F.Bahçe'nin Gazişehir'i bol golle temizleyişini takiben, Başakşehirspor'u da Visca'nın armağanlarıyla indirişi spor medyasında övgüleri tavan yaptırırken, bendeniz tam tersine hiç kimsenin hayale kapılmaması gerektiğini yazdım ve ekrandan söyledim. Çünkü bir yorumcu olarak beni skor tabelası pek ilgilendirmediği gibi, futbol maçının iki takım arasında oynandığı gerçeği yorum yapmaya yöneltiyordu. Yani F.Bahçe'nin hem Kruse hem Muriç'le, hem de önde iki kanat oyuncuyla oynaması, özellikle de ve özellikle kendi alanını iyi kapatıp ya da önde iyi basıp oynayan takımlara kazanma ikramı sunuyordu. 

Ersun Yanal ilk üç maçtaki 7 puana ya da spor medyasındaki müthiş yorumcuların sandalına binmiş ki, çabuk oyuna çıkan, çıkarken etkili paslar yapan önde de aktif ve fırsatları değerlendiren oyuncuları bulunan Alanyaspor'a da aynı kurguyla takımını sundu. 

Bu Ersun Yanal daha neler yapmadı ki? Zanka'yı alıp, Gustavo'yu stopere sürerken, Alper'i oyuna almakla yetinmedi, Deniz'i de kenara çekip, Ferdi'yle yine yukarıda değindiğim dört forvetli kafaya yapışıp kaldı. Hele hele Rodrigues'in çıkıp Mevlüt'ün oyuna girişi Ersun Yanal'ın lisansının yeniden gözden geçirilmesi gibi bir anlam taşıyordu. 

Alanyaspor oyunun ilk bölümünde yukarıda da değindiğim gibi bekleyip, arkadaki enine derinliğine genişleyecek sahalara çıkmayı planlamıştı. İçeri Altay'ın hediyesiyle berabere giden ev sahibinin yerine, ikinci yarıda tam tersine F.Bahçe'nin yarı sahasını presle boğan, savunmadan paslı çıkış ukalalıklarına yerinde basabilen bir Alanyaspor vardı. Golleri de böyle buldu diyebiliriz. Tabi ki kaleci Altay'ı çok erken panter yapanlar büyük takımların kalecilerinin de büyük olması gerçeğini bir türlü öğrenememiş kişilerdir. Alanyaspor'un savunması başta kalecisi olmak üzere nasıl adam alınacağını, nasıl yerleşileceğini acaba Ersun Yanal'a bir Erol Bulut dersi olarak sunabildi mi? Tabi ki o bloktan çıkan toplarda, rakibine göre daha kalabalık olan Alanya orta sahasının da üstünlüğünü unutmayalım. 

MAÇIN ADAMI: Papiss Cisse

TÜRKİYE GAZETESİ