HDP Türkiye'nin mini-Syriza'sı olabilir mi?

  • GİRİŞ27.01.2015 09:48
  • GÜNCELLEME27.01.2015 09:48

Yazılanlara bakılırsa Syriza radikal sol bir parti. Daha doğrusu yıllarca iktidarda kalan Pan Hellenik Sosyalist Parti (PASOK) ile Komünist Parti’den (KKE) ayrılanların bir araya gelmesiyle doğan ve parlamento dışı çeşitli sol grupların da katılımıyla ülkenin konjonktüründen istifade ederek iktidara yürüyen bir hareket. Syriza’ya henüz bir parti diyebilmek zor. Çünkü daha ziyade birleşik cephe. Şimdi seçimlerden yüzde 36,30 oy alarak birinci parti olarak çıktı. Tek başına hükümet kurabilecek çoğunluğu sadece üç milletvekiliyle kaçırdı ama bu satırlar yazıldığı sırada Syriza lideri Aleksis Tsipras (Çipras) 13 sandalye ile meclise giren sağcı ve milliyetçi Bağımsız Yunanlar Partisi (ANEL) lideri Panayiotis Kammenos’un desteğini alarak hükümet kurmaya karar verdi.

Şimdi yukarıdaki sorunun cevabını aramaya gelelim.

FARKLAR VE BENZERLİKLER

1- Syriza son küresel krizden sonra bir ekonomik bataklığa dönüşen Yunanistan’da yükselen bir parti. Geçen gün Erdal Şafak’ın Sabah’ta yaptığı döküme bakmanızı tavsiye ederim. Korkunç bir işsizlik, artan iflaslar, kepenk kapatan on binlerce esnaf, ortadan kaldırılan sağlık hizmetleri ve sigortası, yarı yarıya düşen ücret ve emekli maaşları. Uzar gider.

Bu verileri Türkiye’deki ekonomik göstergelerle karşılaştırmak bile abes. Üstelik son petrol fiyatları düşüşü ve Avrupa Merkez Bankası’nın para arzını 1.1 trilyon Euro artırma kararıyla birlikte iki büyük piyango vuran Türkiye için Nobel ödüllü ekonomist Stiglitz’in “Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girmesine gerek yok” demesini gayet rahat anlıyorsunuz.

HDP’nin ekonomik verileri Yunanistan ile kıyas kabul etmeyecek olan Türkiye’de siyaset yapması gerekiyor. Üstelik iktidarda olan parti HDP üst kadrolarının çok canını sıksa da çözüm sürecini ısrarla götüren bir parti ve barışı savunuyor. İşte bu yüzden mevcut konjonktürde Syriza’nın Yunanistan’da yaptığı Türkiye’de sökmez.

2- Yunanistan’da terör ve bir Kürt meselesi yok. Dolayısıyla Syriza bir milliyetçi kimlik taşımıyor. Batı Trakya Türkleri bu yüzden neredeyse blok hâlinde Syriza’ya oy verdi. HDP ise milliyetçi Kürt partisi kimliğinden bir türlü kurtulamadı. Demirtaş sözde bu konuda çabalıyor gibi görünse de Kobani kışkırtması yüzünden ölen 52 vatandaşın kanı hâlâ ellerinde durdukça inandırıcı bir portre çizemiyor.

3- Syriza kendince ilkeli hareket eden bir parti. İşte manifestosundan kısa bir bölüm:
“Ülkemizi sokmaya çalıştıkları o birlik, bir tekeller ve sermayedarlar birliğidir. Ülkemizdeki ABD ve NATO üslerini söküp atacağız, Yunanistan'ı, halkımızın bağımsız ülkesi hâline getirip, toplumsal kurtuluşu gerçekleştireceğiz. Dört temel ilkemiz var: Ulusal bağımsızlık, halk egemenliği, demokrasi ve toplumsal kurtuluş.”

Syriza bu yüzden AB’den ve Euro bölgesinden çıkmayı reddeden Yunan Komünist Partisi KKE’yi kendine hedef seçti ve bunun için yerel seçimlerde LAOS adlı faşist Yunan partisinin desteğini bile aldı. Düşmanlık iyice büyüdü ve Syriza yöneticileri Le Monde’a verdikleri demeçlerde açıkça “Herhangi bir sol hareket var olmak için öncelikle KKE’ye vurmayı hedeflemelidir” dediler.

Oysa HDP ve lideri Selahattin Demirtaş zaten tasfiye olan, sol siyasetin en baş düşmanı olarak tarihe geçen, Türkçülüğü ve Kürt düşmanlığı tescillenen Cemaat ve Kürtleri yok sayarak sistemli biçimde de yok eden Kemalist sistemin savunuculuğunu yapan CHP ile ittifaklar arıyor. Hatta onların gazetelerinin yöneticileriyle lüks lokantalarda buluşuyor. Tabii tavizler vererek. İşte bu da inandırıcılığını kitleler nezdinde giderek kaybetmesine neden oluyor.

yazının devamı için tıklayınız

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat