Başbakan Davutoğlu ve Türkiye devrimi..

  • GİRİŞ22.08.2014 10:57
  • GÜNCELLEME22.08.2014 10:57

Bir parti söylemi, siyasi şov değildir.

Yeni Türkiye bir projedir. Yüz yıl aradan sonra Türkiye'nin yeni baştan dizayn edilmesi, yeniden kurulması projesidir.

Yeni Türkiye, Birinci Dünya Savaşı'nın bitişinin, yeni bir ülke inşa edilmesinin ilanıdır.

Her felaketten sonra yepyeni bir yükseliş başlatan Anadolu'nun, Dünya Savaşı'na ve ondan sonraki yüzyıllık vesayet dönemine cevabıdır, meydan okuyuşudur.

Yeni bir kuruluş sözleşmesi, yeni bir toplumsal sözleşmedir.

Zihinlerimizdeki sınırları kaldırmadır. Bize dayatılan çatışma alanlarına, yapay siyasi kimliklere göre kamplaşmaya son vermedir. Ülke olarak, millet olarak, Anadolu olarak bir Selçuklu, bir Osmanlı idrakiyle; tarihi, kardeşliği, dayanışmayı, ortak hafızayı bugüne çağırma girişimidir.

Yeni Türkiye demek dış politikada, ekonomide, sosyal politikalarda ve Türkiye'nin yüz yıllık perspektifinde köklü, yapısal değişimler demektir. Ezberlerin bozulması, siyaset dilimizin yenilenmesi, ülkeye ve dünyaya bakışımızın kökten değişmesi demektir.

ULUS DEVLETTEN DÜNYA DEVLETİNE

Ulus devletten dünya devletine dönüşün yol haritasıdır. İçe dönük devlet olmaktan dışa dönük, coğrafya ve dünyaya açılan Türkiye demektir.

İster kabul edin ister etmeyin, Tayyip Erdoğan bu büyük dönüşümün mimarıdır. Bu öncülüğünü Türkiye'nin doğrudan halkoyuyla seçilmiş Cumhurbaşkanı olarak çok daha güçlü bir şekilde devam ettirecektir.

Ahmet Davutoğlu'nun AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan olarak tercih edilmesi Yeni Türkiye projesinin en kritik eşiklerinden biridir. Büyük yürüyüş, bugüne kadar olandan çok daha güçlü biçimde devam edecektir. Erdoğan ve Davutoğlu, güçlü bir kabinenin ve güçlü halk iradesinin desteğiyle yirminci yüzyıl parantezini kapatacak, defterini dürecek, yeni Türkiye'nin kuruluşuna imza atacaktır.

Türkiye'nin siyasi tarihinde hiçbir dönemde, doğrudan seçilen ve Türkiye'ye öncülük eden güçlü bir Cumhurbaşkanı, onunla aynı perspektife sahip güçlü bir Başbakan ve arkasında millet desteği olmamıştır.

Bu tarihsel kırılma döneminde, yeni bir tarihin başlangıç döneminde bütün bunların rastlantı olduğunu sanmak kör olmak demektir. Selçuklu-Osmanlı birikimi, hafızası ve bilinci Erdoğan ve Davutoğlu üzerinden Cumhuriyet'e aktarılıyor. Dünyanın en güçlü siyasal mirası ile yeni bir kuruluş şekilleniyor.

Bu dönemi, Türkiye'nin geleneksel siyasal geçmişinin bir parçası olarak görmek talihsizlik olur. Bu dönem, sadece Türkiye'nin değil coğrafyanın siyasal şekillenişinde derin izler bırakacaktır. Yeni Türkiye, bu anlamda, ilk kez küresel iktidar paylaşımında bir aktör olarak öne çıkacaktır.

TARİH İHANETİ YAZACAK

İşte bu yüzden; yeni bir ülke inşa edenlere, coğrafyaya bir şeyler söyleyenlere, küresel iktidar alanından pay isteyenlere bu denli saldırılması anlaşılabilir bir şeydir. Ama saldırı içeriden geliyorsa, dışarıyla, bu sürece karşı olanlarla iş tutuluyor demektir ve bu ihanettir. Öyle gelişi güzel bir karşı duruş değil, Türkiye'nin siyasi tarihinde sayfalar işgal edecek bir ihanet türüdür. Zaman kimin ne tür bir pozisyon tuttuğunun en önemli olduğu zamandır.

Güçlü Cumhurbaşkanı, güçlü Başbakan, güçlü kabine ve güçlü toplumsal destek/akış güçlü bir Türkiye'nin temeli atılıyor. Erdoğan yeni Başbakan'ın kim olacağına dair sorulara hep bu formülle cevap verdi.

Öyle de oldu... Davutoğlu, Anadolu'nun bağrından çıkan yeni Başbakan, bütün donanımıyla bu büyük projenin Erdoğan'dan sonraki en büyük uygulayıcısı olacaktır.

YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ

Yorumlar1

  • Fatma Erol 9 yıl önce Şikayet Et
    Atatürkçü maskesi takanlar!. Gençliğe hitab eden Atatürk;2002 öncesini ne güzel anlatmış.AK Parti hükümetleriyle bir kurtuluş savaşı başladı.Önce Fakru zaruret içindeki halk mümkün olduğu kadar rahatlatıldı.Sonra işgal edilmiş Polis kalesi ve MİT kalesi kurtarıldı.Sonra darmadağın olan ordumuz ve Tersanelerimiz kurtarıldı.Fakat dış düşmanlar boş durmadı;içerdeki vatan hainlerini kullanarak,polisin ve yargının bir kısmını tekrar ele geçirip,karşı saldırıya geçtiler.Ellerindeki basın ordusu,siyasi partileri ve kiralık toplum mühendisleriyle birlikte topyekün bir saldırıya geçtiler.Yüzyıllardır düşmanla savaşan Anadolu halkı meydanlara inerek RTE nin arkasında muazzam bir ordu oluşturdu.Sahil kesimlerini ele geçirmiş İttihat ve terakkiciler de dahil olmak üzere TC düşmanlarına ard arda 2 büyük meydan savaşı yenilgisi yaşattı.Çankaya kalesini de alarak,tam bağımsızlığa bir adım daha yaklaştı.Şimdi en büyük iş sırada.Gençlerimize ''hitabeti''doğru dürüst anlatmak.Dış ve iç düşmanları tanıtmak.Çok zor ama MECBURUZ.
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat