi affedecekmiş?

Başkan Erdoğan da geçen gün söyledi; kişinin kişiye karşı işlediği suçları affetmek devletin haddine değildir.

Değildir diyoruz ama, cezalarda mağdurun hiç bir fonksiyonu, yaptırım gücü yoktur, yine devlet ve yasalar bildiğini okuyor mağdur adına.

MHP geçen seçimlerde af sözü vermiştir fakat, af isteyenler onu iktidar yapmamıştır.

Bu sebeple MHP, AK-PARTİ’nin ittifaka olan hassasiyetini ve AK-PARTİ’nin meclisteki oylarını hesaplayarak af konusunda ısrarcı olmaktadır.

Eğer MHP, yandaşlarından dolayı af istemiyor da gerçekten derdi adalet ise, Yeni Türkiye için yepyeni bir anayasa konusunda ısrarcı olsun.

Türkiye Batı’nın, bünyemize uymayan tüm kanun ve yasalarından kurtulsun, tepeden tırnağa anayasa, yasalar değişsin, teröristler, darbeciler ve benzerleri için idam gelsin, mala, cana, ırza, itibara, zarar verenler için cezalar arttırılsın ve şahıslara karşı işlenen suçlar için mağdurun yaptırımı söz konusu olsun, bu suçları işleyenlerin cezaları da asgari üç misli artsın, hele hele şu ceza indirimi konusu tamamen gündemden çıksın, o zaman af teklifi verilebilir, verilsin.

Aksi halde, şimdi yapılacak bir affın MHP’ye de zararı olacaktır.

Rahşan affı ile salıverilenlerden dolayı sokaklarımızın durumunu ve kamuoyundaki infiali hatırlayalım.

Daha da önemlisi; bugün içeriden çıkacak olanların sokaklara yansıyacak kanunsuz davranışları, Rahşan affı ile çıkanlara rahmet okutur.

Ayrıca bu ülkede şu anda dışarıda, aramızda yeteri kadar kanunsuz yaşıyorken bunlara, bir de af ile dışarı salıverilecekleri ekleyince AK-PARTİ’de, siyaseten bunun cezasından ve vebalinden kurtulamaz.

 

Ferman Karaçam - Haber

 

fermankaracam@gmail.com 

fermankaracam@twitter.com 

twitter.com/fermankaracam 

facebook.com/fermankaracam 

Yorumlar1

  • kartal 5 yıl önce Şikayet Et
    Allah sizden razı olsun hocam ne güzel yazmışsınız. Adalet mülkün temelidir......
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat