Salı günü Meclis Grup toplantısında konuşan Bahçeli, “Ya Erdoğan Anayasa’nın öngördüğü Cumhurbaşkanlığı yetkilerine çekilsin, ya da getirin Başkanlık sistemini Meclis’e, oylayalım” dedi.

Dün Başbakan Binali Yıldırım’ın Partisinin İl Başkanları toplantısında konu gündemdeydi.

Yıldırım, Bahçeli’nin önerisine “Kabul” dedi, şöyle konuştu:

“MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin çağrısını kabul ediyoruz. Anayasa değişikliği önerisini Meclis’e getireceğiz.

İster 330’la geçsin ister 367 ile çıkan sonucu millete götüreceğiz.

Her türlü millete soracağız.”

Bahçeli’nin çağrısına Başbakan olumlu yaklaşıp, “Teklifimizi en kısa sürede Meclis’e getireceğiz” cevabını verince mesele daha önemli hale geldi.

MHP GRUBU REFERANDUM İÇİN “EVET” DER Mİ?

Türkiye’nin acil bir sistem değişikliğine ihtiyacı olduğu kesin.

Başkanlık sistemi konusunda siyasi partilerin pozisyonlarının ne olduğu da aşağı yukarı biliniyor.

En azından Ak Parti’nin Başkanlık sistemini hararetle savunduğu, CHP’nin ise şiddetle karşı çıktığı hepimizin malumu.

Peki ya MHP?

Aslında Bahçeli’nin Salı günü tekrarladığı gibi, MHP de güçlendirilmiş bir Parlamenter Sistemi öncelikli tercih olarak belirlemiş durumda.

Ancak burada ‘nokta’ deyip meseleyi kapatmıyoruz.

Zira, derinlemesine konuşmalar yapınca, MHP’nin Başkanlık sistemi konusunda CHP kadar keskin bir noktada durmadığı anlaşılıyor.

Özetle, denilen şu:

Hele getirsinler bir görelim…

Mesela, daha önce Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nda MHP’yi temsil eden isimlerden biri ile konuştuğumda bana şunu söyledi:

“Başkanlık modelinin bu sistemin uygulandığı ülke sayısı kadar değişik çeşidi var. Hangisi olacak. Bunu görmemiz lazım.”

MHP grubundan başka milletvekilleriyle de görüştük.

Bu görüşmelerimizden şöyle bir sonuç çıkarabileceğimizi düşünüyorum.

Eğer Ak Parti, MHP’nin hassasiyetlerini gözetip itirazlarını dikkate alarak bir Anayasa değişiklik paketi ile gelirse, bu iş olur.

Başkanlık sistemi konusunda AK Parti ile MHP arasında uzlaşma sağlanabilir ve mesele referanduma gidebilir.

AK PARTİ İLE MHP ARASINDA BİR TRAFİK YÜRÜDÜ MÜ?

Sorularımızdan biri de şu:

Bahçeli bu konuyu neden gündeme getirdi?

Acaba kamuoyuna duyurulmadan bu konuda bir takım görüşmeler yapıldı, belli bir zemin oluştu, bunun üzerine mi bu sürpriz çıkış geldi? Sorusunu sorabiliriz.

Sorduk da.

Ancak konuştuğumuz isimlere intikal etmiş böyle bir bilgi yoktu.

Bahçeli’nin yakın kurmaylarından biri, “Genel Başkanımız bize henüz bir açıklama yapmadı. Sanıyorum birkaç gün içinde meselenin ne olduğunu öğreniriz” demekle yetindi.

Sorulardan biri de şu:

Bahçeli, konu Meclis gündemine geldiğinde milletvekillerini tamamen serbest bırakır mı?

Bu sorunun kulislerde tartışıldığına şahitlik ettik.

Ancak MHP’li milletvekilleri “Her durumda Genel Başkanımız bize bir işaret verir, biz de ona göre oy kullanırız” diyorlar.

Başkanlık Sistemi konusunda Ak Parti’nin tecrübeli hukukçu kurmaylarının da  işaret ettiği bir nokta var.

Ecnebilerin “Check and Balance” dedikleri, “Kontrol ve Denge” meselesi nasıl çözülecek?

Meselenin bam telini burası oluşturuyor.

CHP’lilere sorsanız hemen “Bu iş diktatörlüğe gider” deyip konuyu kapatıveriyorlar.

Halbuki, ne Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, ne de Ak Parti’nin Başkanlık Sistemi derken “bu iş tek adamlığa gitsin” cümlesine tekabül edecek bir sistem arayışı içinde olduklarını söylemek mümkün değil.

Sonuç olarak eğer Ak Parti, MHP yönetimi ile oturur ve sözünü ettiğimiz Kontrol-Denge meselesini onların da kabul edebileceği bir zeminde müzakere ederse, kanaatimce bu iş olur.

Başkanlık Sistemi üzerine kurulu bir anayasa değişikliği için referandum yolu açılır.

Son sözü millet söyler ve onun üstüne kimsenin söyleyeceği bir şey kalmaz.