Bu telaşlı ısrar neden?

  • GİRİŞ19.06.2017 09:18
  • GÜNCELLEME19.06.2017 09:18

15 Temmuz darbe teşebbüsünün başarısız olması bir kesimde büyük hayal kırıklığı, öfke ve endişeye yol açtı. 16 Nisan’daki anayasa değişikliğine dönük halk onayı da bundan aşağı kalır bir sarsıntı yaratmadı. Çünkü esasında bu iki hadise, denklemin zıt taraflarında kalan iki olguydu.

Muhtemelen bazı kesimler, hesaplarını darbenin muvaffak olması, öyle olmayınca da bu kez 16 Nisan’da “hayır” çıkması üzerine yapmışlardı. Sadece hesap yapılmamış, bu süreçlerde rol de alınmış olmalıydı. Kısaca, özünde meşru olan ile olmayan yöntemlerin işin içine karıştığı bir iktidar kavgası vardı.

MİT TIR’ları ile ilgili oluşan tartışmanın temelinde de, açıkçası bir yargı kararından öte, bu kararın genişleyeceği yerde mukim olan aktörlerin düşeceği sıkıntı var gibi.

Henüz yasal süreçler tamamlanmadan, Enis Berberoğlu kararına karşı çok telaşlı/orantısız bir tepki ortaya konuyor. Kullanılan argümanlara, sadece haksız olduğu iddia edilen bir cezaya dair değil, MİT TIR’larının radikal örgütlere silah götürdüğü iftiraları da karışıyor. Davanın ana konusu hakkında bu kadar tarafgir olmak sorunlu değil mi?

1725 kumpasında, FETÖ’nün ürettiği sahte dinlemeleri Meclis çatısı altında yayınlayan Sayın Kılıçdaroğlu’nun grup başkanvekili, karar sonrasında yaptığı ilk kurumsal açıklamada, “Erdoğan Lahey’de yargılanacak” diyor. Bu, uluslararası boyutu bulunan FETÖ’nün MİT TIR’ları kumpasının hedefi değil mi? Bu kumpası 15 Temmuz darbesini gerçekleştiren aynı örgüt yapmadı mı? Bu iftirayı yayımlayan Can Dündar bile TIR’ların DAEŞ’e gittiğini yalanlamadı mı?

Peki bu telaşlı ısrar neden?

CHP’nin muhalefet etme biçimi üzerinde ciddi şekilde bir özeleştiri yapmaya ihtiyacı var. Bir muhalefet partisinin iktidar olma iştahını, mutlaka millete dayalı bir meşruiyet üzerinde tüketmesi, 80 milyonu fark gözetmeksizin kucaklaması gerekmekte. “Yerli ve milli” denen olgunun temelinde de meşruiyet kaynağının millet olması gerekliliği var.

CHP, son 15 yılda değişime intibak edemediği için bir içeriksizlikle baş etmeye çalışıyor. “Yokluğu ile var olmanın dayanılmaz ağırlığından” kaçmak için önüne gelen her malzemeyi iktidarın üzerine fırlatmak gibi bir huy edinmiş durumda. Bu nedenle de sık sık çelişkiye düşüyor, çarklar gelişiyor ve hatta kendisini ülke menfaatleri söz konusu olduğunda izah edilemez noktalarda buluyor.

Mesela Sayın Kılıçdaroğlu, ortalığı birbirine kattığı tahliyesi sonrasında Kavurmacı’nın yeniden tutuklanmasını bu sefer “yanlış” bulduğunu ifade ediyor.

CHP, tutuklanan bir milletvekilinin arkasında durma hakkına tabii ki sahiptir. Ama sadece tutukluluk hali ve cezanın oranına odaklanırken, Türkiye’ye dönük bir iftira kampanyasına da karşı çıksaydı, sokağa çağrı yapmasaydı, daha tutarlı olmaz, daha çok ses getirmez miydi? Neden bu yolu tercih etmiyor?

Her şeye rağmen tuz kokmamalıdır. Yargı, sabit deliller üzerinden işini tarafsız ve bağımsız yapmak durumundadır. Öte yandan Anayasa’nın 138. Maddesi’ne riayet edilmelidir. Herkes hoşlanmadığı bir yargı pratiğine karşı kazan kaldırırsa, işin içinden çıkmak mümkün olmaz.

Hepimiz için faydalı olan da budur.

Akşam

Yorumlar1

  • misafir 6 yıl önce Şikayet Et
    KK FETÖ tarafından CEHEPE'ye genel müdür yapıldı ve MİT tırlarının durdurulmasından haberdardı aynı şekilde görüntülerin servis edilmesi talimatını kendisi verdi. E.BARBAROĞLU konuşmasın diye can siperane bir şekilde kendini ortaya attı. Çünkü en nihayetinde FETÖnün en büyük siyasi balığı KK dır.
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat