Davutoğlu, gezi dönüşü gazetecilerin Ortadoğu'daki gelişmeler, ABD medyası ve iç siyasete dair sorularını cevapladı. İşte
Davutoğlu'nun cevapları:

Kirli kumpas
Bugün bir haber gösterdiler bana, Türkiye'de 'paralel' dediğimiz yayın organı eşzamanlı haber yapıyor, aynı resim New York Times'ın da manşetinde.
Sadece buna bakmak bile oynanan oyunu görmek açısından yeterli. Ve diyor ki; Başbakan olduğum gün bizim Cumhurbaşkanımızla (o zaman Başbakanımız) ile birlikte Hacıbayram'da cuma namazı kıldık. Cuma namazından çıkarken çekilmiş bir resim. Bu paralel yayın, o resmi 1. sayfadan basıp 'Türkiye'de 1000 küsur IŞİD'li Türk var' diyor.
O kadar ilginç ki aynı resimle New York Times manşet yapıyor ve diyor ki, Davutoğlu ile Erdoğan IŞİD'in elemanlarının recruit (acemi asker, yeni üye) edildiği camide namaz kıldılar.
Ya El insaf, Hacı Bayram'ın kemikleri sızlar.
Yani bu bile meselenin IŞİD değil, algı oluşturmak olduğunu ortaya koyuyor. Bu basın özgürlüğü falan değil.

Öldürülen gazeteciler
Öldürülen Amerikalı ve İngiliz gazeteciler var ya, onları bize 1 sene önce söylediler.
Neredeyse 1.5 senedir bunlar IŞİD'in elinde.
Gazeteciler bunun rehine olduğunu biliyorlar ama Amerikan yönetimi, (nasıl bir basın özgürlüğü anlayışı var ki basın etiğiyle birlikte) diyor ki 'bunlar hakkında yayın yapmayacaksınız' ve hiç kimse hiçbir şey yazmadı.
O gazeteciler haber olsaydı çok daha önce öldürülebilirlerdi.
Kastettiğim şey şu; Amerikan yönetimi rehineleri riske etmemek için 'bunu yayınlamayacaksınız' dedi ve bütün Amerikan basını buna uydu. Amerikan aileleri sustu. Ta ki öldürülene kadar... Ancak durum biz de böyle değil.
Geçen biri inatla soruyor.
Amaç belli.
Mesele AK Parti iktidarına vurmak. IŞİD hakkında bir açıklamada bulunulsa rehineleriniz zarar görse ellerine kına yakacaklar.

Batı, korkuyor
Oryantalizm. Batılılar baktığında diyor ki burada Müslümanlar varsa demokrasi gibi bir oyun oynansın ama başına bir tane sopalı adam lazım. En sopalı kim Maliki. Türkiye'ye de böyle bakıyorlardı. Niye Evren'i istediler? Bu adamlar ancak böyle birinden anlıyorlar diye. Suriye'de bütün bu olanlardan sonra bizim 2-3 sene önce söylemiş olduğumuz şeyleri yapmış olsaydı bu kadar yüksek dozda tedbire gerek yoktu.

Kılıçdaroğlu'na
Benim meşruiyetime, otoriteme karışmak, kriter koymak Kılıçdaroğlu'nun hakkı değil. Haddi hiç değil.
Muhatap da almasan ne olur alsan ne olur. Biz iktidar partisiyiz ve çalışmak zorundayız.

TÜSİAD başkanına
Ben TÜSİAD'a çağrı yapıyorum. Eğer kutuplaştırmayı engellemek istiyorlarsa, kutuplaşma lafını bir daha ağızlarına almasınlar.
Yeter! Bizi de suçluluk psikolojine sokmaya çalışmasınlar.
Biz ülkeye idealler koymuşuz. 2023 hedefleriyle ilgili. Buna hayal demek hakkına sahip değiller.

Yazının tamamı için tıklayınız