Kibir istisna olmadan zor başarılır

  • GİRİŞ07.10.2018 10:01
  • GÜNCELLEME07.10.2018 12:10

Adam kendini “Kurucu büyükşehir belediye başkanı” olarak tanımlıyordu. Şehirdeki lakabı ilginç! “Ağa” diyordu sağındaki solundakiler.

Belediye binasının garajında “başkanlık katına çıkan” asansör vardı. Yanlış okumadınız. Binadaki var olan asansörlerin tamamı başkanlık katından bir durak önce, pardon bir kat önce duruyor, yukarıya çıkışlarına izin verilmiyordu. Ama otoparktaki bir asansör vardı ki o başkanlık katına kadar çıkıyordu. Başkanlık katı dedimse, “kasvetli mi kasvetli”ydi onun zamanında.

 

 

Şimdi, o kata isteyen herkes çıkabiliyor. Başkanlık katında işi olanlar randevu alıp başkan ile görüşebiliyor. Dahası, başkana kimse “ağam, paşam” demiyor!

HİZMET BELEDİYECİĞİNDEN RANT BELEDİYECİLİĞİNE YÖNELMEK TEHLİKELİDİR

Adam, düz ovada mantar gibi biten gökdelenlerle övünüyordu. “Bu nasıl bir mantıktır. Ovanın ortasında bu otelin ne işi var” diye cahilce bir soru sormuştum da “Proje bana ait. Ben teşvik ettim. Güzel olmamış mı” diye karşılık vermişti. Sonuna kadar da yapılan işin arkasında durmuştu.

Osmanlı’ya başkentlik yapmış sırtını ulu bir dağa vermiş şehir bugün can çekişiyor. Nefes almak ne mümkün?

Şimdi bırakın ovanın ortasındaki abuk binaları, şehrin her tarafından görünen TOKİ binalarını bile zaman içerisinde yıkıp nefes almayı sağlayacak bir vizyon var.

Ranta direnmek kolay değil amenna! Ama şehirleri ranta kurban vermek ne kadar doğru?

AK PARTİ’Lİ BAŞKANLAR ŞEHİRLERİ DÖNÜŞTÜRDÜ AMA…

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önceki yıl Tahran’a yaptığı ziyareti takip etmiştim. Dönüş yolunda benim de aralarında bulunduğum gazetecilere açıklamalar yapmıştı Cumhurbaşkanı Erdoğan ve bir ara sözü istifa eden belediye başkanlarına getirmişti. (Daha henüz bazı Ak Partili başkanlar istifa etmemişti.) Ve kendilerine gelen şikayetleri hatırlatıp, “Size de şikayetler gelmiyor mu” diye sorduktan sonra, “Sadece bizim belediyelerimizle ilgili değil diğer belediyelerle ilgili de şikayetler geliyor” demişti.

Ben de bunun üzerine bir yazı yazmıştım ve istifa etmesi gereken belediye başkanlarının neden direndiğini, direnmemeleri gerektiğini söylemiştim.

Bunun üzerine, şehrin çehresini değiştiren uzun zaman aynı şehirde belediye başkanlığı yapmış bir başkan, benden bahisle, “Neden beni hedefe koydu ki” diye bir şeyler mırıldanmış bir yerlerde!

Oysa, ben genellemeler yapmıştım. Meğerse “mesaj muhatabına ulaşır”mış!

Kural işlemiş mesaj muhatabına nokta atışıyla ulaşmış!

Birkaç gün sonra istifa edip, köşesine çekildi.

Örnekleri çoğaltabilirim. Ak Parti’nin bazı belediye başkanları neredeyse bir yıl önce istifa etti. İstifa ettirildi. İstifaları alındı. Çünkü, yukarıdaki anlattığım örneklerden de anlaşılacağı üzere, parti kimliğini arkalarına alıp kendilerine güç vehmettiler.

KİŞİSEL İKBAL, PARTİNİN VE MEMLEKETİN ÖNÜNE GEÇERSE, “AĞALIK DÜZENİ” HORTLAR

O güç zehirlenmesiyle “seçmenleri”ne karşı “ağalaş”tılar! Şehrin insanlarıyla aralarına kalıcı mesafeler koydular.

“Kibir abidesi” haline geldiler.

“Dur” dendiğinde de “duymazdan” gelmeye kalkıştılar.

Sonuçta, Ak Parti siyasette örnek olabilecek bir uygulamaya imza attı. Kendi belediye başkanlarını istifa ettirdi!

Şimdi önümüzde yerel seçimler var. Ve Ak Parti lideri Erdoğan, uzun zamandır doğrudan kamuoyu önünde yol arkadaşlarına uyarı üzerine uyarıda bulunuyor.

“Kibirlenmeyin” diyor, “Kibir abidelerini bize tavsiye etmeyin” diyor, “Halkta karşılığı olan” diyor, “gönül” diyor, “aşk” diyor, “hizmet” diyor!

Ak Parti’nin başta büyükşehir belediye başkan adayları olmak üzere çıkaracağı isimlerin büyük bir elekten geçeceği aşikar.

Takip ediyoruz.

2019 Mart seçimleri “arınmak” için büyük bir fırsat!

Tövbekarlar da bir süre kıyıda beklese iyi olmaz mı?

Yenişafak

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat