Sınavlar kaldırılamaz, çünkü ...

  • GİRİŞ04.06.2011 07:18
  • GÜNCELLEME04.06.2011 07:18

Aslında çokça istismar edilen ve yine siyasete malzeme haline getirilen bu konuyu bir süreden beri yazmayı düşünüyordum. Hem yaklaşan sınavlar hem de seçimler, bu konunun istismarını daha da artırır düşüncesiyle bu zamanı uygun buldum.

Be konuyu işi, bilgisi olan ya da olmayan herkes yorumladı. Hatta bazı siyasi partiler, sınavı kaldırmayı dahi seçim vaadi olarak sunuyor. Bütün bunların mevcut gerçeklerle ne kadar ilgisi olup olmadığını yorumlamaya birazcıkta olsa hakkım olduğunu düşünüyorum. Yaklaşık on dört yılını “Rehberlik Umanı” olarak geçirmiş bir kardeşiniz olarak.

Şimdi sınavların neden kaldırılamayacağını ve gerçeklerle niçin bağdaşmadığını vurgulayayım.

Gerekçe bir: Ülkemizde ki hiçbir öğrencinin Boğaziçi Üniversitesine veya ODTÜ’YE girme hakkını elinden alamazsınız. Sınavsız bir sistemde Şırnak ya da Hakkâri’deki bir öğrenciye nasıl fırsat eşitliği sunabilirsiniz? “Sen git kendi ilindeki üniversitede oku” demek haksızlık değil mi?

Bu soruma şu cevabı verebilecekler olacaktır. “Her üniversite kendi sınavını yapsın.” Peki, güzel, kulağa hoşta geliyor fakat bu da yine bu ülkenin gerçeklerini göz ardı eden bir yaklaşımdır.

Gerekçe iki: Çünkü bu ülkenin birçok bölgesi gerekli ulaşım, iletişim ve ekonomik imkânlardan yararlanma konusunda birçok batı iline göre yetersizdir. Bu sınavları takip etmek ve onlar için yeterli miktarda finansal kaynak bulmak birçok öğrenci veya veli için imkânsızdır. Otuz lira gibi bir sınav ücretini dahi ödeyemediği için sınava giremeyen öğrencilerin olduğu bir noktada bunu savunmak bir hayalden ibarettir.

Bu sebeple, bu türden vaatlerin sadece istismar ve oy devşirme olduğunu düşünüyorum. Bu güne kadar, sınavlardan daha objektif bir fırsat eşitliği oluşturulamamıştır. Her sınav operasyonu, yeni bir sınavla karşımıza çıkmıştır. Alfabede harf bırakmayan bu operasyonlar sadece sınavın adını değiştirerek psikolojik rahatlama meydana getirmiştir. Bir de birileri “Bakın, biz yenilik yapacağı dedik ve yaptık.” acizliğini yaşamıştır; öğrencileri umursamadan.  

Nasıl mı? Biraz hatırlatayım “ÜSS, ÖSS, ÖYS, ÖSYS, YDS, ÜDS, YGS, LYS, OKS, SBS vs. vs.” bunlar bir çırpıda hatırladıklarım. Yenilik vadedenler de aslında sadece yeni bir “Akrostiş” oluşturmaktan bahsediyorlar. Çünkü her seferinde sıkıntı ve yenilik vaadiyle bu isimler oluşmuştur. Simdi de “OLGUNLUK” sınavından bahsediyorlar. Umarım oluşturulan bu güvensizlik ortamını dağıtır.   

Bana göre yapılması düşünülen yeni çabalar da bundan ibarettir. Bunun işareti de alınmıştır. Geçenlerde okuduğum bir haber bunu ifade ediyor. “Sınavsız geçiş için adım atıldı.” diye bir haber, doğal olarak ilgimi çekti, detayını okuduğumda ise şu yazıyordu. “YGS ve LYS sınavlarına girmeyip ID ve TOEFL sınavlarına girenler de üniversiteye yerleştirilecekler.” Peki, onlar da sınav değil mi? Hem de hazırlığı hiç kolay olmayan ve ileri derece İngilizce gerektiren uluslar arası sınavlardır. Yani sadece sınavlara bir esneklikten başka bir şey değildir.     

“Sınavları kaldıracağız.” sözü kulağa hoş gelmiyor değil. Fakat gerçekleri değerlendirdiğimizde bunun, bugün için imkânsız olduğunu düşünüyorum. “Sınavlar hiç mi kalkamaz?” sorusuna cevabım da şu olacaktır. Ne zamanki Şırnak Üniversitesi ile Boğaziçi Üniversitesinin eğitim imkânları eşitlenir, diploma değerleri eşit hale gelirse ya da ülke ekonomisi çok yükselir, zenginleşiriz ve iller arası üniversitelerin yapacağı kendi sınavlarına katılımımız kolaylaşırsa o zaman bunlar düşünülebilir. Buda yine sınavların olmadığı anlamına gelemez, yeni bir eleme yöntemini konuşabiliriz demek istiyorum.

Şartlar eşit değilse ve fırsat eşitliği oluşamıyorsa insanları eşitlemenin en adil yolu kesinlikle bilgi ölçümüdür. Biliyorsanız yaparsınız. Bunun sihri ya da mağduriyeti yoktur. Bu, kralın çocuğu için de fakirin çocuğu içinde aynıdır. Çünkü bilgi manavdan ya da bakkaldan, bir kilo elma gibi alınmaz. “Şuradan bir kilo matematik lütfen” diye bir şey yoktur. Herkes çalışarak elde eder.

Sonuç olarak, bugün erken olan ve sadece siyasete malzeme edilen bu konuyu, öğrenciler açısında daha insani ve içerik açısından daha az zorlayıcı noktada eleştirmek daha doğru olacaktır. En azından sınavı zindana çeviren, kaygıları tetikleyen “tuvalet” yasağından vazgeçilmesi gibi…

Diğer noktada vaadlerinin gerekçelerini veya nasılını yani hangi adalet dengesi üzerinde yerleştirme yapacağını ortaya koyamayan her iddia bana göre istismar ve oy devşirme hesabından ibarettir. Bunun yerine “Bütün üniversitelerimizin eğitim seviyesini eşitleyeceğiz, ekonomik uçurumları azaltacağız ve istismarlar önlenmiş olacak.” demek daha inandırıcı olacaktır.                        

İsmail Öz - Haber 7
sosyologioz@hotmail.com

Yorumlar1

  • robin 12 yıl önce Şikayet Et
    KELİMESİ KELİMESİNE DOĞRU. doğru söze ne denir ismail abicim ancak helal olsun denir
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat