Başörtülü kadınlarda sivrilen modanın anlamı nedir?

Başörtülü kadınların giyim tarzları ve muhafazakâr modaları toplumda dikkat çekmeye devam etmektedir.

  • GİRİŞ13.03.2013 08:54
  • GÜNCELLEME13.03.2013 08:54

İnanılmaz derecede ağır eleştiriler de almaktadırlar. Bu eleştiriler bence oldukça yersiz ve yüzeysel bir tepkidir.

Ne din adına, ne de demokratik bir yaşam adına insanların tarzlarını, değişimlerini, absürtlüklerini yermeye hakkımız olmadığı gibi… Zaten yerenler de bir müddet sonra benzer ya da farklı bir absürtlükle karşımıza çıkmaktadırlar.

Tabii bizde her şey oldukça yüzeysel kaldığı için bu konuda da düşünmek; sosyo-psikolojik etkenler aramak gibi düşünsel bir performans; Çalışma ya da çalışmalar da karşımıza çıkmamaktadır.

Toplumumuzda koskoca profesörler bile başörtülü kadının değişimini, şuhluğunu, abartısını, görünür kıldığı fenomenini, eşitlik ve hak arayışlarını güya dinsel çevreye karşı rahatlıkla Batı'dan gelen bir şer olarak kabul ettikleri “feminist” kavramını kullanarak ötekileştrip, küçültmektedirler. Böylece feminist kavramıyla birlikte Müslüman kadının hak ve eşitlik arayışını ört bas edeceklerini sanmaktadırlar.

Bu, oysa bir deve kuşu gibi başını toprağa gömmektir.  Dolayısıyla bu varoluşsal sıkıntıya bir kavram üretememektedirler. Entelektüel bakış açısından fersah fersah uzaktırlar. 

Ama moda üzerine düşünmüş ve bu konu hakkında “moda felsefesi” diye makaleler yazmış Georg Simmel “Modern Kültürde Çatışma” adlı kitabından, bu değişimin daha derinde yatan sebeplerini ortaya çıkarmamıza yardımcı olabilir.

Ha! Moda insanlık tarihi kadar da eski bir ruh hali ve görünümdür. Moda'nın İslam topraklarında, halifelerin ve zengin köşklerinde çıktığını da rahatlıkla söyleyebilirim. Mesela Harun Reşid'in eşi ve gözdesi, Halife Emin'in annesi Zübeyde, hizmetçi kızların saçlarını erkek gibi kestirip o dönem için erkek gibi giyinmelerini; Bu halin bir moda gibi zengin köşklerinde yayılmasını sağlamıştır.  O dönem için Zübeyde, bir ikon olabilir di sanırım…

Daha çok üst sınıflara ait bir hal olmakla birlikte onlara özenen alt sınıflar da ekonomik fırsatlar bulup bu modaları takip etmeye başladıkça üst sınıflar yeni modaların peşine düşmekte gecikmezler.

Konumuza dönecek olursak ‘başörtülü kadınlar' neden dikkat çekici absürtlükte giyimlerle, abartılı baş örtme tarzları ve renklerle karşımıza çıkmaktadırlar? Neden böyle olmayı tercih etmekte ya da ihtiyaç hissetmektedirler?

Simmel “moda ve felsefe” adlı makalesinde modaya oldukça geniş bir yelpazade ve derin bir bakış açısıyla bakmıştır. Bu bakış açılarından biri, başörtülü kadınlardaki abartılı değişimlerin anlamlandırılmasında bize yardımcı olacağı kanısındayım.  

Der ki: “Moda, kadınların başka sahalarda gidermelerine pek izin verilmeyen özgünlük ve sivrilme ihtiyacını bir ölçüde tatmin ettikleri bir çıkış yolu gibi görünür.

14. ve 15. yüzyıl Almanya'sında bireysellik olağanüstü bir gelişme kaydetmişti. Ortaçağ'ın kolektivist düzenlemeleri, bireyin özgürleşmesiyle büyük ölçüde kırılmıştı. Fakat bu bireyselci gelişme içinde kadınların hâlâ yeri yoktu. Kişisel hareket serbestliği ve kendini geliştirme özgürlüğü onlara tanınmıyordu. Onlar da bunu, olabilecek en sıra dışı ve abartılı kıyafet modalarıyla telafi ettiler. Buna karşılık İtalya'da, aynı dönemde, kadınlara bireysel gelişme imkânları tanındığını görürüz. Rönesans devrinde kadınlar, kültürel gelişme, dışa dönük faaliyetler ve kişisel farklılaşma imkânları bakımından, yüzyıllar boyunca bir daha bir daha kendilerine nasip olmayacak fırsatlara sahiptiler.  Özellikle toplumun üst tabakalarında eğitim ve kendini ifade etme özgürlüğü her iki taraf için neredeyse eşitti. O zamanın İtalya'sına dair kayıtlarda, sıra dışı bir kadın modasına işaret eden hiçbir unsur yoktur. Bireyselliğini ortaya koyma ve ayırt edicilik kazanma ihtiyacı moda sahasında giderilmemiştir, çünkü söz konusu güde başka sahalarda yeterli tatmini bulmuştur. Gerek kadınların tarihi gerek dış gerek iç hayatları bakımından, gerek bireysel açıdan gerek kadınların tümü açısından, erkeklere kıyasla öylesine tek düzedir ki, en azından modalar sahasında daha canlı bir faaliyete ihtiyaç duyarlar. Bizzat değişikliğin sahası olan moda, kadınların kendilerine ve hayatlarına, hem kendilerinin hem de başkalarının gözünde bir çekicilik unsuru kazanır. Gerçekten de, dışsal sahalardaki değişimleri benimseme noktasındaki eksiklik, dış görünümle ilgili modalar karşısındaki kayıtsızlık erkeğe özgüdür. Erkek daha bir örnek olduğu için değil tersine çok yönlü bir varlık olduğu, bu nedenle de dışsal değişiklikler olmadan da yaşayabildiği için.  Günümüzün özgürleşmiş kadını da işte bu nedenle, erkeğe ve onun mesafeliliğine, kişiselliğine hareketliliğine yaklaşmaya çalışırken modaya karşı kayıtsızlığını özellikle vurgular. Moda, belirli bir meslek zümresi içindeki toplumsal konumdan yoksun olan kadınlara bu durumlarını telafi etme olanağı da sunar.”

Yani kadın, ciddi bir toplumsal cinsiyete maruz kaldığı için hareket özgürlüğü ve kendisini geniş alanlarda ifade etmesi bakımından kısıtlanmaktadır. Uzun yıllar bu kızlar, üniversitelere başörtüsü ile giremedikleri için öğrenim ve eğitim hakları gasp edildi. Daha sonra aflarla okullarına döndüklerinde ise geç kalmıştılar.

Geç kalmayanlar da çalışma hayatı ve akademik dünyada ciddi bir ayrımcılığa maruz kalmaktadırlar.

Diğer taraftan iş, kariyer ve politik dünyada kendisini büyütme ve ifade etme bakımından güçlenen, büyüyen kocası, onu, yeni üst sınıflara taşırken bireysel eksikliği altında ezilmemenin kısa yoldan çaresini moda ile şuhluk kazanmakta bulmuştur.

Bundan kocası da memnundur. Baktığımız zaman, bekârlardan ziyade daha çok evli ve genç başörtülü kadınların, çok daha süslü, makyajlı ve modayı izler bir halde görüyoruz. Dediğimiz gibi kocası aracılığıyla üst sınıflara taşınan kadındır bu. Ha bunu ayıplamıyoruz.

Diğer, daha entelektüel reel örneklere baktığım zaman; evli ve taze evli arkadaşlarım üniversitelere girdiler ve kazandılar. Bu yüzden yüksek öğrenim sahibi kocalarıyla nerdeyse ayrılık düzeylerine gelmiştiler. Kıskançlık ya da bencillikleriyle bu erkekler, onların üniversiteye gitmelerini istemediler.

Ama hangi kadın kocasının doktorasını engellemiştir ki?

Şimdi iki arkadaşımdan biri sadece sınavlara girmekle kocasını yatıştırabildi ancak eskiye göre el, kol hareketlerinde ve gülüşlerinde ortamın önemi yok, bir abartı tespit ettim.

Diğeri ise daha gözü karaydı. Boşanmayı göze almıştı ama kocası alamamıştı. Şu an bursla, popüler, agnostik bir özel üniversitede okuyor; kocası hâlâ kabullenemedi ama koca evliliğini sürdürmek istiyor.  

Yani yukarı tükürsen bıyık; aşağı tükürsen sakal! Ama şu varoluşumuz var ya! Ve aslında bu dünya abartısız çekilmez. Moda ise tezatlarla dolu bir hal…  

Hacer Aydın - Haber 7
aceraydin@hotmail.com
https://twitter.com/hacer_aydn

Yorumlar23

  • darkness pen 11 yıl önce Şikayet Et
    yorumlar harbiden gülünç. yazıda sosyolojik bir tespit dile getirilmiş,yok efendim bunu mu referans alacaz,sen referans alcan diye yazılmamış hacı o,durum budur diyerek tespit yapılmış ister beğen ister beğenme evet gerçek bundan ibaret:)).yok efendim kurandan hadisten örnek getirmediği için yazarımız müslüman kadını bozmaya çalışan bi kalemşör,yuh yani yorumun da böylesi."takva dışını halk için,içini hak için süslemektir"demiş hasan basri.nerde yazıyo kadınların güzel giyinmesinin islama aykırı olduğu,Allah'ın haram kılmadığına haram muamlesi yapmak Allah'a iftiradır.Allah beni kadın yaratmış,tabiatımböyle benim,tabiki renkli giyinecem,imkanım ölçüsünde güzel giyinecem,pembeyi kırmızıyı moru ben değil de erkekler mi giyecek,kargalar güler buna. not:biri namus bacak arasında değil demiş, nerde olcaktı pardon?tuhaf bu insanlar ya
    Cevapla Toplam 3 beğeni
  • mermus 11 yıl önce Şikayet Et
    Başörtülü kadınlarda sivrilen modanın anlamı nedir?. şudur.hemcinsleri ile rekabet etme, piyasa değerini artırma, en zengin , en yakışıklı, en sağlıklı erkeği elde etme yarışında geri kalmama isteği.gerisi hikaye.
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • adalet kardeş 11 yıl önce Şikayet Et
    Üzüldüm - 2. Örtülü bir kadının üzerinde o örtüye saygısıylık etmemek ve onu hakkıyla taşımaka bakımından çok büyük bir sorumluluk varmış, bunu kendimden anladım. Bundan önce de maneviyatım yüksekti çok şükür ama örtünmek bir kadının inancını taçlandırmasıymış. Bunun farkında olmayan, o örtüye ve temsil ettiği değerlere saygı duymayan, tabi ki yaramaz öğrencinin dersi kaynatmaya çalışması gibi kendini rezil ederek, eteğinin boyunu da kısaltır, başını hörgüç de yapar, en parlak renkleri de giyer, dar pantolon da giyer. Yani, bir yanda samimice Allah için örtünmek, diğer yanda, haşa Allah'ı örtülüyüm diye kandırmaya çalışmak var. Ben sizin durumunuza çok üzüldüm. Rabbim gözünüzü/kalbinizi açsın. Ama sizin gibilerden etkilenenlere de nefislerine uymaktan alıkoysun. Bunu içinden gelerek yapmayan zaten örtmesin başını zorla, bunun bir anlamı olduğunu sanmıyorum. "Allah, kalplerin içindekini bilir."
    Cevapla Toplam 4 beğeni
  • adalet kardeş 11 yıl önce Şikayet Et
    Üzüldüm -1. Hacer Hanım, ben çok içimden gelerek birkaç gün önce örtündüm. Örtünmeden önce hem fıkıh açısından hem de örtünen diğer bayanların neler hissettiği açısından çok araştırma yaptım. Ve ben de çoğunun dediği gibi diyorum ki, "neden daha önce yapmamışım!". Yani, o kadar mutlu ve huzurluyum. Ancak sizin yazınızdan anladığım örtülü bayanların şuhluk arayışına bir kabul edilebilirlik bulmak arayışı. Erkeklerin kadınları baskılamasından dolayı kadınların da sivrilmek için çareyi modada bulmalarını öne sürmüşsünüz. Size hatırlatırım, göz açıp kapayana kadar kısa bir süre sonra gelecek hesap gününde bu kadınlar hesaplarını sadece ve sadece Allah'a verecekler, herkes gibi. Ve orada, ama kocam beni ezdi, ben de giyimimle kendimi dışa vurdum, deme imkanı olmayacak çünkü dil sadece doğruları söyleyecek, bahaneleri değil.
    Cevapla Toplam 7 beğeni
  • Nasuh BİLEN 11 yıl önce Şikayet Et
    Sayın luther de eugene yorumunuz lakabınıza çok uygun. Bir ünlem !
    Cevapla Toplam 1 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat