Yemen’deki ateş nereleri sarar?

  • GİRİŞ28.03.2015 11:58
  • GÜNCELLEME29.03.2015 09:37

Dış politikada at gözlüğü, yani meselelere dar açıdan bakmak tek kelime ile felakettir… 

Eğer Suriye’de ne işimiz var, Irak’ta ne işimiz var, biz kendi işimize bakalım derseniz, çok geçmeden komşu ülkelerdeki problemlerin jet 
hızıyla sizin ülkenize dalış yaptığını dehşet içinde görürsünüz! Siyasi muhalefetin söyleminde, genellikle böyle bir dil öne çıkıyor. “Başkalarının işine karışmayalım…” 

Tamam karışmayalım. Ama onların iç işi olarak gördüğümüz gelişmeler, eninde sonunda bizim ulusal güvenliğimizi tehdit eder duruma gelecekse 
ve geliyorsa, biz hâlâ deve kuşu gibi kafamızı kuma mı gömeceğiz? 

Bakınız Humeyni Devriminden hemen sonra, 1980 yılında; Saddam Hüseyin, Arap ülkelerinin ve Batı dünyasının maddi-manevi desteğini arkasına alıp 
İran’a, tam sekiz yıl devam edecek savaşı açtığında, bambaşka bir tablo vardı. O vakit kim derdi ki, bir gün gelecek Tahran rejimi, 
merkezî Irak hükümeti üzerinde, mezhep siyasetinden kaynaklanan çok ama çok güçlü bir nüfuza sahip olacak… O kadar ki, Bağdat Hükümeti, kendi 
topraklarının önemli bir kısmında, kontrolü kaptırdığı IŞİD terör örgütüne karşı mücadele ederken, İran’ın milis kuvvetlerinden, subay ve 
generallerinden büyük destek alacak…

Suriye’de de farklı ortam ve etkenlerle, sonuçları aynı yola çıkan bir durum söz konusu. Bugün Suriye ordusunun önemli bir kısmını İranlı generaller yönetiyor ve aynı şekilde milis kuvvetlerini burada savaştırıyor. Şii Hizbullah Örgütü vasıtasıyla, Lübnan’ı da uzun yıllardan beri âdeta İran Garnizonuna 
çevirmiş durumda. Tabii burada en önemli köprü, Suriye’deki kanlı rejimdir. İran bu kadarıyla yetinemezdi. İmparatorluk iddialarını 
yenileyen İran cenahı, yakın zamanda bunun asıl merkezi olarak da Bağdat’ı işaret etti. Gerisini siz hesaplayın artık. Ve Yemen… Son üç-dört yıldan beri baş gösteren hadiseler, aslında bugünü açıkça haber veriyordu. Fakat bölge ülkeleri başka şeylerle meşgul olduğundan, bu gelişmeleri doğru okuyamadı. Bunların başında Suudi Arabistan geliyordu… 

Küresel güçler de farklı hesaplar yüzünden, bütün bu olaylara seyirci kaldı. Yemen’de nüfusun ancak üçte birini teşkil eden Zeydî Husiler, İran’ın büyük siyasi ve askerî desteği ile darbe yapıp devlet başkanı Mansur Hadi’nin elinden kontrolü alıverdi..

yazının devamı için tıklayınız

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat