Haziran seçimleri rejimi değiştirir mi

  • GİRİŞ25.01.2015 09:17
  • GÜNCELLEME26.01.2015 07:51

 Her vesile ile altı çiziliyor. En son Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’dan duymuştum, “Bu hareketin doğal lideri Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’dır. Unvanların, pozisyonların önemi yok. Ak Parti bir harekettir ve bu hareketin doğal lideri Erdoğan’dır!”

Ak Parti’nin özellikle yönetici eliti bunun farkında. Dahası Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı seçiminden hemen sonra yüzde 52 oy almış bir lider olarak partisinde öyle bir devir teslim törenine imza attı ki o “Devir Teslim Kongresi”ni yeniden hatırlayanlar, “Erdoğan sonrası Ak Parti ne olur?” sorusunu sormaz/soramaz..!

Lakin, bir kesim var ki (bu kesim sureti haktan görünenleri ziyadesiyle kapsıyor) Erdoğan’ı Köşk’e gönderip Ak Parti ile istedikleri gibi oynamayı hayal etmişti/ediyor!

Oysa Erdoğan, beklenmedik bir hamle ile karşılık verdi ki bu kesimlerin çoğu şu anda “alıklar” gibi şaşkınlık içinde!

Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na taşınmaktır, büyük hamle.

Bu hamlenin devamını takip ediyorsunuzdur...

Cumhurbaşkanlığı’na yeni daireler, yeni kadrolar vesaire.

Bu olup bitenin farkına varıp da “hazım” sorunu çekenlerin, “Saray” ve “odaları” tartışmasını nerelere götürdüklerine şahit olduk.

Peki tamam da bu göstergelerin neticesi ne olacak?

DEVLETİN ROL MODELİ FRANSA ÖRNEĞİNİ HATIRLAMAK

Bu soruya cevap vermeden önce, size Vatan yazarı Hüseyin Yayman’ın 20 Ocak’taki yazısından küçük bir alıntı yapmak istiyorum:

“…

Osmanlı yenilik hareketi kendisine model olarak Fransa’yı seçti. Sistem Fransız ekolüne göre dizayn edildi. Ancak geçen zaman içinde Türkiye taklit ettiği modeli dahi izleyemez hale geldi. Fransa, De Gaulle beraber yarı başkanlık sistemine geçti. …

Fransa 1958’e kadar istikrarsız hükümetler tarafından yönetildi ve büyük sorunlar yaşadı.

Siyaseti bırakıp anılarını yazan De Gaulle tekrar göreve çağrıldı. Sistem değiştirildi. Fransa klasik parlamenter sistemden köklü bir kopuşla yarı başkanlık istemine geçti. …” (20 Ocak 2014 Vatan)

Hüseyin Yayman o yazıda, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kabineyi toplamasına atıfla, “Türkiye Cumhuriyeti model olarak benimsediği Fransız sistemine dün bir adım daha yaklaştı” cümlesini de kurmuş.

Sahi hemen hatırlayın, Medeni Kanun’u, devletin teşkilat yapısını dahası katı “laiklik” yani “laisizm” ve “Jakobenizm”in kökenlerini..!

Hepsi bize rol model olarak seçilen Fransa’dan miras!

Türkiye geldiği nokta itibariyle “parlamenterimsi” rejim ile devam edemez.

Rejim tartışması artık Tayyip Erdoğan’ın tek başına vereceği bir mücadelenin adı değildir.

Türkiye’nin, her daim müdahale edilebilir “parlamenterimsi rejimi”yle 2023, 2071 hedeflerine ulaşması mümkün görünmüyor.

Zira “ana” meselelerde, parlamentoya nasıl müdahaleler olduğuna şahitlik ediyoruz.

“Demokrasi ‘güçler ayrılığı’ ilkesine dayanır” kalıbı da “vesayetçilerin” bize yutturduğu büyük bir zokadır!

Zira, milletin oyu yegane belirleyicidir. Seçilmişleri atanmışlar eliyle “frenlemek” ya da sözüm ona “dengelemek” bugüne kadar Türkiye’nin ayağına bir pranga daha vurmak olarak nüksetti!

2015 seçimleri bu yönüyle tarihi bir seçimdir.

Bir önceki dönemde parlamentonun beceremediği “Yeni Anayasa”nın yolu 2015 seçimidir!

‘HDP’NİN PARTİ OLARAK SEÇİME GİRMESİNİ ERDOĞAN DA İSTİYOR’

Tam da burada, HDP-BDP çizgisinin seçimlere nasıl gireceği yönündeki tartışmaya da değinmek gerekir.

Anladığım kadarıyla İmralı, HDP’yi sonuna kadar zorlayacak ve “Türkiye partisi olma” iddiasıyla seçime parti ile girmeyi test edecek.

24 Ocak tarihli Ruşen Çakır’ın yazısının başlığı:  “Demirtaş İstanbul 1.Bölge birinci sıra adayı”

Yazının kritik ana fikri ise “Kürtler Batı’dan, Türkler Güneydoğu’dan aday gösterilecek” tezidir..!

Bana kalırsa Cumhurbaşkanı Erdoğan da HDP’nin seçimlere parti olarak katılmasını arzuluyor. Zira 2015 Haziran’ında Meclis aritmetiği 4 parti üzerine inşa olacaksa, barajı aşmış bir HDP’nin Anayasa değişikliği konusunda daha verimli olacağını düşünüyorum.

Şunun farkındayız: CHP ve MHP sistem tartışmalarında sadece “Erdoğan” üzerinden politika geliştirerek cepheden “Başkanlık Sistemi”ne karşı çıkıyorlar.

“Korkarım bu seçim son seçim olabilir” öngörülerinde bulunan “kahinler” ile “HDP seçim barajına takılırsa ülke yangın yerine döner” diyen “şantajcılar” ise bu yazının konusu değil!

Bu durumda Ak Parti Hareketi’nin doğal lideri Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na “Yan gelip yatmak için” gitmediğinin örneklerini 5 ay içinde ziyadesiyle gösterdi.

Önümüzdeki dönemde Erdoğan’ın çok daha “net” politikalar üreteceğine şahit olacağız.

Zira, Türkiye Cumhuriyeti Devleti rol model olarak aldığı Fransa’nın 60 yıl gerisinden de olsa istikrar ve büyüme için rejim değişikliğine gidecektir.

Korkmayın Türkiye bir Güney Amerika ülkesi değildir!

Artık “Muz cumhuriyeti” hiç değil!

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat