Soçi'de domates diplomasisi

  • GİRİŞ04.05.2017 12:07
  • GÜNCELLEME05.05.2017 07:12

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la, sabah gidip akşam dönmek üzere programlanmış, Rusya/Soçi gezisindeyiz.

Yolumuz yakın.

Soçi, bizim Doğu Karadeniz’in karşısında güzel bir kıyı kenti.

Türk Hava Kuvvetleri’ne bağlı F-16’ların Türkiye hava sahasını geçene kadar eşlik ettiği 1,5 saatten daha az süren bir yolculuk sonrası, uçağımızın tekerlekleri piste iniş yaptı.

Erdoğan, Soçi’deki konutunda Putin’le görüşmek üzere yoluna devam ederken, bize birkaç saatliğine sahil kenarında gezinti yapma fırsat doğdu.

İkindi vakti, havaalanına geri döndük.

Tur uçağının önünde beklerken, Erdoğan ve Putin diğer basın mensuplarının sorularını yanıtlıyordu.

Heyetteki gazeteciler olarak, futbolcuların maç öncesi zafer yemini etmesine benzeyen bir görüntü oluşturup, ortadaki cep telefonundan, söylenilenleri meraklı bir şekilde dinlemeye başladık.

PUTİN DEĞİL, RUS TARIM BAKANI KONUŞUYOR GİBİYDİ

Sanki Rusya Devlet Başkanı Putin değil de, Rus Tarım Bakanı konuşuyor gibiydi.

15 dakika boyunca, yerli domates üreticilerinin bankalardan çektikleri kredileri, Türkiye’den şu aşamada ithalat yapılırsa bundan zarar göreceklerini anlattı.

Sonuçta Erdoğan’ın da teyit ettiği gibi, domates dışındaki bütün ürünlerde kısıtlamalar kalkacaktı.

Basın toplantısına domates meselesi damgasını vurmuş olsa da, müzakerelerin mahiyeti elbette bir takım ürünlerle ilgili kısıtlamaların kaldırılması meselesinden ibaret değildi.

Milli Savunma Bakanı Fikri Işık’ın, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın ve birçok bakanın bu günü birlik geziye katıldığını düşünürsek, masada başka hangi meselelerin ele alındığı konusunda bir fikir sahibi olabiliriz.

PUTİN’DEN YGY’YE SİLAH VERMEYİZ GARANTİSİ

Biraz daha bekledikten sonra Cumhurbaşkanı ve heyeti uçağa geldi, Ankara için havalandık ve kısa süre sonra Tur uçağının sohbet yapılan o özel bölümüne davet edildik.

Sorularımızın ağırlıklı bölümü Suriye ile ilgiliydi.

Soçi’de yeni bir durum ortaya çıkmıştı.

Putin, bir gün önce ABD Başkanı Trump ile Suriye konulu bir görüşme yapmış, bu görüşmeden Suriye’nin yarısını kapsayan bir alanda ‘Çatışmasızlık alanı oluşturma’ gibi bir fikir çıkmıştı.

Ankara’nın böyle bir fikre yaklaşımı olumluydu.

Zaten, Erdoğan’ın Soçi’deki Basın toplantısında uzun uzun Suriye’deki insani dramı anlatan, insancıl ve duygulu bir konuşması olmuştu.

Dolayısıyla bu ülkede akan kanı durdurmak için yapılan her girişime Türkiye’nin açık desteği vardı.

Cumhurbaşkanına, “Kuzey Suriye’de ABD ve Rusya’nın neredeyse tek ortak noktasının PYD olduğu görülüyor. Bir taraf Afrin bölgesinde, diğer taraf ise Suriye’nin başka bir kesiminde YPG ile iş tutuyor. Bu açmazdan nasıl çıkacağız” diye sordum.

Erdoğan şöyle yanıt verdi:

“Ben Astana görüşmesini önemsiyorum. Buradan eğer çatışmasızlık bölgesine doğru bir olumlu adım çıkarsa, bu işi rahatlatır. Sayın Putin, Kuzey Suriye’de bir Kürt devleti oluşturulmasına olumlu bakmıyor. “Bu Türkiye’yi rahatsız eder, bunun farkındayız” diyor. Oralardan ülkemize herhangi bir tehdit gelmesine müsaade edemeyiz. Bunlar angajman kuralları içindedir. Ne gerekiyorsa yapılır ve yapılacaktır. Bundan geri dönmeyiz. Kim olursa olsun”

Erdoğan, YPG meselesiyle ilgili Putin’den önemli bir teminat almış görünüyor.

Soçi gezisi öncesi Afrin’de Rus askerlerinin YGP’lilerle çekilmiş fotoğrafları basına yansımıştı.

Erdoğan, uçakta bize şu bilgiyi verdi:

“Fotoğraflar vardı elimizde. Hepsini takdim ettik. Dedi ki: “Bizim askerimiz böyle bir şeyin içinde olamaz. Kesinlikle PYD’ye ve PKK’ya silahlarımız verilemez. Buna rağmen bu resimleri inceleyeceğim” dedi.”

Putin’in bu teminatı önemli.

Ancak, bu sözlerin karşılığını görmek için sahadaki durumu iyi takip etmek gerekiyor.

Domates dışındaki ürünlerde kısıtlamaların kaldırılıp kaldırılmayacağını da, bu durum fiilen gerçekleştiği zaman göreceğiz.

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat