Diliniz KABA, vicdanınız TAŞ

  • GİRİŞ05.03.2015 09:50
  • GÜNCELLEME05.03.2015 09:50

Dindarı, Kürdü, Alevi'si, azınlıkları hatta sol ve liberal düşünce sahipleri bile ötekileştirilip dışlandı. Sadece onlar da değil, bu farklı kesimlerin biraz olsun nefes almasını sağlayan Menderes'ten Özal'a, Erbakan'dan Erdoğan'a, başbakan veya cumhurbaşkanı olanlar bile o egemen ideolojinin saldırısından, aşağılamasından kurtulamadı. Hatta Demirel bile...

Her sıkıştığı dönemde askeri darbelerle etkinliğini sürdüren bu egemen ideoloji, son 12 yıllık AK Parti iktidarı döneminde askerlerden beklediklerini bulamayınca toplumsal ayaklanmalardan veya medya üzerinden yürütülen algı operasyonlarından medet ummaya başladı.

Akla hayale gelmeyen yalan ve iftiralarla siyaseti dizayn etmeye katlılar. "Denize düşen yılana sarılır" misali her fırsatı kullandılar. Askeri kışkırttılar, "Genç subaylar rahatsız" diye selam çaktılar, "Karanlığın farkında mısınız?" dediler, 367'yi uydurdular... Önce İranlaşıyoruz, Malezyalaşıyoruz diye, sonra da eksen kayıyor diye yaygara kopardılar. Şimdi de otoriterleşiyoruz diye toplumu korkutmaya çalışıyorlar.

Yenilenmedikçe ve yenildikçe o kesimin öfkesi daha da arttı. Bu da onları "saldırgan"laştırdı. İşte çevremizi kuşatan "Üst akıl" bu fırsatı kaçırmadı ve eski Türkiye'nin yeni sürümünü piyasaya çıkardı: Toplumsal ayaklanma.

Mayıs 2013'te İstanbul Taksim'de yaşanan Gezi olayları bu yeni sürümün ürünüydü. Gezi'de kaybedenlerin kitlesel cinnete dönüşen halini gördük. O meydandaki "Çağdaş ve aydınlanmacı" görüntüyü kazıdığınızda altından inanılmaz bir nefret ve öfke çıkıyordu.

Şu sıralarda o meydanda üretilen, ötekileştirici saldırganlığın sadece bir örneği olan Kabataş'taki taciz olayıyla ilgili tuhaf bir algı operasyonu yürütülüyor. Hedefe de başta Gazeteci Elif Çakır olmak üzere o olayı yazan yazarlar kondu. Denilen şu: "Kabataş'ta böyle bir olay yaşanmadı çünkü ortada görüntü yok."

Biraz insaf diyeceğim ama insaf olmadığını biliyorum. O meydandan Türkiye'ye yayılan nefret dilinden, taşlaşmış vicdanlardan insaf çıkmaz. Çıksaydı en azından bir kadının taciz gibi aşağılayıcı bir saldırıyı anlatması karşısında susarlardı. Ama ne yazık ki onlar hâlâ "kanıt var mı?" diye öfke kusuyorlar. Mobese kameralarının neden kapatıldığı veya görüntüleri kimin kesip biçtiği de sorgulanmıyor.

Ayrıca o olayın görüntüsünün olup olmaması da mesele değil. Gezi olayları sırasında sokaklarda, mahallelerde nasıl bir ötekileştirme, aşağılama ve tehdit savrulduğunu hepimiz yaşadık. Başörtülü insanlar da, Gezi'ye katılanlardan biraz farklı düşünen insanlar da her türlü hakarete uğradı.

yazının devamı için tıklayınız

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat