Gitme halleri...

  • GİRİŞ24.07.2017 08:56
  • GÜNCELLEME24.07.2017 08:56

Gerçekten çok güzel bir ülkemiz var. Dünyanın pek çok yeri, hatta görebildiğim kadarıyla her yeri de yine çok güzel. Ama Türkiye bizim doğduğumuz, bize ait olan, bizim ait olduğumuz vatanımız. Bu başka türlü bir şey. Ülkemizi, vatanımızı her yerden çok daha güzel yapan şey de bu.

Ne kadar “Ben dünya insanıyım” derseniz deyin, kazın ayağı hiç öyle değil. Birkaç dili mükemmel konuşup, hali vakti yerinde bir hayata sahip olsanız bile, gurbette taşın yerinde ağır olduğunu ya hasretle, ya da bir dürtmeyle hatırlarsınız.

Yakın bir akrabam uzun yıllar bir gurbet ülkesinde yaşadıktan sonra kesin dönüş yaptı. “Neden?” diye sorduğumda “Bana ait hiçbir şey yoktu ve buna rağmen orada yaşamaya devam etmek bana bir an çok saçma geldi” demişti. Oysa hem oraya gitmek, hem de kalabilmek için ne kadar gayret sarf etmişti…

“Elimde imkan olsa, ülkelerinden şikayet edenleri,n ülkelerini terk etmeyi düşünenlerin yurtdışında birkaç yıl yaşamalarını sağlardım” diyor bu akrabam. Çünkü hiçbir şey uzaktan göründüğü veya bizim estetize ettiğimiz gibi değil. İçine girip bakmak gerekiyor.

Şu bizim beyaz Türkler’de de bir “gitme” sevdasıdır başladı. Erdoğan’ı linç etmediklerinde ülkelerini yerin dibine batırıp, “göbeğini kaşıyan” vatandaşı gevrek bir ses tonuyla, özellikle bozulmuş bir Türkçeyle aşağılayıp “gitme” üzerine bir sohbete girişiyorlar.

İnsan da Türkiye 2001’e kadar Norveç filandı da, AK Parti 15 yılda Mozambik’e çevirdi sanır. (Mozambiklilierden özür dilerim.)

“Nedir bu çıldırma hallerimiz, biz neden kafayı sıyırdık” diye sormuyorlar da kendilerine. Cem Yılmaz’ın o şovunda olduğu gibi “Benim hallerim var gelmeyin üzerime” durumundalar.

Neden sormuyorlar?

Dün neden sormuyorlarsa, bugün de o yüzden sormuyorlar.

Dün de gerçekliği reddediyorlardı, bugün de öyle. Reddetme durumu aynı, nedenleri farklı. Dün iktidarı ellerinde tuttukları için gerçekleri reddediyorlardı, bugün paylaştıkları veya yitirdikleri için…

İşin darbe şakşakcılığından PKK sempatizanı olmaya varan halleri bu irrasyonalite sayesinde oldu. Aranan ulusalcı darbe bulunamayınca, artık FETÖ vs. kim varsa dost bellendi.

15 Temmuz’u es geçen TÜSİAD, KK’nın ayakkabısını müzelik yapan Koç...

Peki bu saçmalık nereye kadar devam edecek?

Bu güzel ülkede birçok yaşam biçimi var. Birçok toplumsal kesim… Biz imparatorluk bakiyesiyiz. Bunun ne anlama geldiğini pek düşünmüyoruz.

Her yaşam biçimi saygıdeğerdir. Bunlar üzerinden iktidar kurmaya çalışmak ise intihar…

Bu saçmalığa bir son vermenin zamanı gelmelidir.

Dünyada saklı bir cennet yok. Sahte cennetler ise cehenneme dönmek üzere. Yaşamı anlamlı kılan kendi evimizi derleyip toparlamaktır. Böylelikle komşularımıza da hem örnek hem de destek olabiliriz.

Aptalca şeylerle vakit kaybetmeyelim.

Markar Eseyan/AKŞAM

Yorumlar1

  • Gültekin Gedikli 6 yıl önce Şikayet Et
    Bizim belkide yaptimigimiz en büyük hata nedir biliyormusunuz, Bembeyaz Türklere yurtdisinda yasama imkani saglayamamamis olmamiz,eger bunu basarabilirsek asla ve asla bir daha sikayet etmezler cünki sahip olduklari nimete sükretmiyorlar yada farkinda degiller. Insallah bende birdahaki sene dönüyorum hemde bütün gemileri yakarak.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat