Örneğin görülmemiş siyasi mühendislik yürütülüyor..

  • GİRİŞ02.09.2019 11:08
  • GÜNCELLEME02.09.2019 11:22

ürkiye’de çok ciddi, daha önce görülmemiş ölçüde yaygın, bütün siyasi kimlikleri “tek cephe”de toplayan bir siyasi mühendislikçalışması yürütülüyor.

 

 

Yapılmak istenen şey, yeni bir siyasi hareket, yeni bir siyasi tez ya da kimlik değil. Bir siyasi parti ya da oluşumun çok ötesinde bir çalışma yürütülüyor.

 

Bu planlamayı yapanlar, muhafazakâr, İslâmcı, solcu, liberal, milliyetçi, Kürtçü, bütün yapıları aynı “cephe”de toplamaya çalışıyor.

 

 

ARTIK PARTİ KİMLİĞİ YOK. HEPSİNİN TEK HEDEFİ VAR, TÜRKİYE’Yİ DURDURMAK…

Onlara göre artık CHP yok, HDP yok, Saadet yok, İyi Parti yok.. Bu partilerin dışında kalan daha marjinal siyasi çevreler, organizasyonlar yok.

Bunların dönemi geçti. Bütün bu parti kimlikleri devri bitti. Laik-İslâmcı, liberal-solcu gibi ayrımlar yok. Bugüne kadar Türkiye’nin geleneksel siyasi çizgilerinin tamamı artık olmayacak.

Onlara göre tek bir siyasi planlama, tek bir hareket, amaç, tek bir mücadele var: O mücadele de, Türkiye’nin bugünkü yükselişinin, güçlenmesinin, kendi havzasına dönmesinin, kendi tarihine ve hafızasına dönmesinin önüne geçmek.

HİÇBİR ŞEKİLDE YERLİ BİR PROJE DEĞİL. BU CEPHE BİR MÜDAHALE HAZIRLIĞIDIR. AK PARTİ’DEN ‘KOPARILANLAR’ DA ORADA!

Bu hiçbir şekilde “yerli”, “Türkiyeli” bir planlama değil.

Hiçbir şekilde Türkiye’nin önceliklerinden doğmuyor.

Hiçbir şekilde “daha iyi yönetim” ya da “Türkiye’yi yönetme” iddiasından kaynaklanmıyor.

Arkalarındaki akıl, planlama ve örgütlenme biçimleri, kullandıkları siyasi dil, toplumun sinir uçlarını hareket etmeye yönelik tahrikleri tamamen “çokuluslu” bir nitelik gösteriyor.

AK Parti’den ayrılıp yeni siyasi oluşumlar için kolları sıvayanlar da bu “cephe”nin içindedir. Onların yol ve yordamları da bu “cephe’nin önceliklerine göre biçimlendiriliyor. Çünkü onlar ayrılmıyor, onlar “koparılıyor”.

CHP’NİN, SAADET’İN, İYİ PARTİ’NİN, PKK’NIN, FETÖ’NÜN VE AK PARTİ’DEN AYRILANLARIN CÜMLELERİ NEDEN AYNI?

“Yerli” alandaki MHP’yi böldükleri gibi, AK Parti’yi de bölüp bir “muhafazakâr İyi Parti modeli” oluşturup cephenin eksik yanının tamamlanması hesaplanıyor.

“Her şey güzel olacak”, “birbirimizi seveceğiz” cümlelerinin ötesinde hiçbir vaat, hiçbir yeni söz, hiçbir siyasi tez ben şahsen bugüne kadar göremedim.

Bugüne kadar en güçlü tezleri, Atlantik çevresinin ve Avrupa başkentlerinin Erdoğan’a yönelik yıkıcı eleştirilerini sistematik biçimde, “organize eleştiri”ler içimde yapmaları oldu.

Ama bu tez, bu dil de onlara bir klasör içinde verilmiş gibi. CHP’nin, Saadet’in, İyi Parti’nin, PKK’nın, FETÖ’nün ve AK Parti’den ayrılmak isteyenlerin cümleleri tamamen aynı.

Bu kadar rastlantı mümkün değildir.

Bu bir siyasi projedir, herkes aynı yerdedir. Dolayısıyla, ayrı yapılar olduğuna bakmayın, tek bir çekirdek, tek bir merkez ya da güçler koalisyonu tarafından formatlanmaktadırlar.

PKK VE FETÖ’NÜN ORTAK ÖFKESİ ONLAR.

Bu cephe, tamamı, FETÖ’ye sempati duyuyor. Onlarla iyi ilişkiler kurup, onların “kalan” imkânlarına ve muhalefet argümanlarına sarılıyor.

Bu cephe, PKK ile tam bir uyum içinde. Türkiye’nin dağ-taş mücadele verdiği teröre demokrasi kamuflajı giydirip, güya “yeni bir yaklaşım” gibi ambalajlayıp durdukları yeri ve bu ilişkileri pazarlıyor.

Erdoğan’a, iktidara, Cumhur İttifakı’na, Selçuklu’dan beri bu milletin devlet olma düşüncesine karşı öfkeleri, PKK’nın, FETÖ’nün birleşik öfkesinden başka bir şey değil.

Diyebilirim ki, söz konusu “cephe”nin çekirdeğini “FETÖ-PKK” oluşturuyor. Diğer siyasi partiler, muhalefet örgütlenmeleri ve söylemleri tamamen bu çekirdeğin etrafında toplanıyor.

PROJENİN PATRONU, CEPHENİN SAHİBİ ABD: HADİ ONA TEK CÜMLE ETSİNLER DE GÖRELİM!

Ama mesele bu da değil. Siyasi mühendislik, planlama ve uygulama çok daha geniş güçlere, çevrelere dayanıyor. Aslında projenin sahibi, patronu gizli değil.

Uygulayıcısı da, çatıyı biçimlendirenler de, kimlerin bu cephede yer alacağını belirleyenler de, onlar için ortak bir siyasi dil tayin ederler de bu “Atlantikçi” merkez..

FETÖ’yü kim Türkiye’nin başına musallat etmişse, patronları kimse, kim 15 Temmuz’da Türkiye’ye saldırmışsa, bu siyasi mühendisliğin mimarı da, sahibi de, patronu da onlar.

Bu cephede yer alan, almaya hazırlanan hiçbir siyasi çevre; PKK’yı küstürecek bir açıklama yapmaz, yapamaz. FETÖ’ye açıktan tavır almaz, alamaz.

HER YERDE TÜRKİYE’NİN KARŞISINDA YER ALIYORLAR.

ABD’nin Türkiye’ye baskılarına, terörü desteklemesine, müdahale girişimlerine karşı çıkmaz, çıkamaz. Suriye’nin kuzeyinden çevrelemeye, Doğu Akdeniz’den sıkıştırmaya karşı tek cümle etmez, edemez.

Ama ABD’nin ekonomiyi çökertme girişimleri için müthiş bir sevinç duyarlar. Türkiye’nin kendini tehdit eden yapılara müdahalesinden rahatsızlık duyarlar. Ellerinden gelse Türkiye ve Rusya’yı bugün savaşa sokarlar.

Askerlerimizi hemen Suriye’den çeker, Anadolu içlerinde PKK ile mücadeleye anında son verirler.

TÜRKİYE İÇİN NİHAİ BİR HESAPLAŞMA

Sözünü ettiğim şey, devasa bir siyasi projedir. Belki Türkiye için nihai bir projedir. Bugüne kadar hiç görmediğimiz ölçüde bir çokuluslu ittifakı içeride kurma projesidir.

PKK ile yapamayanlar FETÖ’yü devreye soktu. Onunla da başaramayınca muhafazakâr çevrelerle oyun kurmaya başladı. Çünkü milli ve muhafazakâr bir iktidar alanı ancak muhafazakârların katılımıyla dağıtılabilirdi. Onları da içine alacak şekilde çok geniş bir oluşumun nasıl hazırlandığını apaçık izliyoruz şimdi.

Bu proje Türkiye’ye karşı bir projedir. Dışarıdan çevreleme ve içerideki cephe ile Türkiye’yi durdurmanın hesabı yapılıyor.

İkisinin de amacı aynıdır. İkisi de Türkiye’yi kontrol altına almak, tarih havzasından yeniden çıkarmak, ABD denetimine hapsetmek için yapılıyor.

“TÜRKİYE EKSENİ”NDE DEMİRLEYENLE “ÇOKULUSLU EKSEN”E KAÇAN AYRIŞIYOR.

Atatürkçülerle PKK’yı aynı cepheye koyanlar, bazı muhafazakâr çevreleri de ABD istihbaratının kucağına atmıştır. Bugüne kadar “İslâmî kimlikli” terör örgütleri kuranlar, şimdi STK’lar üzerinden muhafazakâr oluşumlara girişmiştir.

Türkiye’de hangi siyasi kimlik olursa olsun hepsi ayrışmıştır, ayrışacaktır. “Türkiye Ekseni”nde demirleyenler ile “Çokuluslu Eksen”e yelken açanlar ayrışıyor, ayrışacaktır. Sözünü ettiğim siyasi mühendislik bunun üzerine kurulmuştur.

Ayrışmaların dramatik örneklerini hep birlikte izliyoruz. İslâmcısından solcusuna, muhafazakârından milliyetçisine, “yerli” olmayanların nasıl kendilerine gösterilen mevzilere yöneldiğini, nasıl kendilerini besleyenlerin cephesine koştuğunu görüyoruz.

FETÖ VE PKK ÖFKESİ VE DİLİ YAYGINLAŞIYOR.

Bugüne kadar PKK ve FETÖ vardı. Artık çok daha geniş bir cephe inşa ediliyor. Bugüne kadar “yanımızda”, “aynı mevzide” gördüklerimizin nerelere gideceğini acı içinde göreceğiz.

FETÖ ve PKK öfkesi de, dili de yaygınlaştı, genişledi. Onları üzerimize salanlar, çok daha güçlü bir ordu hazırlıyor. Onlarla gelecekler. Bütün uğraşlar, Anadolu’daki bin yıllık tarihimizi bir kez daha kesintiye uğratmaya dönüktür.

Onların hiçbir şekilde Türkiye’nin yanında olmayacaklarını göreceksiniz. Mesele sadece İmamoğlu’nun HDP ile dayanışma ziyareti değildir. Mesele sadece CHP’nin HDP’lileşmesi değildir. Hepsi aynı yerdedir.

TÜRKİYE BÜYÜK SINAVLARDAN GEÇECEK, O OYUN BOZULACAK..

Ama unutulmasın; bu “kaba” örgütlenme gizlenebilir değil artık. Şimdilik o cephenin içinde bir şekilde yer alanların önemli bir bölümü,yarın gerçeği görünce Türkiye’nin yanına koşacaklardır.

CHP içindeki vatanseverlerin, İyi Parti içindeki milliyetçilerin, Saadet’in çilekeş seçmenlerinin, İslâmcı yapılar içinde olup da bugün çokuluslu mühendisliğin içine sürüklenenlerin kendilerine geleceğinigöreceğiz. Çünkü Türkiye, onların tahmin edemediği sınavlardan geçecek ve bu sözünü ettiğim çevrelerde şok etkisi yapacak.

Türkiye’yi küçültmeye çalışanlardan iktidar satın alma dönemi tarihe karışmıştır. Belki oynayacakları son oyun olacaktır. Bu siyasi mühendislik de, ona umut bağlayanlar da, treni kaçırmamak için koşuşturupduranlar da, tarihin yanlış sayfalarına yatırım yapmaktadır.

“TÜRKİYE EKSENİ”NE GÜÇ VERME ZAMANIDIR.

Muhafazakâr, milli ana omurga güç kazanacaktır. Çünkü denklem sadece Türkiye ile sınırlı değildir. Küresel ölçekte güç kaymaları, siyasi eğilimler, merkez iktidar alanlarına güç vermektedir. Bu, her devlette böyledir. Türkiye’nin geleceğe dönük iktidar alanı da Selçuklu, Osmanlı, Cumhuriyet sürekliliğinde demirleyenler tarafından formatlanacaktır.

Öyleyse “Türkiye Ekseni”ne güç verme zamanıdır.

Yenişafak

Yorumlar8

  • Ali29 4 yıl önce Şikayet Et
    Türkiye'yi bölmek parçalamak üzere dizayn edilmiş bir blok ve her daim güçleniyorlar. 15 temmuz bizim için büyük bir fırsattı en şerefli işi Ömer Halis Demir yaptı darbeci generali gebertti kendisi de şehit oldu. Allah mekanı cennet olsun. Biz bilemedik o gece hepsinin kafasına sıkılacaktı, yanlış yaptık. Hem de ne kadar Türkiye düşmanı varsa o gece hepsinin işi bitecekti, sonra gerideki çapulcularla da yargıyı meşgul ederdik. O gece darbecilerden belki bir kaç kişi geberdi, ama bu tarafta 250 vatan evladımız şehit oldu.
    Cevapla
  • bayram 4 yıl önce Şikayet Et
    tespitler yerinde her zaman uyanık ve güçlü bişir ve beraber olmak zorundayız
    Cevapla
  • murat 4 yıl önce Şikayet Et
    hocam bu sefer bu ülkenin dinine saldırı başladı müslümanları devlete soğutmak ama hükümetten tık yok
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • Alaattin 4 yıl önce Şikayet Et
    Bu memleket ne hainler gördü Yüce Allahın izni ile hepsinin hakindan gelindi yinede gelinecek islam sancağının direğinin tek dikili olan yeri türkiye cumhuriyetidir ne cezayire ne arabistana ve başka sozde müslüman ülkelere benzemez Allahım yar ve yardımcınız olsun
    Cevapla Toplam 3 beğeni
  • kmsk 4 yıl önce Şikayet Et
    " Türkiye’nin geleceğe dönük iktidar alanı da Selçuklu, Osmanlı, Cumhuriyet sürekliliğinde demirleyenler tarafından formatlanacaktır." ....bağlamın çok kapalı kaldığını söylemem gerek. format atan mı? format attıran mı ..?
    Cevapla Toplam 1 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat