Vatandaşın kullanacağı oylar artık ‘aslanın ağzında.’

7 Haziran seçimlerinin ‘ana teması’ HDP’nin seçim barajını aşıp aşamayacağı sorusu üzerinden gelişti.

1 Kasım seçimlerine giderken herkesin üzerinden duracağı soru artık HDP ile ilgili değil.

Bu defa Ak Parti tek başına iktidara gelebilecek mi? Yoksa 7 Haziran’da olduğu gibi yeniden bir koalisyon tablosu mu çıkacak? Sorusu ile 1 Kasım’ı bekleyeceğiz.

Ak Parti, 7 Haziran’da 2011 seçimlerine göre yüzde 9 civarında oy kaybetti.

Partinin yaptırdığı anketlerde Ocak 2015’e kadar yüzde 50 bandında gezen oylar, Ocak sonunda Meclis’te 4 eski bakan için yapılan oylamayı takip eden üç aylık süre zarfında bu ve diğer bazı gelişmelerin de etkisiyle düşüşe geçti.

7 Haziran sonrası yapılan araştırmalarda muhalefet partilerinin, özellikle de CHP’nin ekonomik vaatlerinin, ilk üç faktör arasında yer almamasına rağmen AK Parti oylarını CHP lehine 1,5-2 puan olumsuz etkilediği görüldü.

BU BEYANNAME AK PARTİYE SEÇİMİ GETİRİR Mİ?

Şu kısa süre içinde kulislerden kokladığımız izlenimler bize şunu gösteriyor.

Ak Parti, önceki gün Genel Başkan Ahmet Davutoğlu’nun açıkladığı seçim beyannamesi ile 7 Haziran’a göre çok daha güçlü bir rüzgarı arkasına alarak 1 Kasıma gidecek.

Asgari ücretten emekli maaşlarına yapılacak zamlara, gençlere iş kurmak için yardımda bulunmaktan, taşeronlara kadro verilmesine kadar geniş kesimlere güçlü dokunuşlar sağlayan bu taahhütler, seçim beyannamesini 7 Haziran öncesindekine göre çok daha somut ve elle tutulur hale getirmiş durumda.

CHP lideri Kılıçdaroğlu  taktiksel anlamda meseleyi doğru yerinden tutmuş görünüyor.

Önceki gün Antalya/Manavgat’ta Ak Parti’nin seçim beyannamesine atıf yaparak “bizi örnek alıyorlar” dedi.

CHP’nin 7 Haziran vaatlerinin seçmenin bir kısmını pozitif etkilediği doğru.

Ancak bir başka doğru daha var.

O günlerde sorulan, bugünlerde de geçerliliğini koruyan ‘kaynak nerede?’ sorusu ‘makul seçmenin’ zihnini meşgul etmeye devam ediyor.

CHP’nin vaatlerinin ekonomik değeri 150 milyar lirayı buluyor.

2015 yılının yatırım bütçesinin üç katı olan bu rakamın, hayata geçirilmesi halinde Türkiye’yi hızlı bir borç sarmalına sokup 90 lara götürme ihtimali matematiksel anlamda kesin gibi görünüyor.

Şöyle de diyebiliriz.

CHP’nin vaatlerini aynı ‘uçuklukta’ Ak Parti yapmış olsaydı, daha o vaatler açıklandığı gün Türkiye ekonomisi bir türbülansa girebilirdi.

Neden derseniz, ‘güven’ unsuru ekonomide her daim birinci başlıktır.

Tek başına ya da koalisyonun büyük ortağı olarak Türkiye’yi yönetmeye devam edeceği uluslararası piyasalar tarafından satın alınmış olan bir partinin bütçe dengelerini alt üst edecek vaatlerde bulunması, daha o gün büyük ‘alt üst oluşlara’ yol açabilirdi.

(TÜSİAD’dan başlayarak ekonomi üzerinde ‘aman yanlış bir şey olmasın’ diye titizlenen kimi çevrelerin ‘uçuk vaatler’ konusunda partilere adil davranmadığı bir ortamda bu konuların ele alındığını da unutmayalım)

Dün başbakan Davutoğlu, Habertürk yayınında açıkladı.

Ak Parti’nin vaatlerinin ekonomik karşılığı 19 milyar lira tutuyor.

Bunun, bütçe içinde tolere edilebilir bir rakam olduğu söylenebilir.

Seçmen nezdinde, Ak Parti’nin vaat ettiği 1300 liralık asgari ücretin; MHP’nin 1400, CHP’nin 1500, HDP’nin 2000 liralık vaadinden daha kıymetli bulunma ihtimali yüksek.

Seçmenin, kaf dağının ardındaki vaatler yerine gözünün önündeki taahhütlere daha fazla itibar edeceğini düşünmek yanlış olmaz.

Davutoğlu’nun açıkladığı seçim beyannamesi, Ak Parti’ye seçim zaferi getirebilecek güçlü bir hamle oldu.