Yerli ve Milli Devlete Doğru

  • GİRİŞ16.01.2018 09:39
  • GÜNCELLEME16.01.2018 09:39

Aşağıdaki yazıyı bundan “bir yıl beş gün önce” yazmışım. Şükürler olsun ki, aklıselim galip gelmekte ve yeni bir İstiklal destanı yazılmaktadır.

Neler söylemişiz:

Türkiye olarak nihayet kendi öz kimliğimize kavuşmanın ve bu kimlikle yeni bir Türkiye kurmanın eşiğindeyiz.

Bu büyük kuruluş, inşallah AK Parti ve MHP’nin oylarıyla gerçekleşecektir. “İstiklal Fermanını” yazmak bu iki partiye nasip olacaktır.

Her iki partinin milletvekilleri, “İstiklal Fermanını” yazan vekiller olarak tarihe geçecekler. Arkalarında bırakacakları en büyük şerefli mirasları bu olacaktır.

Umarız ki, üç günlük dünyanın geçiciliğine aldanıp, bin yıllık bir devletin kendine dönüş fırsat ve imkânını kaçırmazlar.

Hepimizin bildiği gibi ülkemiz son onbeş yıla kadar siyasi istikrara kavuşamamış, geçmiş iktidarların üzerinde, İttihat ve Terakkinin kötü artıkları hâkim olmuştur.

Şimdi de yine aynı zihniyetin çelimsiz artıkları, soylarının izinden giderek, yeni Türkiye’nin önünü kesmeye çalışmaktadırlar.

Ülkemiz, Batı beslemeli İttihat ve Terakki zavallılarından kurtularak, kendi özüne dönerek, özünden aldığı enerjiyle, “Milli Devlet” hüviyetine kavuşmalıdır.

Büyük Osmanlı Devleti’ni de içeriden çökertenler, İttihat ve Terakkicilerdir. Bugün yeni Türkiye ve yeni anayasaya karşı çıkan Haçlı sömürgeciliğinin elemanları da yine aynı zihniyetin kalıntılarıdır.

Malum kesimin Türkiye’ye dair istediği tek fotoğrafı vardır. Baskı ve şiddet yoluyla iktidarı işgal ettikleri yıllarda da aynı manzaralar yaşanmış ve görülmüştür.

Türkiye’yi öyle bir noktaya getirip yönetmek veya yönettirmek istiyorlar ki, “Devlet ve millet aklı büzüşmüş, ruhu kamaşmış, iradesi pörsümüş, umumi felç geçirmiş olsun”.

Türkiye üzerine ihanette ittifak etmiş yerli ve yabancı bütün örgütlerin beklediği ve istediği böyle bir devlet-millet fotoğrafıdır.

Ülke ve toplum olarak bu kirli geçmişten kurtulmak ve “milli istiklalimizi” elde etmek mecburiyetindeyiz.

Kendi toplumuna ve devletine karşı “aidiyet” duymayanların, dünyanın hiçbir ülkesi ve milletiyle barışık yaşaması mümkün değildir.

Böylelerin beyni, kendi milletinin gerçeklerine karşı paslı ve keçelidir. Bilge insanlarımız bu tür kişilikleri şöyle tarif eder:

- “Kendi halkının manevi ve ahlaki hayatını, sosyal ve siyasi kanun ve prensiplerindeki olgunlukları, yani milletin dehasını gösteren; milli, fikri ve ahlaki varlığını meydana getiren kıymetleri bilmedikleri için küçümser, hatta tahkir ederler”.

Elbet, AK Parti ve MHP’li vekiller, nasıl bir zihniyete karşı mücadele ettiklerini bilmekte ve görmektedirler.

Yeri gelmişken “İstiklal Fermanı” yazacak vekillerin bildiklerini, bir kere de buradan tekrar edelim.

Biz Osmanlı Devleti’nin devamı bir toplumuz. Bu hakikati inkâr edenler yahut aleyhinde bulunanlar, memleketimize ve milletimize karşı düşmanca tavır almaktadırlar.

Doksan yılda ancak yakalayabildiğimiz devlet-millet bütünleşmesi güçlendirilmeli ve artık ülkemiz rayına oturtulmalıdır. 

Yeniakit

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat