İmam-Hatipleri savunmak

  • GİRİŞ05.07.2012 09:20
  • GÜNCELLEME05.07.2012 09:20

Sayın Mümtaz’er Türköne’nin İmam-Hatipler misyonunu tamamladı” fikrine karşı geçen hafta “İmam-Hatipleri kim açar kim kapatır?” sorusuyla başlayan bir yazı kaleme almıştım.

O’na hitaben:

Mevzuyu köşe yazısı denemesinden çıkarın; örneğin Abant’ta “İHL’ler niye kapatılmalıdır/kapatılmamalıdır?” temalı bir çalıştay tertip edin. Tarafları da davet edip hususu masaya yatırarak, uzmanlarla çıktılar üretip noktayı koyalım ve gündemden düşürelim ki birileri sakız gibi tekrar çiğneyip enerjimizi heba etmesin

demiştim.

Konuyu Prof. Dr. Hayrettin Karaman başta olmak üzere Cemal Nar Hoca, Türkiye İmam Hatipliler Vakfı Başkanı Ecevit Öksüz, İmam Hatip Liseleri Mezunları ve Mensupları Derneği Başkanı Hüseyin Korkut, Ensar Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı İsmail Cenk Dilberoğlu ve adını zikredemediğim birçok kişi ele aldı ve görüş belirtti.

Önerdiğim “Çalıştay”, fiziksel olarak buluşmasak da sinerji üreten bir toplantıya dönüştü bile.

Öncelikle şunu belirtip altını çizelim; Bu fikrî tartışmadan (müsademe-i efkâr) Türk basınındaki klasik anlamıyla kişi ve kimliklerin öne çıktığı, ötekileştirici ve kısır polemik(ler) çıkmaz.

Kimden, nereden ve hangi amaçla gelirse gelsin her eleştiri değerlidir ve dikkate alınmalıdır. Eleştirinin, eleştirilenin faydasına temellük etmesi onun tabiatına ve kabiliyetine bağlıdır. Hakaret bile içerse, eleştiri eleştirenden çok eleştirilene hizmet eder. Bu sebeple, yazılanların altındaki bazı yorumlarda gördüğüm ölçüsüz tepkilerin aksine Sayın Türköne’ye teşekkür etmeliyiz.

Eleştirmen, eleştirdiği için eleştirilmemeli bilakis teşvik edilmelidir. Çünkü deyim yerindeyse Türköne’nin yazısı enfiye görevi gördü ve “hapşırdık”.

Hayrettin Karaman Hoca devam yazıları ve zarif üslubuyla konuyu enine boyuna ele alıyor zaten. “Su gelince teyemmüm bozulur” diyerek hususa başka bir pencere açacağım.

Sayın Türküne müteakip yazısında “savunmaların hepsi İmam Hatiplerin geçmişine dair. İmam Hatipli bir gelecek vizyonunu, İmam Hatipli bir gelecek misyonunu kimse tarif edemiyor” demiş.

Tüm söylenenleri geçmişe dair İmam-Hatip savunusu olarak görmek dar bakış açısının ifadesidir.

Önceki yazımda kurduğum “İHL’ler Türkiye’ye özgüdür ve özgündür. Daha ileri gidip bu verimli ve hayırlı modelin İİT (İslam İşbirliği Teşkilatı) üyesi ülkelere bile önerilmesi gerekir. Gerçi Sahra Altı Afrika’dan ve MENA Bölgesi’nden gelen Müslüman öğrencilerle bizimkiler aynı sıraları paylaşmaya başladılar bile. Aynı ufku paylaşmaları ise biraz zaman alacak...” cümlesi İmam Hatipli bir gelecek misyonu ve vizyonuna atıftı.

Daha da açmak gerekirse; İmam-Hatip Liseleri geçmişte yerel biçimde başlayıp ulusal düzeye çıktılar. Gelecek misyonu ise artık yaygın olarak uluslararası boyut kazanmasıdır.

Süreç zaten başladı.

Örneğin tamamen sivil inisiyatifle kurulan İşkodra’daki (Arnavutluk) İmam-Hatip Lisesi 2008’de verdi ilk mezunlarını (diğerleri Dıraç, Kavaye, Berat, Girokastra Serrik ve Korça’da). Bulgaristan’da üç İmam-Hatip Lisesi (Şumnu, Mestanlı ve Rusçuk) bulunuyor. Hırvatistan’daki İmam-Hatip Lisesi 28 Şubat benzeri sıkıntı yaşayınca müfredatını aynı tutup ismini değiştirdi ve Dr. Ahmed Smayloviç Lisesi adıyla ilk mezunlarını verdi. İstanbul İmam-Hatip Lisesi’nde üç kıtadan 100 öğrenci eğitim görüyor. Konya’da açılacak Uluslararası Mevlana İmam-Hatip Lisesi yakında 71 ülkeden öğrenci almaya başlayacak. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Nisan 2012’de ziyaret ettiği Bosna-Hersek’teki Hüsrev Begova İmam-Hatip Lisesi’ni (Gazi Hüsrevbey Medresesi) saymama gerek var mı bilmiyorum!

Türkiye’deki İHL’lerde okumak için aralarında Nijerya, Gana, Kamerun, Togo, Ekvator, Çad, Gabon, Senegal, Mali, Bosna Hersek, Arnavutluk, Kosova, Makedonya, Romanya, Hırvatistan, Bulgaristan ve hatta Sırbistan’ın bulunduğu 71 ülkeden öğrenciler başvuruda bulunuyor.

...

Türkiye’de resmi ideoloji dönemsel dalgalanmalar gösterse dahi İmam-Hatipler mesleki ana arterden çıkıp topyekun siyasi bir yöne sapmamışlardır. Üstelik yetişen yeni nesil(ler) Californiya Sendromu’nu yaşayıp “zevk kuşağı” biçiminde (d)evrilmeye meylederken bu okulların geleceğe dair misyonunu hâlâ yerel ve iç politika odaklı düşünmek ne kadar doğru!

Yazıyı Türk Okulları’nın tertip ettiği Türkçe Olimpiyatları için sarf ettiğim aynı cümle ile bitirmek istiyorum: “Gelecek on yıllarda bu çabaların kelebek etkisini, çarpan etkisini ve çığ etkisini hep birlikte göreceğiz” (Yazının tamamı için lütfen tıklayınız).

KISA MESAJ HATTI:

Şer’i olanla şer arasındaki sınır çok kalındır.

ihsantoy@tasam.org

Yorumlar2

  • Abdullah 11 yıl önce Şikayet Et
    kim demiş ihl misyonunu tamamladı diye??. bu iddiada bulunanlar kim oluyor ki, yok imam hatipler misyonunu tamamladı diye sağda solda laf üretiyorlr. imam hatiplerin misyonu asıl yeni başlıyor da bazılarının telaşı ondan... bu okulları millet kendi öz parası ve gayretiyle açtı. eğer kapatacaksa bu okulları yine bu millet kapatır. hariçten gazel okuyanlara kimlerin borazancıbaşı acaba? teşekkürler ihsan bey... çıkışın bir maraşlıya yakışır cintendir. imam hatipler bu ülkenin gerçek tarihini tekrar yazacaklar. göreceğiz. göreceksiniz. zaten bütün korkular ve telaşlar bundan değil mi?
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Kürşat Kadir ALPEREN 11 yıl önce Şikayet Et
    ihl'ler misyonunu tamamlamamıştır elbette!. imam hatip liselerinin gerekliliğini tartışmaya gerek yok. lakin imam hatip liselerini eskiye döndürmek için sahiplenme işini kim başlatacak? sayın yazar çocuğunuzu imam hatip lkisesine gönderdiniz mi? ya da sadece syın yazar değil, bu işi savunan hükümetin bakanları, bürokratları imam hatip lisesesleri ile ilgili dernek başkanları-üyeleri imam hatip liselerine çocuklarını gönderdiler mi acaba? yani sahip çıkar görünümüden çıkıp kim sahip çıkma işini üstlendi acaba? bence sadece halka bırakıldı bu iş.
    Cevapla Toplam 7 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat