Libya’da barış ümidi ve endişeler

  • GİRİŞ20.01.2020 10:58
  • GÜNCELLEME20.01.2020 11:05

Libya’da ateşkesin kalıcı hale getirilmesi ve barışın sağlanması için Berlin’de düzenlenen uluslararası konferansın hedefine ulaşıp ulaşamayacağı belli değil.

 

 

Katılımcıların sicilleri sebebiyle ciddi bir güvensizlik ve kafalarda soru işaretleri var.

Kâğıt üzerinde bir takım kararların alınması verilen sözlerin tutulacağı anlamına gelmiyor.

 

 

Dolayısıyla Libyalıların ve Libya’da barışın sağlanmasını isteyenlerin beklentileri çok yüksek değil.

Trablus’taki Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) yanlılarının haklı endişeleri söz konusu.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da tek bir toplantıyla sonuca ulaşmayı beklemenin gerçekçi olmayacağına dikkat çekerek, “Berlin Konferansı’yla Libya’da tüm sorunlar çözülecek dersek fazla iyimser bir yaklaşım içinde olmuş oluruz” dedi ve arzu edilen hedefe ulaşmak için zirveden sonra da çabaların devam ettirilmesi gerektiğini söyledi.

Türkiye ve UMH, Katar ve Tunus’un Berlin’e davet edilmesini talep etmişti fakat her iki ülke de konferansta yoktu.

Katar hiç davet edilmezken, son dakikada davet edilen Tunus taslak metnin hazırlandığı toplantılara çağrılmadığı için Berlin’deki konferansa katılmayacağını açıkladı.

Libya’da meşru hükümete karşı Hafter komutasındaki teröristleri ve paralı askerleri destekleyen Fransa, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır’ın barışa destek vermeleri beklenmiyor.

UMH yanlısı Libyalıların endişelenmesine yol açan bir diğer sebep de Birleşmiş Milletler Libya Özel Temsilcisi Gassan Selame’nin Hafter yanlısı tavrı.

Herhangi bir anlaşmada BM’ye verilecek rol Hafter lehine yazılacak.

Selame, Berlin’deki zirveden önce yaptığı açıklamada, Libya’da öncelikli hedeflerinin tüm yabancı güçlerin ülkeden çıkarılması olduğunu söyledi.

Bu açıklamayı yaparken Hafter komutasında savaşan Sudanlı, Çadlı, Rus paralı askerlerle UMH’nın anlaşmalar yoluyla yasal bir şekilde ülkeye davet ettiği askeri güçler ve danışmanlar arasında her hangi bir ayrım yapmadı.

Bilakis hepsinin Libya’dan çıkarılmasını istediklerini net bir şekilde ifade etti.

BM temsilcisi olarak tarafsız olması gerekirken Hafter komutasındaki milislerin, BAE ve Mısır’ın sivillere yönelik gerçekleştirdiği saldırıları gizlemek için büyük çaba sarf eden Lübnanlı diplomatın Ankara ve Trablus arasında imzalanan askeri işbirliği anlaşmasından rahatsız olduğu çok açık.

Bu arada, başkent Trablus sakinlerini ve sivil toplum kuruluşlarını temsil eden “Tripolitanian Society” Perşembe günü bir bildiri yayınladı.

Türkiye’ye ve UMH’ye teşekkürle başlayan bildiride, Hafter’e bağlı güçlerin Trablus vilayeti sınırlarından çekilmesi talep edildi.

Bildiride ayrıca, Libya’nın doğusunu kontrolü altında bulunduran kanlı rejimin Trablus’taki yönetime ortak olamayacağı, sadece Trablus vilayeti sınırlarında dahi olsa demokratik ve sivil yönetimden taviz verilmemesi gerektiği belirtildi.

Burga kabilelerinin askeri rejim projesine desteğinin devam etmesi halinde Trablus vilayeti sakinlerinin Birleşmiş Milletler’e başvurarak self-determinasyon hakkı talep edecekleri kaydedildi.

Uluslararası toplum Hafter’i ve destekçilerini durduramazsa Libya’da bölünme ihtimalinin daha güçlü bir şekilde gündeme geleceği kesin.

 Diriliş Postası

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat