Türkçe Müslüman Bir Dildir

  • GİRİŞ19.07.2018 14:22
  • GÜNCELLEME19.07.2018 14:22

“Türkçe, ilk defa cahillerle solcuların elinde soysuzlaştırılmıştır”. Prof. Dr. Necmettin Hacıeminoğlu.

Topraklarımızda İslam’ın yayılması, anlaşılması ve yaşanması hususunda talebelerine önderlik eden ve Kelime-i Tevhid’in izini takiple, büyük bir medeniyetin kurulmasını sağlayan isimlerin başında Hoca Ahmet Yesevi Hz.leri gelir.

Ahmet Yesevi Hz.leri, Türkçe’nin Müslüman bir dil olduğunu, bu yüzden Divan-ı Hikmet’i Türkçe söylediğini ifade eder.

¥

Bizim konuştuğumuz dokuz asırlık Türkçe, yalnız Türkiye’de değil; İran, Kafkasya, Orta Asya, Kerkük, Kıbrıs ve bütün Balkanlar’da konuşulmaktadır.

“Öz Türkçe” yahut “arı dil” gibi uydurmalarla dilimiz soykırıma uğramıştır. Bırakın büyük babalarımızla, büyük annelerimizle aramızdaki dil anlaşılmazlığını, bugün bile genç babalarla, genç annelerle çocukları aynı dili kullanamaz ve anlaşamaz haldedirler.

Serseri mayın gibi nerede patlayacağı belli olmayan bu anlaşamamak, dilimizi farklı şekilde soysuzlaştırmaktadır.

Oysa millet olabilmenin ilk şartı, fertlerin ortak milli bir dile sahip olmalarıdır.

Nitekim “millet” mefhumu tarif edilirken, ortaya çıkan çeşitli görüşlerin hepsinde; “dil birliği” ilk temel unsur olarak daima başta gelmiştir.

¥

Tarih, duygu, gaye ve ruh birliği; bir milletin tarih içinde devamı, gelişimi ve yaşayabilmesi; dilin varlığının, bütünlüğünün ve canlılığının korumasına bağlıdır.

Türkçe’nin uğradığı soykırımdan kurtulmaması, milletimizi bir arada tutan değer yargılarının yıllardır göçük halde yaşadığını göstermektedir.

Türkçe’nin uydurukça kelimelerden arındırılıp, yerine asıllarının gelmesi, dilde yapılan büyük tahribatı kısmen de olsa tamir edecektir.

Dilimizin yabancı kelimelerden temizlenmesi, nesiller arasındaki kopuklukları giderecek, milli birliğimizin ve bekamızın teminatı olacaktır.

Millet bütünlüğünün gittikçe artan bir sağlamlık kazanması; nesillerin ve fertlerin birbirlerini tanımaları, anlamaları, kaynaşmalarıyla mümkündür.

Bu da toplumumuza ait manevi servetlerin, dil yoluyla nesilden nesle ziyan edilmeden aktarılması demektir.

¥

Ezcümle:

Dilimize iki ana dil dâhil olmuştur. Arapça ve Farsça. Onlar da bize ait milli kültür içerisinde Türkçeleşmiş ve bu halden, kendisini bu topraklara bu millete ait hisseden hiç kimse şikâyetçi değildir.

Dil, milli kültürün bütün muhtevasını taşıyan bir vasıtadır ve milletimizin; ilim, düşünce, sanat, edebiyat sahalarında kökleşmiş değerlerini tanımak, anlamak, sevmek ve devam ettirmek için yegâne şirazedir.

Bu ölçü kaybedildiği için yeni yetişen nesiller köksüz, idealsiz ve her bakımdan cılız bir kimlik ve kişiliğe olabilmektedir. Ve günümüz gençliğinde böylelerin sayısı hadsizdir.

Mesela çokbilmişlere bir örnek verelim:

Hemen herkesin sıkça kullandığı “Stres” kelimesinin Türkçe karşılıkları şöyledir:

“Dert, Gam, Kahır, Keder, Gussa, Yeis, Tasa, Mihnet, Elem, Üzüntü, Endişe, Kasvet, Nedamet, Melal, Enduh, Hüzün, Hüsran, Hicran, Izdırap, İnkisar, Kâbus, Hafakan, Teessüf, Teessür, Vehim, Buhran, Matem, Gaile”. Toplam 28 kelime ama dahası da var.

 

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat