Hakikati Kazığa Bağlamak

.

  • GİRİŞ22.11.2016 08:47
  • GÜNCELLEME24.11.2016 07:23

“Hakikati kazığa bağlamak…”

Tabirin sahibi Meclis Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya.

Zihninizi meşgul eden parçaları toplayıp buna bir isim bulmak için kıvranıyorsanız, tespiti yapıyor ama adını koymakta zorlanıyorsanız, imdadınıza İyimaya gibi bir ‘Kavramsallaştırma’ ustası yetişebilir.

FETÖ de geçen haftanın konusu, gündeme yeterince damga vurmasa da, yargı yapılanması içinden gelen itiraflar oldu.

Bir önceki hafta ‘ayak seslerini’ duyup “FETÖ’de itirafçı dalgası geliyor” diyerek duyurduğumuz itiraflar…

İki ayrı ortamda, ortalığa saçılan bu itiraflarla ilgili olarak şöyle bir ‘Kaygı cümlesi’ kurulduğuna tanık oldum.

“Acaba yeni bir FETÖ tezgahı ile karşı karşıya olabilir miyiz? Kendi seçtikleri itirafçılar üzerinden örgüt, soruşturmayı kendi istediği bir istikamete sürüklemek istiyor olabilir mi?”

Kayda değer bir soru olduğunu, soruşturmayı yürütenlerin işin bu kısmını da akılda tutarak hareket etmelerinin gereğini not edip asıl üzerinde durmak istediğimiz noktaya doğru ilerleyelim.

DİKKAT! FETÖ İLK DEFA “BEN FETÖYÜM” DİYOR

Yargı da bir dönemin kudretli adamları; Ahmet Hamsici, Mustafa Kemal Özçelik, Kerim Tosun gibi isimler, itirafçı olup tahliye edildiler.

FETÖ’nün yargı yapılanmasının tepelerini tutan isimler bunlar.

Zamanında yargı üzerinde yaptıkları tasarruflarla, sadece kendi alanlarına değil, memleketin istikametine de etki eden HSYK’nın eski ve yeni üyeleri.

İçlerinden bir tanesi, “Altın nesil dediler, katil nesil çıktı” diye itirafta bulunuyor.

Bir diğeri, “Kendimden nefret ediyorum” diyerek nedamet getiriyor.

Söylediklerinin hepsi bir noktada ortaklaşıyor.

“Yargıda örgütlendik, yargıyı örgütümüzün çıkarları doğrultusunda kullandık” diyorlar.

Aslında söylediklerinin, itiraf ettiklerinin çoğu, yargı camiası içerisinde hemen herkesin bildiği şeyler.

İngilizlerin ‘Open Secret’ dedikleri, ‘Açık Sır’ niteliği taşıyan bilgiler.

Yeni olan durum şu:

Bu gerçekleri, FETÖ mensupları ilk defa kendileri, kendi rızalarıyla itiraf ediyorlar.

Bu şekilde, bir anlamda örgütün kendi kendine yaptığı büyü bozulmuş oluyor.

Hatırlayın…

İnsanların zekasıyla alay edercesine, sinir bozucu bir inkar dili kullanmıyorlar mıydı?

Her yerde oldukları halde, her yeri ele geçirmek istedikleri halde, birçok yeri ele geçirdikleri halde, hiçbir yerde yoklarmış gibi davranmıyorlar mıydı?

Şimdi yine insanların zekasıyla alay edercesine, yine sinir bozucu bir şekilde “Darbe yok tiyatro var” diye propaganda yapmıyorlar mı?

Ahmet İyimaya’nın “Hakikati kazığa bağlamak” tabiri işte burada anlamlı hale geliyor.

Hakikatin ne olduğunu hepimiz biliyorduk ama, işte şimdi bu itiraflarla o hakikat sağlam bir kazığa bağlanmış oluyor.

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat