Türkiye-Azerbaycan: Siyasi ve ekonomik işbirliği tamam sıra toplumsal birliktelikte

  • GİRİŞ22.07.2018 09:46
  • GÜNCELLEME22.07.2018 09:46

Temmuz’un bu sıcağında 10 gün arayla Azerbaycan’a, Bakü’ye iki kez gelme şansı buldum.

Ayın 10’unda Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın geleneksel ilk ziyareti münasebetiyle buradaydım. İkinci gelişim ise Yeni Çağ Medya Grubu ile Anadolu Yayıncılar Birliği’nin ortaklaşa düzenlediği Uluslararası Medya Çalıştayı için.

Bakü’deki ilk temasımız Büyükelçimiz Erkan Özoral Bey ile oldu. 2 yıla yakın zamandır Bakü Büyükelçisi olarak burada bulunan Erkan Bey, tam manasıyla “elçi” hiç abartmıyorum. Bakü Büyükelçiliğimiz Türkiye’den gelen herkese açık. Mesela biz gittiğimizde başkanlığını Türkiye’nin yaptığı uluslararası bir müzik grubu oradaydı. Bize de mini bir konser verdiler hatta.

HASANOV: AZERBAYCAN MİLLİ ORDUSU BİR AYDA KARABAĞ’I ÖZGÜRLEŞTİRİR

İkinci temasımız, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Ali Hasanov ile Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda gerçekleşti.

Bir grup gazeteci arkadaş ile ziyaretine gittiğimiz Ali Hasanov 25 yıldır aynı görevde bulunan çok tecrübeli bir devlet adamı.

Onunla çok verimli bir sohbet gerçekleştirdik.

Özetin özeti şu: Türkiye de Azerbaycan da son dönemde “Bağımsız dış politika yürütüyor” ve o bağımsız dış politika “Her alanda millileşmeyi” isteyen iki ülkenin çok daha yakın ilişki kurmasının önünü açıyor.

Türkiye ile Azerbaycan tek millet iki devlet olarak uluslararası tüm organizasyonlarda birlikte hareket etme ve birbirlerinin hakkını koruma konusunda hem fikir.

Sayın Ali Hasanov’a yakından takip etmeye çalıştığım “Karabağ meselesi”ni de sordum. Dedi ki, “Azerbaycan Milli Ordusu, kendi öz imkanlarıyla bir aylık bir sürede Karabağ’ı özgürleştirebilme gücüne ve yeteneğine sahiptir. Ancak biz uluslararası yürütülen diplomasiyi önemsiyoruz. O süreçlerin takipçisiyiz. Gün gelir de diplomasi tıkanırsa biz de güç kullanmak zorunda kalırsak, size söylüyorum bir ay içinde topraklarımızı milli ordumuz özgürleştirir. Ermenistan’ın işgaline son verir.”

TEK MİLLET İKİ DEVLET FİKRİ OLGUNLAŞIRKEN

Türkiye Azerbaycan ilişkileri son dönemde en üst seviyede. Hem ekonomide hem siyasette bu böyle.

15 Temmuz darbe ve iç işgal girişimi gecesi Cumhurbaşkanımızı ilk arayan Devlet Başkanı Sayın Aliyev’di mesela.

Geriye bir tek toplumsal birliktelik kalıyor. Yani daha sık gidip gelmekten tutun da her iki ülkedeki medya üzerinden geçmişte oluşan kötü algının tamamen değişmesine kadar...

2009 yılı sanırım kırılma noktası.

O dönem Türkiye ile Ermenistan arasındaki birtakım müzakere ve görüşmeler Azerbaycan’da ve Türkiye’de çok farklı bir noktaya taşındı. Sanki Türkiye tezlerinden vaz geçiyor. Azerbaycan’ı yalnız bırakıyor algısı hem Azerbaycan’da hem Türkiye’de belli bir çevre tarafından oluşturulmak istendi.

Tam öyle bir dönemde, o günün Başbakanı Erdoğan Bakü’yü ziyaret etti. Ben de ziyareti takip eden gazetecilerden biriydim. Ve Erdoğan, Azerbaycan Milli Meclisi’nde çok önemli tarihi bir konuşma yaptı.

O konuşma bittiğinde Azerbaycan’ın bütün milletvekilleri ayakta alkışlıyordu.

Demişti ki mesela Erdoğan o gün,

“Bizim dilimiz, inançlarımız, adetlerimiz, medeniyet tasavvurumuz birdir. Biz tarih boyu hep aynı masalları dinledik, aynı manilerle büyüdük, ayni müzikle, aynı ritmlerle duygulandık, aynı oyunları oynayıp, eğlendik. Cumhuriyetimizin banisi Mustafa Kemal Atatürk’ün 1920’de Bolşeviklerin eline düştüğünde söylediği gibi ‘Azerbaycan’ın gamı bizim gamımız, hoş bahtlığı bizim hoş bahtlığımızdır’. Yine Azerbaycan’ın banisi Mehmet Emin Resulzade’nin kabri Ankara’dadır.

Bu kardeşlik hissiyatımı Azerbaycan’ın büyük şairlerinin dizeleriyle de ifade etmek istiyorum.

Merhum Bahtiyar Vahapzade ne güzel söylemiş: ‘Dinimiz bir, dilimiz bir, ayımız bir, ilimiz bir, eşkimiz bir, yolumuz bir, Azerbaycan-Türkiye, Bir milletiz iki devlet, Aynı arzu aynı niyet’.”

O konuşmada Erdoğan Azerbaycan’da Türkiye aleyhtarı algıya da değinmişti ve özellikle “Ermenistan sınırının açılıp açılmaması” tartışmasıyla ilgili son noktayı koymuştu.

“Türkiye-Ermenistan kapısı ne zaman kapanmıştır? Ne zaman ki Yukarı Karabağ tamamıyla Ermenistan’ın işgali altına girmiştir, ondan sonra kapılar kapanmıştır. Dolayısıyla bu ortadan kalktığında o zaman kapılar açılır veyahut biz Azeri kardeşlerimizle bu noktada mutabık kalmadığımız sürece bir adım atamayız.”

PARAZİTLER TEMİZLENDİKÇE İLİŞKİLER DÜZELİYOR, FETÖ DE TEMİZLENİYOR

O günden sonra iki ülke arasındaki parazitler bir bir devre dışı kalmaya başladı. Ancak FETÖ hem Türkiye’de hem de Azerbaycan’da o dönemde çok güçlüydü.

15 Temmuz darbe ve iç işgal girişimine karşı milletin gösterdiği direnç ve destan sadece Türkiye’yi değil aynı zamanda Azerbaycan’ı da büyük bir beladan kurtardı. O günden sonra Azerbaycan’da da FETÖ temizliği en üst seviyede devam etti, ediyor.

Geldiğimiz noktada Azerbaycan ile Türkiye’nin siyasi ve ekonomik birlikteliğine toplumsal birlikteliği de eklenmek üzere.

Bunun için Türkiye’de imkanı olanları Azerbaycan’a davet etmek isterim. Bakü’yü, Gence’yi görmelerini, tarihi ve turistik mekanlarını ziyaret etmelerini isterim.

Ayın şekilde fırsat bulan Azerbaycanlıları da Türkiye’ye çağırıyorum.

Gelecek toplumsal birlikteliğimizdedir.

Ve onun adımları da hamdolsun, bir avuç vatanperver, millet sevdalısı, ümmet düşkünü yiğit insanlar sayesinde atılmıştır.

Bakü’den şimdilik bu kadar diyeyim...

Kalın sağlıcakla.

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat